Veysi Dündar: AKDENİZE KISRAK BAŞI GİBİ UZANAN BU MEMLEKET KİMİN?
16 Nisan 2022AKDENİZE KISRAK BAŞI GİBİ UZANAN BU MEMLEKET KİMİN?
Türk parası değer kaybetttikçe Türkiye giderek daha da ucuz bir ülke haline geliyor. Tabii ki Türk insanı için değil bu ucuzluk, yabancılar için…
Türkiye parasını dışarıda kazanan herkes için bir cennete dönerken, kendi vatandaşı içinse daha da yakıcı bir cehenneme dönüşüyor.
Türkiye’nin özellikle kendi güneyindeki ülkeler için en azından doğa olarak cazibesi tartışılmaz.
Allah adaletli bir dağıtım yapmış ve petrolden istifa ettirdiği ülkeleri çölün ortasına konumlamış. Irak’dan Suudi Arabistan’a kadar koca bir coğrafya petrolden kazandığı paraları çölün rüzgarlarında harcamak zorunda.
Globalleşen dünyada Türkiye’de ucuz olan bir malın, dışarının gözünden kaçmasını ummak saflık olur.
Bu nedenle Türk parasının değersizleşmesiyle beraber ülke dünyanın akınına uğradı.
Özellikle Çöl Rüzgarındansa İzmir İmbatını İstanbul Lodosunu Karadeniz Poyrazını tercih eden petrol zenginlerinin.
Kuzeyden Bulgarlar, güneyden Fars ve Araplar ülkenin ucuzlayan nimetlerini deyim yerindeyse talan ediyor.
Ülke para birimi değerli olsa gelenlerin kazançları sınırlanacak ama ucuzlayan Türk Lirası ülkenin kapısını çalan herkese müthiş fırsat ve imkanlar sağlıyor.
Trakya’nın tamamında Bulgarlar alışveriş için at koşturuyor. Türk insanı marketlerde gramla taneyle alışveriş yaparken, Bulgar vatandaşı koliyle alıyor. Bu onlar zengin olduğu için değil. Bizim paramız değersiz olduğu için böyle.
Bulgaristan parası o kadar değerlendi ki, bir Bulgar asgari ücreti 3 Türk asgari ücreti ediyor. Bulgarlar kendi ülkelerinde alışveriş yapmak yerine az ilerideki Edirne’yi Tekirdağ’ı tercih ediyor.
Maazallah Çin’le komşu olsak yiyecek bisküvi bile bulamazdık bu şartlarda. Şükür ki Bulgaristan az nüfuslu ülke.
Diğer yanda bütün Ortadoğu ise Türkiye’nin topraklarından pay almak üzere sıraya girmiş durumda.
Türkiye’nin 500 Milyonu bulan Ortadoğu coğrafyasının sadece %1’İnin bile hedefinde olması 5 Milyonluk potansiyel bir talebi işaret eder.
Nitekim Türkiye o denli tercih edilir hale geldi ki, devlet emlak alımında vatandaşlık sınırını 250.000’den 400.000 dolara çıkardı.
Bir yabancı vatandaş olmak isterse tam 6 milyonluk ev almak durumunda. 6 milyon bir asgari ücretlinin 1500 aylık maaşı. 1500 ay, 125 yıl eder. Bizim asgari ücretlilerimizin rüyalarında bile göremeyecekleri evleri alarak Türk vatandaşı olmak mümkün.
Yabancıya ülkenin topraklarını pazarlamak için cüret edilen işler arasında, İstanbul’a ve boğazına kuma getirmek bile var.
Kanal İstanbul rant projesinin en büyük hayali kurulacak yeni İstanbul’u Ortadoğu’ya pazarlamak.
Emlak ilgisi elbette bir tek Türkiye’ye yok. Benzer bir sorunla karşılaşan Kanada yabancıya emlak satışını 2 yıl için yasakladı.
Kanada dünyanın bir ucunda ve Türkiye’den 15 kat büyük olmasına karşılık “bu güneşe kar dayanmaz diyerek “artık gayrimenkul almak yasak” dedi.
Türkiye ise fiyatı artırıp müteahhitlerin iştahını daha da kabarttı. Diğer yandan normalde bu tür değişikliklerin gizlilik içinde yapılması gerekirken mevzuat değişikliğinden haberdar olanlar son birkaç haftada yüzlerce işlemi bitirdi.
Türkiye giderek kendi halkını aslanlara atılan gladyatörlere dönüştüren bir hal aldı.
Ülke Nazım’ın “Bu memleket bizim” dizesinin sorgulandığı bir hale dönüştü.
Türk halkı maaşını dolarla al(a)mamanın diyetini en ağır şekilde ödüyor.
Gariban halk domates, biber, patlıcanla oyalanırken millet arsayı, evi, araziyi, tarlayı, oteli götürüyor.
Türk halkı tarihinde hiç olmadığı denli bir ırkçılık dalgasının tehditi altına giriyor.
Ülke parametresinin bozulmuş olması arz talep dengesi doğrultusunda helal kazançlarını ülkemizde harcamak isteyenleri hedefe koyuyor.
Ne bu ülkeye gelenlerin ne de bu ülkenin halkının mesulu olmadığı bu çarpıklığın tek müsebbibi ise siyasi iktidar.
Onların beceriksizliği ile pula dönen Türk parası, Türk halkını yoksulluk çarkına sokarken, yabancının iştahını kabartıyor.
Bütün bu sürecin post modern bir Kristal Geceyle neticelenmemesi için, bir an önce ülkede akla ve bu iktidarın yarattığı tahribattan kurtulmaya ihtiyacımız var. Yani bu iktidar aklından kurtulmaya ihtiyacımız var.
Analiz, Veysi Dündar 16.4.2022
Paraanaliz