Borsa
Piyasa Bülteni: Kıbrıs çok savaş yaşadı ama böyle acı görmedi #melekler takımı
Günlerdir tek kelime yazacak gücü kendimde bulmadım. Denedim ama olmadı. Ada çok küçük ama bu acı bize çok büyük geldi.…
Günlerdir tek kelime yazacak gücü kendimde bulmadım. Denedim ama olmadı. Ada çok küçük ama bu acı bize çok büyük geldi. Adıyaman’a spor müsabakası için giden Gazimağusa Türk Maarif Koleji ortaokul voleybol takımımız -bizim 35 çocuğumuz- İsias Otel enkazı altında kalarak adayı yasa boğdu. Enkaz, sadece çocuklarımızı almadı, bir jenerasyonu, Kıbrıs Türkü’nün umudunu, hatta dünyanın değişimine katkı sağlayabilecek en değerli insan kaynağını da bizden aldı. Başımız sağ olsun! Not düşelim ki, Kıbrıs Türklerinin adalet haykırışı Twitter ortamında her akşam #isias hashtag ile KKTC saati ile 19:00’da (TSi 20:00) devam ediyor. Adalet yerini bulana kadar da devam edecek!
Başka çocuklar ölmesin, masum insanlar hayatlarını kaybetmesin, bir ömür boyu ev sahibi olmak için çalışan insanların hayalleri başlarına yıkılmasın diye tüm sorumluların yargılanması gerekiyor. Fay hatları üzerinde şehirleşmeye ve yapılaşmaya izin verenleri, kuralları hiçe sayarak yapı yapanlardan daha da basit bir anlatımla, ucu nereye ve kime varırsa varsın peşlerinden gitmek gerekiyor ki adalet tecelli edebilsin.
Hem KKTC’de hem de Türkiye’de senelerdir inşaat ekonominin büyüme lokomotifi. Yıllardır âdeta bir şantiye sahasına andıran koca koca yapıların gölgesinde yaşıyoruz. Lâkin, gelinen noktada bilim ve ilim ekseninden saparak konuyu hâlen daha “kader” gibi söylemlerle basitleştirirsek, sonuç da maalesef ortadadır. Hem jeopolitik, hem jeostratejik hem de jeolojik olarak zor bir coğrafyada yaşasak da, coğrafyayı kader olmaktan çıkarabiliriz! Duanın bir strateji olmadığın acı bir şekilde tecrübe ediyoruz. Doğa, 1999 Gölcük depreminden sonra bize 23 sene tanımış! Gelinen noktada projelerini ve yapıların güvenliğini tartışıyorsak buradaki sorun kadercilik değil ahlakidir! Hatta, en büyük fay hattının jeolojik değil sosyolojiktir olduğu da iddia edebilir!
2021 yılında majör bir ev tadilatına soyunduğum zaman, inşaat mühendisi olan kıymetli dayım Cahit Atasoy ve yine inşaat mühendisi olan çocukluk arkadaşım Ahmed Erkmen’in anlattıklarının ne kadar önemli olduğunu şimdi anlıyorum. Askerden bir örnek vererek “eğer nöbette sen uyursan herkes ölür” benzetmesi ile, inşaatta bir kişinin hatasının da sonuçları vahim olabiliyormuş! Bundan sonra umarım risk algısına ve ilminin emrettiklerine daha fazla önem verir ve tavizsiz uygularız! Yoksa “babamın evimi de bu müteahhiti yaptı, çok düzgün adamdı” dersek hâlimiz de ortadadır!
Yaşadığımız depresyon hâliyle bültenin de satırlarında yansıdı. KKTC âdeta hayalet bir ülke oldu! Türkiye’de on binlerce masum insan hayatını kaybetti. Deprem bölgesinde görevlendirilen Vali Osman Bilgin’den itiraf gibi bir açıklama geldi. Bilgin, “Açıklanan rakamlardan en az 3-4 belki 5 kat daha kötü” dedi. Pek çok sokak, mahalle yok oldu. O sokaklara ismini veren yaşanmışlık, belki bir ağaç ya da bir âşk yok oldu. İnsanlar anılarını bırakıp ya bu hayattan ya da daha uzak yerlere göç etti. Bunun sosyolojik etkisi çok uzun seneler hissedilecek.
Deprem sonrasında Türkiye cephesinde başta depremin maliyetine ilişkin pek çok soru işareti olsa da, seçime yönelik de büyük bir kafa karışıklığı yaşandığını not etmek gerekiyor. Normal tarihi 18 Haziran olup Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim anlamına gelmeyecek şekilde 14 Mayıs’a alınmak istenen seçimlerle ilgili erteleme ihtimali konuşuluyor. Anayasaya göre savaş hâli dışında erken seçim olası değil. Ya da Anayasanın değişmesi gerekecek. Piyasa duyumlarımıza göre, seçimlerin -6 ay veya 1 yıl- geçici bir süre için ertelenmesinin bu ‘nazik’ ortamda iktidar kanadına fayda sağlamayacağı da konuşuluyor. Bu bağlamda, seçimin zamanında yapılacağını düşünüyoruz.
Türkiye cephesinde otoritelerin aldığı çok sayıda önlem (BES alım yükümlülüğü) ve şirketlerden gelen art arda hisse geri alım açıklamaları sonucu endişe edilenin aksine Borsa İstanbul haftayı %11,6 yükselişle bitirdi. Hisse senetleri dışında kayda değer bir hareket de zaten yok: kur ve tahvil faizleri uzun bir süredir belli bir dar bant içerisinde kamu kontrolünde salınıyor.
Dünyada ise sizden ayrı kaldığımız 9 günlük zaman zarfında ABD’de açıklanan büyüme (perakende satışlar son 2 yılın zirvesinde) ve enflasyon (hem üretici hem de tüketici enflasyonu beklentileri aştı) verilerinin FED’in daha fazla faiz artırmasını gerekebileceği algısı yaratması moralleri bozdu. Enflasyonun yapışkanlık göstermesi ve ekonomik faaliyetlerin canlılığını koruması ile Haziran ayına yönelik piyasa fiyatlamasına göre terminal faiz (en yüksek faiz) %5,28 seviyesine yükselirken, risk iştahının göstergesi konumunda ABD’nin teknoloji borsası Nasdaq son 2 haftadır tatsız bir seyir izliyor.
FED’den beklenen daha fazla faiz artışı ile doların eli de kuvvetlendi. ABD dolarının piyasa kuru olan DXY teknik mânâda çok önemsediğimiz 102 seviyesinin etrafında dinlendikten sonra son 3 haftadır yükselerek 104 seviyesine dayandı. Doların güçlenmesine paralel doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvil getirisi de %4 seviyesine merdiven dayayarak son 7 haftanın zirvesine yükseldi. Dolar ile ters orantılı olan kıymetli madenler cephesinde benzer şekilde sert bir geri çekilme görüyoruz. Altının ons fiyatı 3 haftadır mütemadiyen gerileyerek 2023 kazanımlarını silerek 1,840 dolar seviyesine kadar geri çekilirken, gümüş cephesinde önemsediğimiz bir teknik seviye olan 22 dolar altında haftalık kapanışı pek de sevemedik.
Doların mevzî kazanmaya devam etmesi, kıymetli madenler kadar EUR için de olumsuz bir gelişme oldu. EURUSD paritesi 1,06 seviyesinin dibine kadar gerilemesi ardından haftayı 1,07 seviyesine yakın tamamladı. 1,0680 seviyesi destek görevi üstelenemezse, daha da aşağıda 1,0460 seviyesini konuşmaya başlayacağız. Doların güçlendiği bir ortamda, aylardır sessizliğini bozarak yükselişe geçen Bitcoin 25bin dolar seviyesini haftasonu test etti. Eğer gücü yeterse, teknik mânâda 28bin dolar seviyesi hedeflenebilir.
TCMB’nin her hafta Perşembe günü yayınlandığı para ve banka istatistiklerine göre, 10 Şubat ile biten haftada TCMB’nin brüt döviz rezervleri 2,3 milyar dolar, altın rezervleri ise fiyat değişiminden kaynaklı 1,7 milyar dolar değer yitirerek (toplam brüt döviz ve altın rezervleri 125,6 milyar dolar) son 10 haftanın dibine geriledi. TCMB verilerine göre, Türkiye’de konut fiyatları Aralık ayında da yükselmeye devam etti. Aylık bazda %5,3 artış TÜFE ile düzeltmiş bir şekilde (reel) yıllık %58,7 artış kaydederken, depremler sonrası fiyatlarda yine ivmelenme yaşandığını da not etmek gerekiyor. Türkiye genelinde birim TL metre kare olarak medyan bazda 17,752 TL’ye ulaşarak rekor kırarken, bu rakam İstanbul için 27,882 TL oldu. TÜİK’e göre ise Ocak ayında konut satışları son 6 ayın en düşük seviyesine geriledi.
Yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında hava ABD kapanışının aksine ılımlı. Gösterge endeks Tokyo borsası yatay bir seyir izlerken, Şangay ve Hang Seng borsaları %1 yükseldi. Bugün ABD piyasaları Başkanlık Günü nedeniyle tatili konumuna olacak. Hafta boyunca FED’in son toplantı tutanakları ve PMI verileri takip edilecek. Mali piyasaların gündeminde içeride tüketici güven endeksi, dışarıda ise önemli bir veri göremedik. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in Türkiye, Almanya ve Yunanistan ziyaretleri takip edilecek. Ukrayna işgalinin birinci yılına girilirken gözler Putin’de olacak.
Bu hafta perşembe günü sonuçlanacak olağan TCMB PPK toplantısından faiz indirim gelme ihtimalinin de iyice arttığını not düşelim. Her ne kadar enflasyon ve piyasa faizleri ile politika faizi oldukça kopuk bir seyir izlese de, olası bir faiz indiriminin kur üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratmasını beklemiyoruz. Lâkin aradaki korelasyon çok uzun bir süre önce koptu.
iktisatbank.com