EKONOMİ DEMOKRASİDIR
26 Nisan 2022EKONOMİ HUKUKTUR DEMOKRASİDİR
Gezi ‘nin üzerinden geçen onca yıla ve Gezi’den bu yana ülkenin dikensiz gül bahçesine dönüşmesine rağmen, Erdoğan’ın ve onunla bütünleşmiş AKP’nin gözünde Gezi’nin yargılanması bir türlü bitmedi.
Gezi pek çok simgenin ifadesi olsa da, hiç kuşku yok en çok da ülkenin tam kalbinde AKP için değil özgürlük için atan yüreklerin varlığı demekti.
Geziyi bu denli nefret nesnesi yapan AKP’nin, ülkenin hiçbir zaman merkezine nüfuz edemediği hep çeperlere mahkum kaldığı gerçeğinin en somut ifadesi olmasıydı.
AKP bütün çeperlerde ve bütün merkezlerin çeperlerinde kalmaya ilanihai mahkumdu.
Bu satırların yazarına aşina olan herkesin iyi bildiği üzere, AKP için basit çoğunluğu kazanmak sadece yeter değil gerek şart konumundaydı.
İstanbul’a ihanet ettiğini bizatihi kabullenmiş Erdoğan’ın, bundan kastının şehre medeniyetin filizlendiği son 12 bin yılda atılan betonun milyon katını, son 20 yılda kendisinin atması olduğunu iyi biliyoruz.
İstanbul’u betondan bir ormana dönüştürmek bunu halkın faydasından ziyade iktidarın devamı için bir strateji olarak uygulamak, ülkenin son 20 yılına damga vuran döneme kısmet oldu.
Nurettin Sözen’in “tek bir gökdelen yapılmasın” diyerek kendini parçaladığı günlerden, Kız Kulesinden Sultanahmet Camisine şehrin tüm kadim mirasının betona yenik düştüğü günlere geldik.
Gezi sadece bir parkın betona tabi olmamasının mücadelesi değil, en az onun kadar İstanbul’a 2013’e kadar zaten yapacağını yapmış olan, yaptıkları yapacağının delili olan anlayışı tarih önünde mahkum etmenin davası idi.
Gezide bedeli canıyla ödeyenlerin; neredeyse tamamının muhalif protestocular olması da aslında Gezinin barışçıl yönünü en iyi şekilde göstermekteydi.
Gezi’nin iktidarın sadece 3 sene sonra kendi yol arkadaşları ile ters düşerek ülkenin düştüğü 15 Temmuz kaosuyla da mukayesesi bu açıdan anlamlıdır.
15 Temmuz’un top ve tüfek içeren bilançosuna karşın, Gezinin sadece pasif direniş ve bir halk muhalefetinin tüm vecheleri ile kendini gösteren profili aradaki farkı tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Geziden sonraki ilk seçimleri Erdoğan’ın kaybetmesi Gezinin bir sonucu değildir.
Erdoğan; Gezi’de de 7 Haziran seçimlerinde de yenilmişti. Her iki süreç de asgari koşullarda da olsa adil mücadelelerdi. 2015 Haziran’ında Türk halkının çoğunluğu Erdoğan’sız Türkiye dileklerini ortaya koydular.
Gezi’de arzusu yerine gelmeyen bir inadın 2015’de seçim kaybetmesinden daha doğal ne olabilirdi zaten?
2015 sonrası Erdoğan’ın güç grafiği tepeye çıkarken, ülke ekonomisinin Sefillerden sahneleri oynamaya başlamasının ardından bir tesadüften çok daha fazlası vardı. Erdoğan gücünü artırmak için ekonomide sağlanan başarıları feda ediyordu.
Zaten Türk parasının değer grafiğine bakacak olursak da, bu bütün çıplaklığıyla kendini ortaya koymaktadır. Gezinin başlangıcı ile bitişi arasında Türk parası neredeyse kıpırdamadı bile. Ufacık hareketleri dahi Gezinin maliyeti olarak ortaya dökenler, kurun başını alıp gittiği bu son dönemlerde 3 maymunu oynamaktan geri durmadılar.
Türk parası 2013’e kadar ve Gezinin de içinde yer aldığı 2013’te değerini muhafaza etti.
Bunda bütün yanlışlarına rağmen 2013 AKP’sinin de bugünkünden daha iyi bir ülke yönetim anlayışını haiz olması da rol oynadı.
Gezide kan döküldü ama olayların büyüklüğüne cesametine rağmen bu yine de görece az oldu. Evet devlet şiddeti hissedildi. Ama her şeye rağmen bu hiçbir zaman akıl tutulmasına dönüşmedi.
Gezi bütünlüğüne bakılacak olursa, başından sonuna belirli bir sınır içinde başladı ve bitti. Türk halkı iktidarına derdini anlatmaya çabalarken yaşananlar Orta Doğu’daki (hatta Avrupa’daki) benzer örneklerin şiddetine nazaran daha az can yakıcıydı. Bunda göstericilerin barışçıllığı kadar , bütün ceberutluğuna rağmen iktidarın da soğukkanlığını görece koruması rol aldı.
Türkiye Gezi sınavını geçti.
Ama sonrasındaki derelerde boğuldu.
İktidar demokrasisiz ekonomi olamayacağını, Gezide öğrendi ama tıpkı mızıkçı öğrenciler gibi bunu ısrarla reddediyor.
Bugün Geziyi yargılamak bir anlamda 2013’e kadarki tüm ekonomik gelişmeleri de yargılamaktır.
Zaten bu böyle olduğu için ülke ekonomisi zor nefes alıyor.
Gezi ülkenin soluk borusu olmuştu.
AKP bunu reddederek aslında kendi nefesini de kesiyor. Türkiye tekrar nefes almaya başladığında, Gezi’nin heykelinde değil, ağaçlarının gölgesinde hayatı kucaklayacak ve bu ülkede demokrasi –ekonomi zaferini kutlayacağız.
Analiz, Veysi Dündar 26.4.2022