Dünya Ekonomisi
Acemoğlu: 15 yıl Türkiye için fırsat penceresi bunu harcarsa sonu trajik olur
IMF’nin eski baş ekonomisti Simon Johnson ile birlikte kaleme aldığı “Güç ve İlerleme: Teknoloji ve Refah Üzerine Bin Yıllık Mücadelemiz”…
IMF’nin eski baş ekonomisti Simon Johnson ile birlikte kaleme aldığı “Güç ve İlerleme: Teknoloji ve Refah Üzerine Bin Yıllık Mücadelemiz” adlı kitabı yayınlandıktan yaklaşık üç hafta sonra Türkiye kökenli ekonomist Daron Acemoğlu İstanbul’daydı.
Maliye Hesap Uzmanları Vakfı’nın önceki gün İstanbul’da düzenlediği “Yakın Gelecekte Dünya ve Türkiye” panelinde konuşan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) öğretim üyesi, hem yeni kitabında ortaya koyduğu “eşitsizliği giderme” ve “yapay zekayı verimliliği ve insanların ücretlerini arttırma” perspektifini hem de Türkiye’nin orta ve uzun dönemde daha yüksek kaliteli büyümesi için önerilerini dile getirdi.
“İktisadi ve siyasi kurumlar kötü durumda, bunlar iyileştirilmeden yüksek büyüme zor”
Profesör Acemoğlu’na göre, yüksek kaliteli büyümenin gerçekleştirilmesi için orta vadede yapılması gereken beş temel aksiyon bulunuyor. Acemoğlu, bunları şöyle sıraladı:
“Birincisi bunun için verimlilik konusuna odaklanmak gerekiyor. İkincisi kurumlar. Benim çalışmalarımın da ana odağı kurumlar. Türkiye’nin geleceği için iktisadi ve siyasi kurumlar kötü durumda. Bunlar iyileştirilmeden daha yüksek büyümeye gitmesi çok zor. Üçüncüsü yabancı sermayenin uzun vadeli gelmesi çok önemli. Kısa vadeli sermaye her ülkeye gidiyor. Teknolojiye yatırımın yapılması için yabancı sermayenin gelebilmesi çok önemli. Yargı kurumlarına inanç olduğu zaman yargı kurallarına güven artığı zaman yabancı sermaye uzun vadeli gelebilir. Dördüncüsü eğitim. Türkiye’nin teknolojiye çok daha yatkın gençlik yaratması lazım. Yapay zeka gibi konuları bir tarafa bırakıp Türkiye’nin kendi başına büyümesi mümkün değil.”
“Enflasyon çok büyük problem; bankaların ve şirketlerin bilançoları iyi değil”
MİT öğretim üyesi, Türkiye’nin orta vadeli sorunları planlama yapmadan kısa vadeli sorunları çözmesi gerektiğinin de altını çizdi. Acemoğlu, ekonomideki en yakıcı sorunun enflasyon olduğu görüşünde.
Acemoğlu, “Türkiye kısa vadedeki sorunları çözmek için doğru kararlar vermeli. Öncelikle enflasyon çok büyük problem. Bunu çözmek için para politikaları doğru bir hale getirilmeli. Bunun için 180 derece dönüşüm gerekiyor. Türkiye’de hem şirketlerin hem de bankaların bilançoları iyi değil. Bunun için de kaynak gerekiyor. Seçim ekonomisi uygulamalarından önce başlayan seçim ekonomisiyle artan devletin bütçe açığının kapatılması lazım. Ve bunun için de kaynak lazım. Türkiye’nin iç ve dış yatırımcılara para politikası ile ilgili güven vermesi lazım. Bu şekilde çok pahalı olmayan kaynakların çok kısa sürede gelmesi gerekli. Türkiye bütçe açığını ve bilanço problemlerini çözmeli. Türkiye yatırımda geri kalıyor. İşsizliği artırmadan enflasyonu düşürürken geleceğe doğru adımlar atabilmesi için üretkenliği temel alan atılım yapması lazım. İhtiyaç siyasetçilere deli ceketleri giydirmek onların yöntemlerinin uygulanmasını sağlamak” diye konuştu.
“Mehmet Şimşek’in gücü yeter mi emin değilim”
Toplantıda kendisine en çok yöneltilen soru Nureddin Nebati’nin yerine yeniden Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine atanan Mehmet Şimşek’in Türkiye’nin ekonomideki ihtiyaçlarını giderip gideremeyeceği hakkındaydı.
Acemoğlu, piyasaların çok güvendiği Şimşek’in kısa vadede tarif ettiği sorunları çözmesinin mümkün olmadığını söyledi ve ekledi, “Mehmet Şimşek gelebilecek kişiler içinde herhalde kalifikasyonu en yüksek olanlardan bir tanesi. Ama emin değilim ki benim dediğim beş maddeyi uygular mı? Uygulamaya gücü yeter mi?” dedi.
“Türkiye, 2006’da ne ihraç ediyorsa bugün de onu ediyor”
Yapay zekanın birçok gelişmekte olan ülke gibi Türkiye’nin gündemine girmekte geciktiğini vurgulayan Acemoğlu, 2001-2006 arasında yürürlükte olan Kemal Derviş programının bir kenara bırakılmasının son 35 yıldır Türkiye’de kaliteli büyüme sağlayamadığını dile getirdi.
John Bates Clark madalyası ve John Von Neumann ödülü sahibi ekonomist, “Türkiye’nin durumunda olan 20-30 tane gelişmekte olan ülke var ve bunların hiçbiri şu anda yapay zekadan bahsetmiyor. Hepsinin kendi problemleri var; demokrasi, ekonomi çöküşü, cari açıklar, üretkenlik problemi. Size şu anda Türkiye’nin son 35 sene içindeki büyüme özetini veriyorum. 1990’ların ekonomik trajedisinin bir nedeni, verimlilik düşüşü. 2001’deki reformlarda Türkiye ekonomide toplam faktör verimliğini artıran bir süreçten geçti. Eşitsizlik düştü, ücretler arttı. 2006’dan sonra gelen büyüme, çok kalitesiz büyüme. Verimlik problemi, Türkiye’nin en büyük problemi. Türkiye 90’ların başında düşük teknolojili ürünler ve tarım ihraç ediyordu. 2001-2006 arasında teknolojik olarak ilerleme görüyoruz. Beyaz eşya, araba. Türkiye, 2006’da ne ihraç ediyorsa bugün de onu ediyor. Buna karşı başka gelişmekte olan ülkeler bakarsanız hem teknoloji daha yüksek hem de gelişmeye devam ediyor. Bunun nedenleri hem kurumsal hem de dijital teknolojilere Türkiye’nin ayak uyduramaması” değerlendirmesine bulundu.
“Türkiye için en kötü şey, gelecek 15 senenin de bundan önceki 15 sene gibi ya da 90’lardaki gibi devam etmesi”
Gazeteci Özlem Gürses ise Prof. Acemoğlu’na Türkiye ekonomisini bekleyen en büyük felaket senaryosunu sordu.
Her ülke için “uç senaryolar” olduğunu belirten Daron Acemoğlu, o senaryolar yerine olasılığı yüzde beş üzerinde olan kötü senaryoyu dillendirmekle yetindi.
Acemoğlu, “Bence Türkiye için en kötü şey, gelecek 15 senenin de bundan öneki 15 sene gibi devam etmesi ve 1990’lardaki gibi devam etmesi. Üretkenliğin yüksek olmadığı, demokrasinin kuvvetlenmediği ve hatta ekonominin istikrarsızlığı 1990’larda olduğu gibi bir artıp bir azaldığı bir sistem. Demokrasi potansiyeli yüksek, yatırım potansiyeli yüksek, genç bir nüfusu var. Ve önümüzdeki fırsat penceresi 15 sene. 15 sene sonra Türkiye uyanırsa çok geç. Çünkü Türkiye genç nüfusunu kaybetmiş olacak, teknolojik olarak geri kalmış olacak. Potansiyelini de kaybetmiş olacak. Bundan sonraki 15 seneyi de 90’lardaki gibi ya da bundan önceki 15 sene gibi harcarsak bu çok trajik bir şey. Çok daha uç senaryolara gitmeye gerek yok bence” diye konuştu.
“Türkiye gençlerini doğru yönlendirmiyor”
Amerika’da birçok sektörde çalışanlar ücret kaybına uğrarken bilgisayar, yazılım gibi alanlarda çalışanların ücret artışına gittiğini vurgulayan Prof. Acemoğlu, Türkiye’nin eğitim sistemini gözden geçirmesi gerektiğini belirtti.
MİT öğretim üyesi, “Mühendislikte aslında acayip düşüş var Türkiye’de. Bilgisayar mühendisliğinde hiçbir artış yok. Yani Türkiye gençlerini doğru yönlendirmiyor bu konuda. Özellikle bu yapay zekanın getireceği gelişmelere nasıl ayak uyduracağımızı bilmiyoruz. Bundan da daha önemlisi Türkiye kurumları giderek daha kötüleşiyor. Ekonomik kurumlar, hükümet etkinliği, denetleme kalitesi, yoksulluğun kontrolü, iş piyasasındaki kurumların hepsinde kurumsal bir çöküş var. Tabii ki bu kurumsal çöküş kendi başına olmuyor. Aynı zamanda siyasi hakların da çöküşüyle alakalı. Bunların hepsini bir arada görmek lazım” dedi.
Acemoğlu’ndan Facebook ve Google eleştirisi: “Geleceği teknoloji belirleyecek ama bu teknolojinin yönünü insan çizmeli”
Dünyaca ünlü Amerikan sosyal medya ve teknoloji şirketleri Facebook ve Google ile Çin Komünist Partisi arasında benzerlik kuran MİT profesörüne göre, “demokratik kontrol” her ülke için yaşamsal bir role sahip. Profesör Acemoğlu, şunları dile getirdi:
“Grafikte yukarıda Facebook, aşağıda Çin’deki sosyal kredi sistemi var. Bunları bazı insanlar sanki iki uç gibi görüyorlar. Hayır, bence birbirine çok yakın. Google Facebook’un vizyonu, Çin Komünist Partisi’nin vizyonuyla çok benziyor aslında. İkisinde de tepeden gelen bir kontrol, bilgiler yukarıya gidiyor, insanların inisiyatifi azalıyor.
Demokratik kontrole ihtiyaç var. Türkiye’de de Hindistan’da da Amerika’da da. Birkaç tane bilim adamı ve birkaç tane işveren teknolojinin geleceğini belirleyecek ve işçiler bunları kabul edecek. Bu sağlıklı süreç değil. Demokratik sürecin çok daha sağlıklı olması lazım. Google, Microsoft ve Facebook’un büyüklüğü dünyada daha önce görmediğimiz büyüklükler. Teknolojinin yönünün toplum tarafından yönlendirildiği iklim değişikliği konusunda olduğu gibi güzel örnekler var. Geleceği teknoloji belirleyecek ama bu teknolojinin yönünü insan çizmeli.”
VoA