Veysi Dündar: FAİZ İNDİ FAİZ ÇIKTI-FAİZ ÇIKAR FAİZ İNER
14 Mart 2022FAİZ İNER DE ÇIKAR DA PEKİ YA FİYATLAR?
Keynes; “uzun vadede ne olacak?” sorusuna, “uzun vadede hepimiz öleceğiz” diye cevap verirmiş.
2023 kısa vade, 2071 uzun vade dersek Keynes’in ne kadar haklı olduğunu anlayabiliriz. Aslında 2023 Türkiye gibi balık hafızalı ülkeler için kısadan ziyade orta vadeye tekabül ediyor. Ama bir de 2053 var onu ne yapsak bilemedim.
Keynes de rakibi Friedman da mezarlarından kalkıp Türk ekonomisine şöyle bir baksalar, dudaklarını büzer “olmamış tekrar çalışın” derdi.
Kendini Ekonomist ilan eden Başkan Erdoğan, Başkanlığı aldığında ne demişti. “Faizle, dövizle, enflasyonla uğraşma işini bana bırakın. O iş bende.”
Bunu dedikten sadece 2 ayda sonra döviz patladı, ardından faizler. Enflasyon ise tatlı niyetine yemeğin sonuna kaldı. Onun için Türkiye ekonomisinin şirazesinin çıkması gerekti. Şirazenin iki manası var. Birincisi ciltçilikte, kitap yapraklarını diplerinin ucundan birbirine bağlayan ve onları düzgün tutmaya yarayan bez, ikincisi pehlivan kıspetinin paçası. Aslında birinci şiraze gittiğinde kitap dağılır, ikinci gittiğinde pehlivan güreşe devam eder ama karizma elden gitmiştir.
Türkiye ekonomisinin ne karizması ne de onu bütün tutan birleştiriciliği kaldı. Türkiye ekonomisi uçtan uca ve baştan başa acıyı yaşıyor. Kulakları çınlasın Reha Muhtar’ın meşhur sorusuna kocaman evet denilen dönemdeyiz : Acı var Acı…
Türkiye’de faizin azcık düşmesine karşın, kurun patlama yaptığı kaotik Aralık ayında aslında ne olduğu biz faniler bilmiyoruz.
Bildiğimiz o ki; “Faiz İndi Faiz Çıktı…”
Merkez Bankası faizi düşürdüğü gibi kur fişeklendi. Öyle böyle değil. Kur artışına karşı Bankalar faizi artırarak cevap verdi. Merkez Bankası faizi düşürdü ama sor bakalım hangi faizi düşürdü. En fazla 1 hafta borçlanılacak kadar faizdi düşürdüğü.1 haftalık faiz düşerken 10 yıllık faiz tepeye çıktı. Konut kredileri 2’nin üzerine zıpladı.
20 Aralık akşamı herkes evinde otururken birden kurdaki artış ters köşe yaptı. Evini satıp dolara yatırım yapanlar bir gecede TL cinsinden neredeyse %30’a varan oranda zarar etti.
Kur düştü ama nereye düştü. Tabii ki ülke halkının ocağına düştü. Ekonominin tansiyon hastası gibi bir inen bir çıkan barometresi fiyatları yükseltirken, yeni ekonomi modeliyle azalacağı umulan dış ticaret açığı tarihi zirveleri gördü.
Erdoğan bütün bunları neden yaptı? Bilmiyoruz.
Şubat ayının ortasına kadar kurdaki artıştan şikayet bile etmedi. Ama görünen köye kılavuz gerekmediği gibi, Türkiye’de döviz kurunun enflasyona yol açtığı gerçeği ile tanışmak için de fazla bir çabaya gerek yoktu.
Enflasyonu kimin sırtladığı değil kimin hesapladığı önemli diyen akıl dirense de yelkenlerin suya indiği aşikar.
Fakat tekraren ve altı çizilerek ifade edilmeli.
Erdoğan’ın döviz kurlarını serbest düşüşe bırakarak, ülke ekonomisinin alev almasına yol açma nedeni hala bilinmiyor. Olayın sonucu belli ama sebebi belirsiz.
Şimdi “faiz çıktı faiz indi” sırasını bekliyor. Kurların gerileme ihtimalinden ziyade yükselmeme ihtimalini sağlamak için bunun olması kuvvetle muhtemel.
Türkiye ekonomisinin ve Türk Parasının birilerinin manipülasyonunda olduğu fakat bunun dış güçlerden ziyade, içerinin güçlülerinin işi olduğunu düşünmek en doğrusu.
Zaten dış güçlerin alayı ile ziyaretler yapılıyor, kuzu sarması içli köfteye katık ediliyor. Belli ki dış güçlerin tamamı artık dost ve kardeş statüye yakınsamış.
O zaman bekleyeceğimiz hamle olsa olsa insanların alışmaya çalıştığı bu fiyatların daha fazla yükselmemesi için çaba sarfetmektir.
Kurlar artmazsa maliyetler artmaz, maliyetler artmazsa fiyatlar artmaz.
“Nas varken faiz nasıl artacak?” sorusunun cevabı da, çoktan verildi zaten. “Faizi biz artırmadık dünyada arttı” dediğinizde kendinizle çelişkiyi ortadan kaldırmış olacaksınız.
Peki faiz artacak da, faiz nasıl düşecek?
Tıpkı faizin azalması faizi artırdığı gibi faizin artması da tam tersi etki yapacak.
Erdoğan bilinen ekonomi kurallarına ricat edecek. Bilinen ekonomi kuralları bu ülkeye olan güveni artıracak.
Bilinen demokrasi kuralları olmadan ne kadar artırır onu da daha sonra konuşalım.
Analiz, Veysi Dündar 14.3.2022