Borsa
Miyase İlknur: SPK gerçekten görevini yerine getiriyor mu?
Miyase İlknur'un Borsa'da dönen dolaplar hakkında iddialarını gündeme getiriyoruz
Parasını enflasyona karşı korumaya çalışan küçük tasarruf sahipleri faiz indirimi ve dövizin baskılanmasıyla parasını park edeceği iki alana sıkıştı. Biri gayrimenkul piyasası, diğeri ise borsa.
Küçük tasarruf sahipleri konut alamayınca ya parasıyla gidip zam gelmeden tüketim maddesi aldı ya da gözü kapalı borsaya daldı.
Finansal okuryazarlığın sınırlı olduğu ülkemizde, yatırımcıyı korumakla görevli olan SPK gerçekten bu görevini yerine getiriyor mu?
Aslında bu görevini yerine getirmek için yeterli enstrüman var. Kanun ve yönetmeliklerle borsayı güvenli bir liman haline getirebilir. Elbette borsa riskli bir piyasadır. Banka faizi gibi garantili bir gelir vaat etmez yatırımcıya. Ancak yine de sağlam ve düzenli kâr eden şirketlerin kote edildiği bir piyasa olması gerekir.
Konjonktürel riskler, bölgesel veya küresel krizler, beklenmedik afetler ya da bizim hükümetin ekonomi politikalarındaki gelgitleri en iyi yönetilen kârlı şirketleri bile olumsuz etkiledi. Ancak bunlar gelip geçici durumlardır.
Sorun şu; SPK’nin, bilançoları fiktif olarak şişirilmiş, henüz ortada olmayan hayali yatırımını göstererek halka açılmak isteyen şirketlere bile onay vermesi Ali Fuat Taşkesenlioğlu döneminde, halka açılma izni verilen fos şirketleri daha önce yazmıştık. Halka arz olacak şirketlerin SPK’de iş takipçiliğini yapanlar bedeli mukabilinde bu şirketlere kolaylıkla arz onayını almakta hiç de zorluk çekmiyordu. Öyle ki matruşka şirketlere bile halka arz onayı verildi. Bir şirket halka açılıyor, sonra bu şirketin ortak olduğu tabela şirketler kuruluyor ve onlara da halka arz izni alıyordu.
Sonrasında, halka arz onayı alan şirketler, anlaştığı aracı kurumlar üzerinden borsada yapay bir şekilde hissesini gün gün, tavan tavan yükseltip oltaya takılan küçük yatırımcılara en tepeden malı kilitler. Tepeden bu hisseleri alan küçük yatırımcı aylarca bekledikten sonra “Lanet olsun” deyip kol kesip çıkar borsadan.
SİMİTÇİ-DÖNERCİ-MİDYECİ
Bazı cingöz şirket sahipleri, şirketini halka açarak piyasadan faizsiz para çekmekle yetinmeyip bir yıl geçmeden toplu hisse satışı için yine SPK’nin kapısını çalar. SPK, buna da onay verir. Milyon milyon lot satışı yapan patron, yine piyasadan para çeker ama hissesinin fiyatı da yerlerde sürünür. Şirkete güvenip hisseyi satın alan yatırımcı ayvayı yer. Şirketini halka arz ettikten aylar sonra bu kez bedelli hisse satışı yapmak için izin isteyen yüzsüz patronları da gördük.
Hükümetin sıkı para politikası nedeniyle krediye erişim zorluğu çeken irili ufaklı pek çok şirket, ihtiyacı olan parayı piyasadan hem de faizsiz çekmek için halka arz kuyruğuna girdi. Yabancının çıktığı, zaten hacimsiz olan borsada SPK onayıyla simitçi, dönerci, midyeci, gazozcu, pizzacı, okul servisçisi halka açılıyor. Hepsine de halka arz onayı verildi. Köklü kurumların hissesini elinde bulunduranlar da satışa geçip bu hisselere yöneliyor.
Manipülatörlerin cirit attığı, fiyatların suni olarak şişirilip suni olarak düşürüldüğü borsada SPK göstermelik olarak birilerine işlem yasağı getirerek görevini yaptığı imajını veriyor. Manipülatörler de kendi ismiyle hisse alım satımı yapacak kadar salaktı sanki.
Son günlerde bilançolar iyi geldiği halde en kârlı şirketler bile yerlerde sürünüyor. Mehmet Şimşek, herhalde yabancı fonların Türkiye’ye yatırım yapması için tahvil fiyatlarını yükseltip borsada fiyatları yabancının alacağı şekilde düşük tutmak için söz mü verdi acaba?