Veysi Dündar: AKP ÜLKEYİ NASIL VE NEYLE ELDE TUTUYOR
24 Ocak 2022FİNANS KAPİTALE DAİR
AKP’nin turnusol kağıdı olarak kullanabileceğimiz belli başlı kurumları vardır.
Örneğin ülkenin kamusal varlıklarının tamamı satılmışken kamu bankalarının devasa görev zararları ile beraber dimdik ayakta durması önemli bir tercihtir.
Lenin gibi bir devrimcinin finans kapital diyerek tasvir ettiği yapıyı bundan iyi tahlil etmek mümkün olmaz. Kamu Bankalarını bırakın kapatmayı 3 ilaveyle çoğaltan, görev zararları ile tükendikçe sermayelerini tulumbadan dolduran AKP’nin belli ki ihtiyaç duyduğu başka kamusal şirket bulunmuyor.
ORWELL’İ KISKANDIRAN DÜZEN
Askeriye bile özelleşmişken hala muhafaza edilen bir diğer kamu kurumu da TRT . Bu da zamanın doğasında ihtiyaç dışı olmuşken pek çok alt kanalla birlikte daha da güçlendirilmiştir.
Üstelik kamu bankaları ile TRT arasında kopmaz bağ ülkenin kaynakları ile ülke halkına reklam/propaganda yapmanın da yolunu açmıştır.
Kamu Bankalarının yandaş ve doğrudan siyasi nitelikli “özel medyayı” da beslemekte önemli bir rolü vardır. Bu rolü de unutmamak gerek.
AKP’nin bugün varlığını devam ettirirken akla gelen eski Türkiye’den miras başka kurum bulunmuyor.
Erdoğancı akıl parayı ve tanıtımı kontrol ettikten sonra gerisini çok da düşünme demiş belli ki.
DÜZENİ KORUYAN KURUMLAR
Tabi kurumlara sahip olmak ve kurumları kontrol etmek yeterli değil. Bir de başka horozlar ötmesin diye devletin zor gücünü kullanmak gerekiyor.
Bankacılıkta yapılan işlemleri kılıfa uydurmak için BDDK devreye giriyor. Bir zamanlar görevi Bankaları denetlemek olan bu kurumun kamu bankalarının iktisat ilmine aykırı yönetilmelerine müdahale etmelerini beklemiyoruz. Zarar da etseler, 3e alıp 2’ye de satsalar, medya sponsorluğu ile iktidarı destekledikleri sürece sıkıntı duymaya gerek yok.
BDDK’nın adını muhalif ekonomistleri tehdit eden iktidarın yanında duyduk son olarak. Herkesin iyi hatırlayacağı meşhur 20 Aralık olaylarının hemen ardından tuhaf iktisadi gelişmeleri sorgulayan tüm muhaliflerin adı BDDK suç duyurusu listesine girmişti. Tabii ki kambiyo rejimi talep eden Fuat Uğur gibi yandaşlara dair işlem yapılması söz konusu bile olmaz; teklif dahi edilmezdi.
BDDK finans için neyse RTÜK de medya için odur.
Tıpkı BDDK gibi RTÜK’ün de dişi sadece muhaliflere geçer. Yandaş kanallara tek bir sarı kart göstermeyen bu kurum konu muhalefet olunca her maç kırmızı çakar 2 haftada bir 5 maç cezayı kesmeden rahat etmez.
ANAYASA BANAYASA
Anayasal kurumların içlerinin boşaltılarak içine iktidar zerk edilmesinin en uç örnekleridir BDDK ve RTÜK.
Türkiye’de tek kişinin yönetiminin, Türk tipi denilen aslında tek tip olan rejimin en katıksız amilleri bu iki kurumda şekillenir.
Son olarak RTÜK’ün Sezen Aksu’nun Şahane Hayat şarkısını çalmayı yasaklaması ise artık bardağın taşması oldu.
Dünya tarihinin karanlık episodlarında tesadüf ettiğimiz bu sansürün arka planında Sezen Aksu’nun ülkenin tepetaklak gidişine olan tepkisi var.
Tabii ki mesele Adem-Havva değil. Mesele elma da değil. Mesele ayva. Ülkenin yediği ayva. Ayvayı yediğimizin resmini tarif eden kişi eğer etrafında halkı toparlayacak bir kamu oyu gücüne sahipse uğrayacağı taarruz da o denli yüksek oluyor.
Bitaraf olmanın bertaraf olma anlamına geldiği artık gün gibi aşikar. AKP’nin ülke için tasavvur ettiği her şey artık bünyeye zarar veriyor. Sezen Aksu da Sedef Kabaş da söylediklerinden çok bunların söylenebilmesinin yaratacağı etkiden dolayı linç edildiler.
CESARET BULAŞICIDIR
Cesaretin bulaşıcılığı apaçıktır. Ve apaçık olan ülkenin hiç de iyi yönetilmediğidir. Bütün bunlara karşın çarenin halkın iradesine başvurmak olduğu gerçeği de adeta keyfe keder bir durum gibi ertelenmeye perdelenmeye çalışılmaktadır.
Özgürlüğün sadece iktidar çevrelerine ait bir alan olduğu dilini koparırım nobranlığında vücut buldu.
Ama biz biliyoruz ki bu kadar sarih ve açık ifade edilmeseydi de ortadaki sorun fazlasıyla ağırdı.
“Kamu Bankaları ve TRT”
“BDDK ve RTÜK”
“İktisatçılar ve Sanatçılar”
Türkiye ; içinde bulunduğu krizin saklanması için iktidarın ağır perdelemesinin altında kıvranıyor. Sanatçılar suskunluğun artık iş birliği manasına geldiğinin ayırtına vardılar . Hiçbir zaman topluma dair kaygısı olmayan birkaçı haricinde ideolojisi AKP ile paralel olmayan hiçbir sanatçıyı artık bu iktidarın yanında görmeyiz göremeyiz. Tıpkı mesleğine olan inancı ideolojisine kurban olmamış iktisat bilimciler gibi.
Türkiye’de gecenin en karanlık saatlerini yaşıyoruz. Bize umut veren karanlığın en koyusunun sabaha en yakın saatler olduğudur.
Analiz 24.01.2022
- Veysi Dündar