Ekonomi
Murat ŞENOL’dan yeni yazı: Para Politikası Üyelerinden sonra acaba TÜİK ne yapacak?
Ekonomiden sorumlu olan kurumlardan Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB Başkanı değişmesini müteakip ülkemizde artık Heterodoks Politikalar askıya alınır gibi oldu ve Ortodoks Politikalara yavaş yavaş geri dönülmeye başlandı...
Ekonomiden sorumlu olan kurumlardan Hazine ve Maliye Bakanlığı ile TCMB Başkanı değişmesini müteakip ülkemizde artık Heterodoks Politikalar askıya alınır gibi oldu ve Ortodoks Politikalara yavaş yavaş geri dönülmeye başlandı. Yavaş yavaş olması gerekiyordu; çünkü, uygulamaya dönük yüzlerce karar alınmış bunların bir anda değişmesi ve faizin hızla artırılmasının ekonomi üzerinde yaratacağı tahribatlar doğal olarak göze alınmadı. Ortodoks, Heterodoks derken umarız arabesk bir modele doğru gitmeyiz.
Zombi Firmalar uyuyan güzeller gibi bekliyor
IMF tarafından 2023 Haziran’ında yapılan bir araştırmaya göre dünyada en çok Zombi firmaya sahip olan ülke maalesef Türkiye’dir. Bunun esas sebeplerinden biri gerçek/hissedilen enflasyonun %150 açıklanan enflasyonun %80 olduğu bir ortamda firmaların ulaşabildiği finansman maliyetinin ortalama %20’ler civarında olmasıdır. Kuşkusuz bu durumda finansmana erişim olduğu sürece bu firmalar batmaz ancak hızlı bir faiz artırımında çok sayıda firmanın sorun yaşayacağı açıktır. Zombi firma potansiyelimiz faiz kararı ile bu kadar yakın ilişkili kısaca.
Şirketlerin finansal sorunu çözülmüş değil
Seçim öncesi ve sonrası finasman erişimin zorlaşması bu firmaları sıkıntıya sokmaya başladır. Üstüne bir de hızlı faiz artırımı daha da ağır koşullarla karşılaşmayı mümkün hale getirecekti. Keza yüksek enflasyon ortamında fiyat artışları, en azından aynı oranda işletme sermayesi ihtiyacı doğurmaktadır. Finansmana erişim zorlaştıkça piyasaların kendi dengesi içindeki vadeli mal alım satım koşullarını da daralmış, bu durum işletme sermayesi ihtiyacını daha da arttırmıştır. Reel Nakit döngü sadece çek hacminde %50 düşmüş durumda. 2023 Ocak ayında 1 milyon 994 bin adet çek ile 468 milyar TL ödeme yapıldı. Nisan ayında ise ödenen çek adeti %47 gerileme ile 857 bin adete düşerken; ödenen çek hacmi de %50 düşüş ile 234 milyar TL’ye gerilemesi, piyasada belirsizlikten kaynaklanan vadeli satışların düştüğü peşin/nakit satışa döndüğünün en büyük göstergesi.
Şirketlerin işletme sermaye ihtiyacı arttı
Artan işletme sermaye ihtiyacı, azalan alım vadeleri, yükselen finansman maliyetleri ( Allahtan hızlı artırılmıyor), artan vergi ve ücretler ile kurlardaki oynaklıkla birleşince maliyet yapmakta zorlanan firmalar bundan sonra daha da zorlanacaktır. Düşük finansman maliyetleri sonucu 2021 ve özellikle de 2022 yılında çok büyük karlar elde eden firmalar işletme sermaye ihtiyacının bir kısmını bu karlarla karşılamışlardı.
TÜİK 2022 yıl sonu TÜFE %64.27, ÜFE %97.72 olarak açıklandı. Elbette gerçek/hissedilen enflasyon bunun çok üzerindedir. Örneğin ENAG açıklamasına göre tüfe %137.55 iken TÜİK 2022 ÜFE ortalama enflasyon %128.47’dir.
Buna karşın şirketlerin karlarından ödenen Kurumlar Vergi hacmi 2021 den 2022’ye artışı %185.1 olarak gerçekleşmiştir. Yani açıklanan ve hissedilen gerçek enflasyonun çok çok üzerinde firmalar kar elde etmişlerdir. Bireylerin gelirleri üzerinden alınan Gelir Vergisi hacmi aynı dönemde artışı %62.3 omuştur. Bu durum aslında uzun süredir bilenen gelir dağılımı sorununu da ortaya koymaktadır.
Gerçek dışı enflasyon oranları sorun olmaya devam ediyor
Enflasyonun şüphesiz bir çok nedenleri vardır. Burada bu nedenlere detaylı girmekten çok, TÜİK’in gerçek enflasyon oranını açıklamaması nedeniyle, mal ve hizmet fiyatlarını belirleyen kişiler, tamamen gerçeklerden kopuk fiyatlar açıklayabilmektedirler. Keza açıklanan enflasyon oranlarına toplum güvenebilse mal ve hizmetlerdeki aşırı artışı da daha rahat sorgulayabilecekler ve itiraz etme şansları olabilecektir; oysa, açıklanan enflasyona güvenilmeyince fiyat belirleyicileri fiyatları istediği oranda artırmakta devlet de polisiye tedbirlerle bu artışları takibe çalışmaktadır.
Gençlerde gelecek endişesi arttı
Diğer andan ve belki daha da önemlisi sabit gelirlilerin ücret artışları da bu açıklanan enflasyon oranları zemininde görüşülmekte ve toplumdaki kesimler arası ciddi bir sermaye transferi olmaktadır. Bozulan gelir dağılımı ve orta sınıfın alt sınıflarla birleşmesi ciddi siyasi ve sosyal sorunlara yol açmakta, kişilerin ve özellikle de gençlerin ülkenin geleceği konusunda çok karamsar olup geleceğini yurtdışında aramasına neden olmakta ve nitelikli beyinler yurtdışına kaçmaktadır. Toplumumuzun geleceği açısından sorun oluşturacak bu durumu da bazı siyasiler es geçmektedir.
Enflasyon oranında TÜİK de rasyonel davranmalı
Hazine ve Maliye Bakanı ile TCMB Başkanı değiştiğinde uygulanacak politikalar tartışılırken, haklı olarak birçok ekonomi yazarı, TCMB Para Politikası üyelerinin değişmemesi durumunda eski kararları alan üyelerin uygulanacak yeni politikalar konusunda güven sorunu olacağını ifade etmişlerdir. Nitekim para politikası kurulu üyeleri değiştirilmiştir.
Ancak enflasyon konusundaki önemli kurumlardan TÜİK’in bundan sonraki dönemlerde enflasyonu doğru açıklayacağı konusunda kamuoyuna güven vermemesi durumunda fiyatları belirleyenler, açıkalanan enflasyon oranlarına güven olmayacağından hem enflasyon artışlarının üzerinde fiyat artışlarına sebep olunabileceği hemde sabit gelirlilerin gerçek enflasyon oranının çok altında fiyat artışlarına maruz kalacağı çok açıktır. Bu durumda TÜİK yetkililerin de bir “rasyonellik” açıklaması yaparak bundan sonra açıklanacak enflasyon oranları konusunda topluma güven vermeleri yada önceki dönem sorumlularının para politikası üyeleri gibi değişmesi gerekir.
Murat ŞENOL – Ekonomist www.bankavitrini.com
Yazının Kaynağına Buradan Ulaşabilirsiniz