Sosyal Medya

Ekonomi

Seçim sonrası bizi ne bekliyor?

Zorlu geçen bir 2022 yılı ve 2023’ün ilk ayını tamamladığımız şu günlerde, en çok konuşulan konu yine hayat pahalılığı olmaya devam edecek gibi görünüyor...

Seçim sonrası bizi ne bekliyor?

Zorlu geçen bir 2022 yılı ve 2023’ün ilk ayını tamamladığımız şu günlerde, en çok konuşulan konu yine hayat pahalılığı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Türkiye bu yeni yıla, asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan zam, EYT kapsamı ve enflasyonda düşüş görünümü gibi tebessüm ettiren gelişmeler ışığında girdi. Türkiye’de baz etkisi desteğiyle enflasyon rakamlarında geriye çekilmeler gözlense de bu henüz vatandaşın cebine yansımış durumda değil. Aslında enflasyon özellikle pandeminin başladığı 2020 yılından beri sadece Türkiye için değil, neredeyse tüm ülkeler için en önemli makro sorun olmaya devam ediyor. Rusya-Ukrayna arasındaki jeopolitik gerilim ve buna bağlı gelişen enerji fiyatlarındaki artış, enflasyon riskini daha da körüklemiş durumda.

Piyasalarda genel beklenti, özellikle FED ve ECB tarafında hedeflenen enflasyon oranı olan yüzde 2’lik seviyeye yıl sonuna kadar gelineceği şeklinde düşünülse de en son açıklanan enflasyon rakamlarının ABD’de yüzde 6,5 ve Euro Bölgesi’nde ise yüzde 9,2 olarak gerçekleşiyor olması, merkez bankalarının faiz kararları için daha keskin bir yıl olacağı şeklinde yorumlanabilir.

Gelişen ekonomileri belirsiz bir yıl bekliyor

Türkiye’de son üç yıllık enflasyon verisi, vatandaşın satın alma gücünün vahim durumunu net olarak ortaya koyuyor. Aralık ayı rakamları ile değerlendirdiğimizde; 2020, 2021 ve 2022 yıllarında TUİK tarafından açıklanan resmi veriler sırasıyla yüzde 14,60, yüzde 36,08 ve yüzde 64,27’lik keskin enflasyon artışlarına işaret ediyor. Öte yandan mesele hane halkını en çok ilgilendiren gıda enflasyonuna geldiğinde rakamlar daha kuvvetli olarak şu şekilde hissediliyor: 2020 yılında yüzde 12,15, 2021 yılında yüzde 43,80 ve 2022 yılında yüzde 77,87.

Küresel rakamlar enflasyonun tüm ülkeler için kronik bir sorun olduğunu ortaya koymuş olsa da Türkiye ekonomisinin bu konuda negatif ayrıştığı da uluslararası verilere yansımış durumda. Trading Economics istatistiklerine göre Avrupa ülkeleri enflasyon rakamlarında 2022 Aralık verilerine göre Türkiye yüksek enflasyonda yüzde 64,27 ile ilk sırada. İkinci sırada yüzde 30,24 ile Moldova ve üçüncü sırada yüzde 26,6 ile son bir yıldır savaş ortamı içerisinde olan Ukrayna yer alıyor. Olaya G-20 sıralaması ile yaklaştığımızda ise en yüksek enflasyon yüzde 94,8 ile Arjantin’de yaşanırken; Türkiye, aralık ayı verisi ile en yüksek enflasyona sahip ikinci ülke olarak göze çarpıyor.

İstatistiklere farklı gruplandırmalara göre bakmaya devam edebiliriz. Sonuç değişmiyor. Türkiye enflasyon rakamlarında liderliğini korumaya devam ediyor. Şüphesiz bu ayrışmanın en önemli nedenlerinin başında TL’nin yüksek değer kaybı yaşaması geliyor. İhracatçı rekabetçi kurun avantajını yakalasın ve cari açık sorununa çözüm üretilsin amacı korunsa da bu politika enflasyon görünümünü tahmin edilenden daha vahim bir seviyeye çekmiş durumda. Buna Rusya-Ukrayna gerilimi de eklendiğinde 2022 yılının zor geçtiğini hatırlamak gerekir. Şüphesiz bu konu ekonomi yönetiminin de gündeminde.

Gelirdeki artış maliyet artışını karşılamıyor

Bir süredir çokça gelişme yaşandı. Asgari ücret bir önceki yılın ortalamasına göre yüzde 54 arttırıldı ve 8 bin 805 TL oldu. Oransal olarak iyi yorumlanabilen bir artış olmakla beraber yaklaşık 8,864 TL’lik açlık sınırının gerisinde kalması düşündürücü. Demek ki asgari ücrete yapılan artış genel refah seviyesini tam olarak ihtiyaç duyulan seviyeye getirmiyor. Özetle, gelirlerdeki artış maliyet artışını karşılamıyor. İşte tam da bu nokta, enflasyon ve hayat pahalılığı arasındaki ince nüansa işaret ediyor.

Özetle yılın kalan kısmında da vatandaşın gözü özellikle market raflarında ki fiyat etiketlerinde olmaya devam edecek. 2023 seçim yılı. Şüphesiz her koşula dikkat edilen bir yıl olacak. Ara zamlarla beraber olumlu haberlerin devamını beklemeliyiz. Öte yandan ekonomi yönetimi uzun vadede sürdürülebilir olmalı. Seçimler nedeniyle artan kamu harcamaları özellikle seçimlerden sonrası için önemli bir risk oluşturuyor. Seçimi kim kazanırsa kazansın işi zor olacak gibi.

 

dünya.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler