Sosyal Medya

FÖŞ geleceğin resmini çizdi:  Varlar dünyası, yoklar dünyası

14 Nisan 2023

Biraz önce yürüyüşten gelip, şöyle bir uzandım divanıma, nostalji yaptım. Aklım 20 yılda Sevgili Reis’im RTE’nin bizden çaldıklarına gitmiş nedense.  2012 yılında The Economist bize “Avrupa Kaplanı” ünvanını takmıştı. Dünya Bankası Kayseri’yi KOBİ önderliğinde kalkınmaya örnek gösteriyordu. AB’nin  kapısına dayanmıştık.  Bir onyıl içinde Orta Gelir Grubu’ndan Yüksek Gelir Grubuna quantum sıçraması yapabilirdik. Sonra, verdiklerinin hepsini gıdım gıdım burnumuzdan getirdi Reis. Bugün kişi başı milli gelirde $11 binin üstündeyiz, göya.  Ama o $11’in $10 bini Erdoğan kankaları, aile ve tarikat liderlerinde toplanmış; bize düşen kuru ekmekle 15 gram beyaz peynir. Yapısal olarak Osmanlı’nın Çöküş Çağı’na geri döndük. Toplum Reis’e rağmen hızlı gelişti ve çok çarpık bir yapı oluştu. Hani derler ya “Altı kaval, üstü Şişhane”. Bizde de öyle, altta umudunu yitirmiş ama yarına hazır, fırsat verilse depara kalkacak bir gençlik, üstte çakma Müslüman hurafeleri ile yönetilen, neresini tutsan gacırdayan bir Şeriat Devleti Özentisi.

Reis’in bizden çaldıklarından biri de kaliteli ekonomi analizi. 1990 yılında Global Menkul Değerler’de mesleğe adım attığımda, günde 5 gazete okur, ekonomi makalelerinin tadına doyamazdım. Sonra, o profesörlerin, uzmanların, bilge kişilerin hepsi teker teker ekarte edildi, çünkü dünya görüşü ne olursa olsun, hepsi aynı şeyi yazıyordu:  “Batırdın bizi Baba”.   Artık ne Havuz Medyasında, ne de Muhalif Basında doğru dürüst ekonomi analizi yapan bilge kalmadı. Bir kısmı YouTube’a göç etti, onların yarısı  da trafik gailesiyle her gün döviz videosu çekiyor.

Son bir haftada Dünya Bankası, IMF ve BM Kalkınma Örgütü UNCTAD birbiri ardına gündemi sarsacak raporlar yayınladılar.  Kaç köşe yazarı ilgi gösterdi? Ben bulamadım, bulursanız DM atın. Mecburen bu zor görevi üstlendim. Ve bir şey daha ilave edeyim mi? EĞER Reis’in Türkiye’yi zaman tünelinden hızlı trenle Orta Çağa yolladığına inanmıyorsanız, bana bakın lan. Türkiye’ye akıl satacak ben mi kaldım? (Foto aşağıda)

Neyse, laf Orta Gelir Tuzağı’ndan açılmışken, Reis iktidarda kalırsa, başımıza gelecekleri size anlatayım. UNCTAD Raporu’ndan alıntılar yapacağım, çünkü misyonu icabı Az Gelişmiş Ülkeler ve Gelişmekte Olan Ülkeler hakkında mesai yapan, aslında oldukça sol bir örgütün raporu bu.   Yazdıklarını yorumsuz aktaracğım, çünkü aşağıdaki satırları okurken, “Yav, bunlar bizi mi tarif ediyor?” hissine kapılacaksınız.

Ama önce, IMF ve UNCTAD’ın büyüme tahminlerini vereyim:

IMF, küresel büyümenin bu yıl Ocak ayındaki beklentilerinin biraz altında yüzde 2,8 olacağını tahmin ediyor. Ayrıca, büyümenin yüzde 2’nin altına düşmesi için yüzde 25 şans veriyor. Gerçekten de, fiyat baskıları beklenenden daha kalıcı hale geliyor ve ekonomik koşullar daha kırılgan hale geldi. IMF’de üst düzey bir yetkili, küresel finansal sistemde biriken “akut” riskler konusunda uyardı ve yüksek faiz oranları kredi koşullarını zorlaştırdığı için birçok GÜ’in  bu yıl durgunluğa girmesi bekleniyor.

UNCTAD’ın tahminlerini grafik olarak sunayım:

 

 

Başlayalım. Kısa kelimeler, düz cümleler kuracağım ki, sosyal medyada folloş olmuş dimağlar anlayabilsin:

UNCTAD’ın GOÜ’de biriken FX borç riski ile ilgili uyarılarıyla devam edelim.

“UNCTAD, 81 gelişmekte olan ülkenin (Çin hariç) 2022’de uluslararası rezervlerinde 241 milyar dolar kaybettiğini, ortalama %7’lik bir düşüş olduğunu, 20’den fazla ülkenin %10’un üzerinde bir düşüş yaşadığını ve çoğu durumda yakın zamanda ekledikleri Özel Çekme Haklarını tükettiklerini tespit etti (SDR’ler). Bu arada, devlet tahvil getirileriyle ölçülen borçlanma maliyetleri, 68 gelişmekte olan piyasa için %5,3’ten %8,5’e yükseldi. Genel olarak, dış kreditörlerin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki mali açıkları azaltma baskısının artması bekleniyor.

UNCTAD, borç sıkıntısının bir kalkınma krizine ve daha geniş eşitsizliklere yol açacağını, 39 ülkenin dış alacaklılarına yeni kredilerde aldıklarından daha fazlasını ödeyerek kamu yatırımları ve sosyal koruma üzerinde olumsuz bir etkiye neden olacağını vurguluyor.

Son on yılda, borç ödeme maliyetleri, temel hizmetlere yapılan kamu harcamalarına göre sürekli olarak artmıştır. Bu dönemde sağlıktan daha çok dış kamu borç servisine harcama yapan ülke sayısı 34’ten 62’ye yükseldi”.

 

Reis sultası altında bir beş yıl daha geçirirsek, başımıza gelecekleri  de FT’den kopyaladım:

Yüksek borç yükleri, emisyonları azaltmak ve iklim değişikliğinin verdiği zararla başa çıkmak için 2030 yılına kadar yılda 2 trilyon dolardan fazlasına ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkeler için görevi karmaşıklaştırıyor. Küresel ısınmayla mücadele çabalarını artırmak, yoksul ülkelerdeki insanların daha da yoksullaşmasını önlemek, büyümeyi ve istihdam yaratmayı hızlandırmak için çok önemlidir.

 

Özetle,  Varlar ve Yoklar Dünyası arasında Araf’tayız. Türkiye UNCTAD’ın mercek altına aldığı ülke grubuna dahil değil, fakat Erdoğan ve Cumhur İttifakı iktidarda kalırsa, kredi notu ve CDS primi olarak iflas riski arzeden ülkeler grubuna gireceğiz.

 

DUYURU:  25 yıllık meslektaşım Güldem Atabay CHP İzmir 1ci Bölge 10cu sıradan milletvekili adayı seçildi. Gerçek bir aydını TBMM’nde görmek umuduyla, şimdiden başarılar diliyorum.

 

 

FÖŞ

 

 

 

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları