Sosyal Medya

Dünya Ekonomisi

Emre Balıca:  Bir Japon klasiği

Merhaba sevgili okurlar, Merkez Bankalarının konuştuğu bir haftayı geride bıraktık. Beklentilerin gerçekleştiği bir hafta diyebiliriz. Bir iki istisna banka kararı…

Emre Balıca:  Bir Japon klasiği

Merhaba sevgili okurlar,

Merkez Bankalarının konuştuğu bir haftayı geride bıraktık. Beklentilerin gerçekleştiği bir hafta diyebiliriz. Bir iki istisna banka kararı hariç. Tabi piyasaları yakından takip edenler bilir karardan sonra gelen açıklamalarda gizliydi bir sonraki adımların şifreleri.

Küresel de en çok beklenen Amerikan Merkez Bankası FED’in nasıl bir karar vereceği ve akabinde Başkan Powel’ın şahin mi yoksa güvercin tonda mı konuşacağı idi.

FED bekleneni yaptı. Bu sefer faizleri sabit tuttu. Ama Powel’ın açıklamaları tam bir şahindi. Enflasyon da iyileşmenin sürse bile daha istenilen hedef için daha yolun olduğunun altını çizdi. Faiz kararının sabit tutulmasında izlenen yolun sonuçlarını görmenin önemli olduğunu ve gerektiği nokta da faizlerin daha yukarı çekilebileceğini, sıkılaştırma önlemlerinin devam edebileceğini söyledi. Bununla kalmadı yumuşak iniş için dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.

FED ‘in kararı ile piyasalar yön belirlemede satıcılı tarafta yer aldılar. Ciddi kar realizasyonları ile endeksler aşağı sarktı. Hafta kapanışına doğru biraz biraz alım gelse de satış baskısı piyasanın geneline hakim seyretti.

Hafta içi beklentilerin aksine hareket eden İngiltere Merkez Bankası oldu. Faizleri arttırması beklenirken sabit tuttu. Onlar da açıklamalarında enflasyonda sevindirici yönde bir düşüşün olduğunu ancak durumun kontrol edilebilir olması için gerektiği noktada önlem almaya devam edeceklerini açıkladı.

Hafta kapanırken Japonya Merkez Bankası vardı. O da faizleri sabit tuttu ama o beklentiler arasındaydı. Hatta ultra gevşek para politikalarına bağlı kalacaklarını da yineledi. Japonların enflasyon oranı o kadar %3,1.

Faiz oranları sabitte bıraktılar. O da – 0,10. Negatif faiz.

İyi de neden bu kadar sıkıcı oldu bu yazı.

Doğru. Bizim ülkenin açıklaması da bu haftaydı. Eğlenceli olan bizim ki.

TCMB de beklentiler yönünde karar verdi ve faizi 500 baz puan arttırarak %30 ‘a çıkardı. Piyasa belki biraz daha şoklanmak istiyordu demek ki, döviz bildiğin aşağı inmek yerine yukarı çıktı. Bizdeki açıklamalar da şahin yönlüydü ama neye şahin onu da düşünmek lazım.  Döviz konusunda Sayın Şimşek zaten müdahil olmayacaklarını önceliğin enflasyon olduğunu belirtmişti. Ama bir türlü yapısal çözümler ile desteklenmeyen ekonomide günü dayalı politikalar beklenti ve güven ilişkisini kırmaya devam ettikçe piyasa da satış ile denge yerine alış ile denge kuruyor. Bu sefer enflasyon ile savaş belirli bir kitle üzerine harcama kısıcı önlemlerden başka bir şeye dönmüyor. Kaldı ki Türk zekası ona da illa bir çözüm buluyor. Bu sefer önden alım yaparak ya da takas yolu ile hareket ederek kendi ekonomisini yaratıyor.

Milli ekonomist Sayın Erdoğan’ın meşhur diktesi hala kulağımda çınlıyor. Faizler giderek yükseliyor ama enflasyonda gördüğümüz şey düşüş değil. Bir süre de göremeyeceğiz bu da kesin. Tabi ki bunun için daha çok erken. İlerlenmesi gereken uzun bir yol var. Ama bu yolda ilerlerken bazı taşları da önümüzden kaldırmak gerekmez mi?

Enflasyon hesabını yaparken sığınmacıların kamu kaynakları kullanılarak finanse edilen harcama etkileri hesaplanıyor mu onu da atlamamak lazım.

Yapısal sorunlara odaklanılan bir ekonomi daha sağlıklı bir haritayı önümüze çıkaracaktır. Ekonomi aktörlerinin para bulmak için kullandıkları ilk söz yapısal çözümlerinde beraberinde geleceği ancak görüyoruz ki ekonomi aktörleri kadar siyasi aktörler bunun nasıl sağlanması gerektiğini umursamıyor. Bu sefer yapılan halkın harcamalarının kısılması olmamalı sadece. Kamunun da harcamalarını gözden geçirmesi gerekiyor.

 

Bir dakika…

Ne demişti?

“Oku, düşün, uygula; neticelendir.”

Yok o değil. Diğeri neydi?

“Faiz sebep enflasyon netice”

Tabii ya…

Nasıl göremedim ben bunu?

Halbuki hep gözümüzün önündeydi.

Taşlar kafamda yerine oturmaya başladı. Hani olur ya yapbozunuzun eksik parçası vardır ve gözünüzün önünde durur ama fark etmezsiniz. Parçaları eliniz ile bir yokladığınız da önünüze çıkar.

Japonya …. Bütün mesele Japonya’ymış

Erdoğan ilk kez bu sözü 2018 yılında söyledi. 2018 yılında Japonya’nın enflasyonu 0,3 düzeyinde faizler ise negatif. Carry trade etkisini en güzel kullanan ülkelerden Japonya. Faizleri eksi ve ultra gevşek para politikası sürdürüyorlar. Arada bir getiri eğrisi düzenlemesi çıkardılar piyasa da ama ana politika hiç değişmedi. Gerçi 2018 yılındaki gibi enflasyonları 0,3’lerde değil artık %3’lere çıktı ama olsun. O kadar kusur kadı kızında da olur. Faizler hep eksi.

Reis bizi Japonya yapmaya çalışıyordu.

Şimdi anladım.

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler