Veysi Dündar: AKP’NİN BİTMEZ TÜKENMEZ YASAKLARI
25 Haziran 2022ÖMÜR BİTER YASAK BİTMEZ
Erdoğan’ın son birkaç aya sığdırdığı iktisadi kaos, bizlere Erdoğan’ın bırakın ekonomist olmayı, Ekonominin e harfi ile uzak yakın ilişkisinin bulunmadığını gösterdi.
Bu açıdan krizin de faydası bu oldu.
Peki bu bilgiye sahip olmanın bir kıymeti
var mı?
Tabii ki yok.
Dünyada bütün devlet başkanları ekonomist olmak zorunda değil. Bizim devlet başkanımız da ekonomist olmak zorunda değildi. Lakin ülkeyi tek elinize aldı iseniz, pek çok konuda söz sahibi olmanız gerekir.
Şükür ki Erdoğan “ben Beyin Cerrahıyı” demedi. Teorik olarak bütün beyin ameliyatlarına da girebilir. Ha ben ekonomistim demişsiniz ha beyin cerrahı…
Tabii sahte beyin cerrahının yan etkisi kısa zamanda görülür ve hasta yakınları cenazeden sonra soluğu doktorun kapısında alır. Ama ekonomist eğer işi bilmiyorsa öldürmez. Sadece süründürür.
Türkiye debelenerek sürünüyor.
Bunun bu denli hızlı olmasına şaşsak da, aslında hiç de hızlı bir süreç değil. Bir ülkenin bütün kaynaklarını alıp tüketmek pek de öyle hızla olup bitmez çünkü.
Erdoğan öncesi İstanbul’u Erdoğan sonrası ile karşılaştırdığınızda, neyi kastettiğimiz anlaşılacaktır. Erdoğan; tükettiği İstanbul kaynağını kullanarak 20 yıl boyunca iktidar oldu.
Bugün İstanbul’un istiap haddi doldu.
Ama ülkenin kazanımları hala ortalıkta görünmüyor.
Türkiye iktidar tarafında olmayan herkesi yasaklarla tanıştıran ülkeye zaten dönmüştü.
Bu defa yasaklar bambaşka bir cepheden geldi.
Türkiye’de bireylerin krediye ve finansa ulaşımı yasaklandı.
İster ihtiyaç, ister taşıt, ister konut olsun hatta buna kredi kartını da eklemek gerekir; Türkiye’de bireylerin finansa ulaşması imkansıza yaklaştı.
Bu durumun tek sebebi ise iktisadi krizin geldiği nokta.
Ülke ekonomisinde akla ziyan asimetriler yaratıldı. Enflasyon fiyatlar genel seviyesinde artış manasına geldiği halde, paranın değerini korumak için paraya da en az enflasyon kadar değer kazandırma gerektiği unutuldu.
Ülkenin tasarruf yapan, para biriktiren kesimi tarihte az görülen bir iktisadi jenoside, soykırıma uğradı.
Ülkesinin üzerinde merkez bankası imzası olan para birimine güvenen herkes istisnasız iktisaden batırıldı.
Bankalara parasını kimse Türk parası olarak yatırmak istemeyince, kur artışını telafi edecek bir sistem yaratıldı.
Paranın değer kaybetmemesi için tek çare ya döviz almak ya da parayı dövize endeksli hale sokmak oldu.
Parası olana Türk parasında durma denirken, kredi kullanımı ise ortaya çıkan absürt koşullar nedeniyle giderek daha da tuhaflaştı.
Vatandaşa bireysel kredinin her türünde envai çeşit zorluklar yaratılmaya başlandı. Zorluklar öylesine çoğaldı ki adeta kredi kullanmak ölümcül günaha döndü.
Devlet kendi faizine inanmıyordu çünkü. Son olarak konut kredisi kullanmayla ilgili kurallar yeniden yazıldı. En uç noktada “kredi kullanamazsın” denilen rakam 10 milyon TL iken, aşağı doğru artan oranlarda finansa imkan verilen bir sistem oluşturuldu.
Ancak bir kedi nasıl bir yumağı içinden çıkılmaz hale sokarsa, Erdoğan’ın ekonomi yönetimi de Türkiye’ye tam onu yapmıştı zaten.
Faiz oranları fiyat artışlarının gerisinde kalmışken, TL borçlanmanın avantajlı olacağı akla gelir. Fakat fiyatları enfasyondan bile kat be kat artmış evleri krediyle almak zaten neredeyse imkansıza yakın bir hal aldı.
Yasaklanan 10 milyonluk ev kredisinin taksiti 250.000 TL. Kimin 250.000 TL kredi ödeyecek geliri olabilir?
İstanbul’da ortalama ev fiyatı 2 milyon lira. 2 Milyonun taksiti ise 50.000 TL. Bu basit hesaplar kredi kurallarının sağı solu ile oynamanın nafileliğini bize gösteriyor.
Türkiye ekonomisi öyle çetrefil bir hale geldi ki; tam da Nebati’nin dediği gibi 6 ay uyuyup uyanmak, en iyi çare olarak görünüyor.
Bizler uyanık gördüğümüz kabustan uyanmak için uyumaya razıyız peki siz içinden çıkılmaz hale soktuğunuz durumun hesabı için sandığı ortaya koymaya razı gelecek misiniz?
Analiz, Veysi Dündar 25.6.2022
Paraanaliz