Sosyal Medya

Veysi Dündar: SORARLARSA, “FAİZE KARŞIYIM” DERSİNİZ…

11 Haziran 2022

MADEM FAİZE KARŞISIN NEDEN BİR DE FAİZİN VERGİSİNİ ARTIRIYORSUN

Türkiye’de herkesin çok anladığı şeylerin birincisi futbol, ikincisi ekonomidir.
Futbol’da nasıl 3. Lige düştüysek, ekonomide de sürünüyoruz. Demek ki neymiş?
Ne futboldan ne de ekonomiden anlamıyormuşuz.

Futbol neyse de ekonomiden anlamayıp “ben ekonomistim” diye ortalıklarda gezmenin bazı dezavantajları var. Bunu ülkece yaşıyoruz.
Ve yaşamaya devam edeceğiz .

Bu cehaletin, “faiz sebep enflasyon netice” diye başlayan cümlelerinin sonucu artık hepimiz için açık hale geldi. Yine de ekonomiye dair kollektif cehaletin yeni bir boyutu ile karşılaşmadığımız gün yok gibi.

Dün itibariyle Bireysel Kredi faizlerinde %10’a çıkarılan BSMV oranı da, bu cehaletin gözümüze sokulan gerçekliklerinden biri olarak yerini aldı.
%5 olan BSMV %10’a çıktı. Bireysel kredilerde bir de KKDF var. O da %15. Yani bireysel kredideki devlet payı %20 iken %25 oldu.

Peki bu oranlar ne manaya geliyor?
Neyin %20’si, neyin %25’ine çıktı?
BSMV yani Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi, KKDF yani Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu, bireysel kredide faiz üzerinden hesaplanıyor.
Vatandaş kredi alırken ödediği her 100 lira faiz için; önceden 20 lira devlete ödeme yaparken, şimdi 25 lira ödeyecek.

Şimdi gelelim asıl kritik meseleye. AKP Başkanının faize karşı verdiği mesajlar bunca açık iken, sizce BSMV’yi 5 puan artırmak aslında fiilen vatandaşın maliyetini artırmak değil mi? Faiz maliyet ise, Faizden kesilen devlet payı da maliyet. Bu basit gerçeği bilmek yeterli mi? Kesinlikle değil.

Türkiye’de ihtiyaç kredisi/bireysel kredi denilen ürünler asıl olarak hayatımıza 2000’lerin ilk yarısında enflasyonun ve döviz kurunun gerilemesi ile girdi. AKP’nin döneminde sağlanan iktisadi iyileşmenin sonucu faizlerin gelişmiş ekonomiler düzeyinde olmasa da, önemli oranda düşüşü idi. Bu düşüşün sonucunda Türkiye’de tüm krediler gibi bireysel krediler de önemli oranda faiz olarak geriledi.

Türkiye’nin 2010’ların başında ulaştığı en düşük bireysel kredi faizi aylık 0,60 olmuştu. Faiz 0,60’lara gerilemişken faiz üzerinden toplamda %20 kesinti yapan devletin yaptığı kesinti tüketiciye 0,12 puan ekstra yük getiriyordu. Bu da yılda %1,34 ekstra ödeme demek.

Siyasi olarak ülkeye sırtını dönen ve iktidarda kalmak için ekonomideki tüm kaynakları tüketmeye karar veren iktidar, bugün aynı faizi aylık %2,5’lara hatta daha da üstüne çıkardı.
Peki %2,5 faizin düne kadar %20 bugün %25 olan devlet katkısı vatandaşa ne kadar yük getiriyor? %2,5’un %25’i yani 0,6125 puan. Bu da yılda yaklaşık %7 ilave demek.
Basitçe faiz yıllık %10’ken devlet yılda %2 maliyet ekliyordu. Faiz 30’a geldi devletin maliyet katkısı da %6’dan %7,5’a çıktı.

Ne demiştik söze başlarken bu ülkede ekonomi cehaleti paçalardan akıyor.

Yukarıda aktardığım hesap bu cehaletin en basit hesaplaması olarak yerini almış oldu. Devlet’in faizin belirli bir oranı olan kendi payını faiz artarken düşürerek vatandaşın yükünü azaltması beklenir. Ama ortalama düzeydeki bir ülkede yıllık borçlanma maliyetinden bile fazla olan vergileri devlet anasının ak sütü gibi alıp bir de bize faize karşı nutuk atıyor.

Bu akıllara durgunluk veren keyfiliği tabii ki sıradan bir hükümet değil Erdoğan’ın hükümeti yapıyor.
Erdoğan’ın Türkiye için hedef gösterdiği ülkelerde vatandaşın borçlandığı orandan daha fazlasını Erdoğan’ın devleti vergi diye alıyor.
Madem faize karşısın neden faizden bir de sen vergi alıyorsun ? Üstelik bunu bir de artırıyorsun.

Orta zekada biri faiz artarken, devletin bunu bir kazanç kapısı olarak görmemesi gerektiğini düşünür. Vergilerin faiz arttıkça azalması gerekirken AKP’nin devleti bir de üzerine 5 puan ekledi.

Bu çılgın ekonominin tek mimarı Erdoğan ve onun iktidarda kalmak için bulduğu son çare faize bir de vergi bindirmek oldu.
Sorarlarsa, “faize karşıyım” dersiniz…

Analiz, Veysi Dündar, 11.6.2022
Paraanaliz

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları