Sosyal Medya

Veysi Dündar: ALLAH’TAN KORKMAYAN DİNDARLAR

5 Şubat 2022

TROLLER HER YERDE

Samsun’daki dünyalar güzeli Atatürk anıtını yıkmaya cüret eden Celal Rahman Fidan (C.R.F.)isimli şahıs : “Ömrüm boyunca Atatürk’den hazzetmedim” demiş.

Bu adamın yaptığı ne kadar çirkin olsa da tavrını dürüstçe ifade etmesi takdire değer.

Yazık ki olayın faillerinin yakalanmasının ardından sosyal medyada bu kişilerden birinin CHP yöneticisi olduğuna dair bir haber dolaştırıldı. Şimdi dahi bu haberler bu sitelerde duruyor. Yalan haberi yalan olduğu aşikar olduğu halde kaldırmaya tenezzül etmiyorlar.

Siyasal dinciliğin Atatürk’ü konumladığı en aşırı nokta heykellerine put muamelesi yapmak.
Bununla beraber Atatürk’ün bu ülke için ifade ettiği ortak anlamı toplumsal hafızadan silme çabası son 20 yılın en büyük gayretlerinden biri oldu.

Bu konudaki tüm çabalara rağmen AKP’nin 20 yıl sonunda her başı sıkıştığında sığındığı bir değer olarak Atatürk, Türk halkının zayıflayan kovalent bağlarını sağlamlaştırdı.

Nitekim Ömer Çelik de son saldırıyı telin ederken, Atatürk’ü 3 temel sıfatla tanımladı. Eksik bir husus bırakmadı. Yine de bunlar sorunu çözmüyor.

Ortada korkunç bir Frankeştayn’la karşı karşıyayız.
“Devrim Çağrı” isimli var olmayan bir CHP’li karakterin bu menfur işi gerçekleştirdiğini yayan hesapların ortak paydası AKP/Erdoğan propagandası merkezi olmaları.

Yakın zamanda Kılıçdaroğlu tarafından ifşa edilen 3 büyük trol sosyal medya hesabının ana gövdesinin uçlarındaki bu propaganda aygıtının “Allah’tan korkmayan dindarlar” olduğu artık iyice netleşti.
Yalanı tereddütsüzce söyleyebilen bu yapının kutsal emre uymayarak kutsal emri savunma çabasında olduğu anlaşılıyor.

Kendisi bir Müslüman olmayan ama trol ağlarının örnek aldığına şüphe duymadığımız Makyavel’in hedefe giden yolda her şey mübah sözünü şiar edinmişler. Bu konuda Yeni Şafak mevkutesinin hemen tüm yazarlarını da aynı ekole dahil edebiliriz. Tabi liderlik statüsünü Hayrettin Karaman’a vermeyi unutmayarak.

Anıta tasallut edenlerin alkol etkisinde değil gayet ayık oldukları C.R.F.’ın ifadesinden anlaşılıyor. Buna rağmen olayın alkollü bir CHP’linin işi olduğunu kanıtlama çabası ortada.

AKP/Erdoğan rejiminin Türkiye’ye verdiği zararın en ağır etkilerinden birincisi olan Basın özgürlüğü yoksunluğu, bilgi kirliliği ve manipülasyondan oluşan karmanın en zehirli meyvesi trol ağları oldu.

İnsanları bizden/onlardan, millet/zillet, inançlılar/inançsızlar eksenlerinde bölerek kurulan düzenin varlığını sürdürmek için yaratılan nefret dili, yalanı da dolaysız bir araç olarak kullanmayı olağanlaştırdı.

Bu yalanın Cem Küçük/Mücahit Birinci gibilerince kullanılan bölümü ise halkın infial içinde anıtın yanına gitme refleksine yapılan aşağılama muamelesi oldu.

Anıtın ayağına halat bağlayıp yıkmaya çalışan saldırganlara karşı gösterilen doğal tepkiyi, uzak çekim bir görselle Hac farizasına benzetecek kadar melekeleri sıfırlanmış bir aklın anonim yüzünün, işi CHP’ye fatura etmesine şaşmamak gerek.

Samsun olayının AKP’nin giderek güçten düşen siyasetine karşı duyulan hayal kırıklığının, açık bir turnusolu gibi her şeyi apaçıklaştırdığını söylemek mümkün.

Atatürk’ü sevmediği gibi heykelleri de sevmediği aşikar olan C.R.F.’ın anıt yıkarak kötü gidişe kendince dur demek istediğine tereddüt duymuyorum.

Diğer tarafta olayı yorumlarken halkın ortak duygusunu dinsel benzetme ile aşağılayan Küçük, Birinci vb ise krizi fırsata çevirme telaşındalar.

Son olarak yalan haberle müsebbibin CHP’li bir sarhoş olduğunu söyleyen trol ağlar ise kendilerini izleyenlere karşı tarafı şeytanlaştırma imkanı verdiler.

AKP’nin varlığını korumak için böyle bir koruyucu halkaya muhtaç olması vahim. Küçük, Birinci vs gibi doğrudan sistemin yüzeyinde yer alanlar veya trol ağlarını yönetenler gibi daha az görünenler arasında, olayları algılama konusunda hemen hiçbir fark olmaması ise altı çizilmesi gereken bir durum.

Provokasyon, Manipülasyon ve Spekülasyon’un bu denli içiçe girmiş matruşka gibi ülke yönetiminde araçsallaştırılması yaşadığımız sorunların asli sebebi olarak karşımızda duruyor.

Türkiye toplumu herşeye rağmen Balkanlaşmıyor, fay hatlarından kırılmıyorsa sadece Atatürk’e değil, onun anısını kamusal alanlara koyarken Heinrich Krippel gibi bir usta heykeltıraşa işi emanet eden kuşaklara çok şey borçlu.
Heykel 100 yıla yaklaşan yaşına rağmen çelik halata karşı sapasağlam durdu.
Bu da size dert oldu….

Analiz, Veysi Dündar 4.2.2022

Tüm Yazarlar

Yazarın Diğer Yazıları