Borsa
Uzun ve soğuk bir yılın ardından yatırımcılar Avrupa’ya akın ediyor
Son günlerde bültenlerimizde Avrupa’ya yönelik görünümün ciddi mânâda iyileşme eğiliminde olduğuna yer veriyoruz. Ukrayna savaşı nedeniyle Putin’in Batı’nın yaptırımlarına karşısında…
Son günlerde bültenlerimizde Avrupa’ya yönelik görünümün ciddi mânâda iyileşme eğiliminde olduğuna yer veriyoruz. Ukrayna savaşı nedeniyle Putin’in Batı’nın yaptırımlarına karşısında gaz kartını çekerek Avrupa’yı dondurucu soğuklara teslim edeceği beklentisinin aksine, ılıman seyreden hava şartları ve iyi doldurulmuş gaz depolama tesislerine paralel Avrupa gaz fiyatlarının savaş öncesine (%80 düştü) seviyelere dönmesi, EUR’nun elini kuvvetlendirdi.
Masanın altın kuralı hiç değişmiyor değil mi? Önce korku salınıyor, sonrası ise malum… Çin’in sıfır vaka politikasını terk etmesinin Avrupa’nın ihracatına destek vereceği beklentisi de EUR’nun elini güçlendiren bir diğer gelişme olarak ön plana çıkıyor. Dün bültenimizde Avrupa’nın enflasyonla savaşının henüz bitmediğine ve bir sonraki toplantıda 50 baz puan faiz artırımına kesin gözüyle bakılırken, ABD cephesinde ısırmaya başlayan resesyon endişesi ve soğuma emareleri gösteren enflasyon ve reel sektörden gelen işten çıkarmalar can sıkarken, FED – ECB faiz görünümü de EUR’yu destekliyor.
Bu minvalde Avrupa’ya yönelik yatırımcı ilgisinin de hızla değişmesi ile Avrupa bölgesi hisse senetlerine, para birimine ve tahvillerine para akmaya başladığını ot etmek gerekiyor. EURUSD paritesi son 9 ayın zirvesinde işlem görürken, dün Avrupa bölgesi ticari faaliyetinin Ocak ayında ılımlı büyümeye sürpriz bir dönüş yaptığını gösteren PMI verisi de yatırımcıların yüzünü güldürdü. PMI, nam-ı diğer satın alma yöneticileri endeksi ekonominin gidişatına hakkında en taze bilgileri vererek ekonominin gidişatı hakkında yatırımcılara âdeta ışık tutuyor.
Verinin eşik değer olan 50’nin üzerinde açıklaması büyüme, altı ise daralma olarak okunuyor. PMI verisi özelinde bir anket olup imalat ve hizmet sektörü için ayrı ayrı; birlikte açıklandığında ise bileşik PMI (composite) olarak takip ediliyor. Dün Avrupa’da açıklanan bileşik PMI endeksi 49,8 olan beklentinin de üzerinde 50,2 değerini aldı. Daha da basit yazmak gerekirse, Euro Bölgesi büyüme bölgesine geçerken, korkulanın aksine resesyon riskinin de her geçen gün azalmaya başladığını not etmek gerekiyor. Ekonominin büyümeye geçmesi hâliyle ECB’nin faiz politikasında dizginleri elinden bırakmaması anlamına geliyor ki yine dönüp dolaşıp EUR pozitif konuşmak durumunda kalıyoruz.
Euro Eylül ayında 0,95’li seviyelere gerilemesi ardından dolar karşısında %15 artışla 1,09’lı seviyelere yükselerek 2011’den bu yana en büyük üç aylık kazancını elde etmeye hazırlanırken, Avrupa hisse senetleri, ABD emsallerinden çok daha iyi performans gösteriyor: Avrupa’nın Euro STOXX endeksi ABD’deki muadili S&P500 endeksinin ötesinde (Eylül ayından bu yana) %18 performans sergiledi (son 20 yılın en iyi performansı). Açıkacası, FED’in faiz freni ABD hisse senetlerinin olumsuz ayrışmasına neden oluyor.
EUR’nun teknik mânâda 1,1270’li seviyeleri test etmesi kartlar arasında yer alırken (1,2350 tepe ile 0,9525 dip arasının %61,8 Fibo seviyesi), dolar endeksinin de bu minvalde 102 seviyesindeki desteğinden kurtularak daha da aşağıda 99 seviyesinin diplerine kadar gevşeme ihtimalini artık göz ardı etmiyoruz.
Dün finansal rakamlarını açıklayan General Electric, kâr tahmini, yenilenebilir enerji işindeki sorunlar nedeniyle hayal kırıklığı yaratırken, ABD sanayi holdingi 3M tüketici ve elektronik ürünlere yönelik yavaşlayan taleple mücadele ederken, 2,500 imalat işçisini işten çıkaracağını ve ilk çeyreğin kasvetli olacağını tahmin etti. Teknoloji devi Microsoft’un da finsalları pek de yüzleri güldürmedi: gerek bilançosu gerekse de geleceğe ilişkin sunulan görünümü ABD hisse senedi endekslerini aşağıya çekti.
Avrupa’nın aksine, ABD ticari faaliyetindeki gerileme (PMI rakamları), Ocak ayında art arda yedinci ayda da daralma kaydederken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde hâkim renk bu sabah kırmızı. Pasifiğin diğer tarafından ise (Asya) açık olan birkaç piyasada hafif de olsa iyimserlik görülüyor. Kore borsası %1,4 yukarıda işlem görüyor.
USDTRY kurunun sakin ve göreceli yatay seyrine sevinirken, Arjantin Pezosu hariç gelişmekte olan ülke para birimlerinin 2023 yılına oldukça iyimser başladıklarını not etmek gerekiyor. Hatta hesaplamayı Ekim 2022 ayından bu yana alırsak %15-20 seviyesine varan değer kazanımları da görüyoruz. Gelişmekte olan ülke para birimlerine yönelik beklentiler, gelişmiş ekonomilere göre iyimser tarafta kümeleniyor. Mesela Hindistan ekonomisine yönelik iyimser beklentiler ön plana çıkarken; Türkiye cephesinde TL’nin reel olarak değerli kalması sanayici ve ihracatçıyı zorluyor.
EUR’nun dolar karşısında anlamlı bir yükseliş içinde olması öte yandan USDTRY kurunun yavaş ama devamlı bir şekilde yükselişine paralel okurlarımızı aylar öncesinden EURTRY kuruna dikkat etmeleri noktasında uyarmıştık. Teknik bir bakış açısıyla 15 haftadir kesintisiz bir şekilde yükselen EURTRY kurunda 21,50 seviyesi radar menzilinde görünüyor.
Türkiye’de Hazine’nin dün düzenlediği TÜFE’ye endeksli 10 yıllık tahvilin yeniden ihracında reel faiz eksi 2,6 oldu. Bankaların enflasyon riskine karşı eksi faize razı olurken, Türk hisse senedi piyasalarında ise volatilite korunmaya devam ediyor. Endeks son günlerde yükselmekte zorluk çekerken kâr satışları görüyoruz. Borsaya karşı hâlen daha temkinli duruşumuz koruyoruz.
Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye’de kapasite kullanımı ve reel sektör güveni ön plana çıkıyor. Almanya’da iş alemi güven endeksi (IFO) ile Kanada Merkez Bankası (BoC) faiz kararı takip edilecek.
iktisatbank.com