Erol Taşdelen: Sanayide toplu işten çıkarmalar yaşanacak
29 Ocak 2022Son günlerde Doğalgaz ve Elektrik kesilmesi ile üretime ara veren OSB Sanayi Fabrikalarında sorun bundan da büyük. Acil destek önlemleri açıklanmaz ise geniş çaplı işsizlik dalgasına şaşırmayalım. Sanayici elleri ayakları bağlanması yetmedi, ayaklarına taş da bağlanıp denize atılmış durumda.
Her fırsatta “Sanayiciye Destek verildiği” açıklanmasına rağmen somut olarak Sanayi Firmaları için neler yapıldığını bilen yok. Sanayici de desteği hissetmiyor zaten. İşler her geçen gün sarpa sarıyor biline!
Cumhuriyet tarihinde ilke defa toplu imalat durmuş durumda
Sanayicinin elinde olmadan, kriz yaşanmadan ilk defa toplu olarak Doğalgaz kaynaklı sanayi OSB’lerdeki fabrikalarda toplu imalat durmuş durumda. Üç gün süren ve önceden bilgilendirilmeden yapılan Doğalgaz ve Elektrik kesintisi için sanayici hazırlıksız yakalandı. OSB’lerdeki üretimi öyle 2-3 gün önceden haber vermeniz yetmez. O zaman ortaya çıkan ek maliyeti ortaya çıkan zararı paylaşacaksınız. Sanayi üretimi maçlardaki VAR uygulaması gibi “dur – başla” yapamazsınız. Her kesintide imalatın durması, tekrar başlaması ayrı maliyet demek. Öyle ki üç gün kısa bir süre görülebilir ama 30 gün 3 vardiya çalışan fabrikalar var. En kötüsü 2022 Ocak ayında minimum %10 imalat düşmüş durumda. Üç gün boyunca işçilerine ücretli izin vermek zorunda kaldı. O zaman SGK Ocak ayında %10 SGK primini karşılayarak bu mağduriyetin kısmen giderilmesi gerekmez mi?
Doğalgaz, Elektrik ve Kömür maliyetleri üç kat arttı
Üstelik bir yıl önceye göre Sanayicinin Doğalgaz, Elektrik ve Kömür maliyetleri üç kat artmış durumda. İşçilikteki % 50 maliyet artışı masum kaldı yanında. Bu maliyet artışları ister istemez ÜFE oranlarını da direkt etkiliyor ki resmi TÜİK verisi %80’leri geçti. Hammadde maliyet artışının üzerine enerji maliyetleri artışı Sanayicinin üzerine yük üzerine yük oldu. Maliyetlerdeki artışı düşürmeden Enflasyonu düşüreceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Düşmüyor da! Yaşananın “maliyet enflasyonu” olduğunu anlayalım artık! Finansal ( Faiz ) maliyeti bile toplam maliyetler içinde enerji maliyetleri kadar değil. Sanayicinin ana yükü döviz kur ve enerji maliyeti olmuş durumda!
Bankalarda yatırım kredileri durdu
Takip etmeyenler bilmez ama Merkez Bankası faiz indirmeye başlar başlamaz kamu bankaları dahil orta uzun vadeli krediler durdu. Hala bir yıl vadeli spot krediler çoğu bankada kapalı. Ticari Krediler %15-16’larda olan Rotatif faizler %30’ları geçti. Ocak sununa doğru %23-27 gibi bir aralıkta seyrediyor. Bankalar karşısında pazarlık gücü olmayan KOBİ’ler halen %30’lar üzerinde kredi kullanıyor. Kamu Bankaları %16’larda Rotatif Kredi söylüyor ama kredi iştahları kapalı, öyle söylendiği gibi piyasaya kredi yağmıyor yani. Kamu bankaları da özel bankalar gibi “verilen krediyi 5-10 gün arasında krediyi vadesizde tutacaksın” demeye başladı. Bu maliyetler ile firmalardan yatırımı bırakalım, mevcudu çalıştırması bile mucize. İthalat – İhracat yapan firmaya bankaların “döviz almayacaksınız” demesi ne kadar gerçekçi. Piyasanın da dolarize olduğunu yazmıştık. Bunu kabul edem Merkez Bankası Ocak ayı sonunda “Liralaşma Stratejisine” başladığını açıkladı. Merkez Bankasının gerçekler ile ilgisi olmayan Enflasyon tahminini güncelleyerek yükseltmesi de olumlu oldu.
Piyasalarda vadeli satış durdu
Döviz kurlarındaki ani ve beklenmedik hareketler piyasaya düşük olan güveni iyice yok etti. Vadeli satışlar bıçak gibi kesildi; vadeli satışlar bitti diye yazmıştık. Son 3 aydır satışlar peşin ve günlük fiyatlama ile yapılıyor. Piyasaya güven vermeden, kurların oturduğunu belli bir süre değişmeyeceğine ikna etmeden vadeli satışların açılmasını beklemeyin. Aynı şekilde piyasanın dolarize olmasının da önüne geçilemez. Piyasada vadeli satış durunca firmaların iki seçeneği var ya özkaynaklar ile çalışacak ki çoğu firmanın banka borçları özkaynaklarının kat ve kat üzerinde atıl fon yok ya da borçlanacak ki bankaların kredi iştahı kapalı durumda kredi faizleri de ikiye katlanmış durumda. İki seçenek de firmaları zorluyor. Bu durumda firma küçülme dışında bir şansı kalmıyor. O nedenle sanayide “ani duruş” olur ise şaşırmayalı diye yazmıştım.
İhracatçıları yüzde 25 ihracat bedeli bozulması mağdur etmiş durumda
İhracatçı firmaların ihracat bedellerinin %25’ini Merkez Bankası kurlarına göre bozdurma zorunluluğu firmaları mağdur etmiş durumda. Sorunu dile getirmiştik. Uygulama başladı ama görüldü ki 2-3 banka dışında Dijitalin Bankası olduklarını iddia eden bankalar dahil çoğu sistemsel olarak uygulamaya hazır değil ve firmalar ile anlaşılan kurlardan işlem yapılamaz hatta işlemleri aynı gün içinde tamamlayamaz haldeler. Kur oynaklığında firmalar ciddi zarar etmeye başladı. Firmaların işlemlerden zararların vergiden düşme hakkı tanınsın o zaman. Bu uygulama ile ihracatçıyı cezalandırmış oluyorsunuz zira. Uygulanan politikanın ihracatı da beklendiği gibi artırmadığı da zaman içinde görülecek zaten.
İşsizlik dalgasına hazır olun!
Abartmıyorum! Sanayici bugünkü koşullar kadar zor bir dönem geçirmemiştir. Ciddi “stres testinden” geçiyor. Banka kredileri takip oranları %3,25 düzeyinde olduğu sizi yanıltmasın. Sorunlu Krediler yüzdürülüp canlı kredi gösterilenler hariç %15’lerde. Önümüzdeki dönemde Takipteki krediler %10’lara gelir ise nereden çıktı demeyelim. Fazla değil Şubat ayında da koşullar son üç aydaki gibi gitsin mart ayında dalga dalga işsizler ordusuna hazır olun. Sanayicinin hareket alanı daralmış durumda. Hiç sesi çıkmayan, TÜSİAD’ından MÜSİAD’ına İTO’sundan İSO’suna boşuna açıklama üzerine açıklama gelmiyor. İş bu kadar vahim!
Ne yapmalı? Nasıl yapmalı?
Sanayiyi destekleyecek adımlar atılmaz ise zombi firmalar, işsizlik ordusu an meselesi. Bunun için ise somut acil yapılabilir tekliflerimizi sıralayalım :
- Kamu Bankalarına aktarılacak 52 milyar TL’lik sermaye artışı kaynak Tüketimi artıracak ve enflasyonu destekleyecek Tüketicilere değil bu sefer gerçekten imalat yapan Sanayi firmalarına kredi olarak aktarılmalı. Bu kredilerin en az yarısı özel bankalardan kullanılan yüksek faizli kredilerin kapamasına gideceği için özel bankalar da ister istemez faiz düşürmek zorunda kalacak bu da piyasaya ek kaynak yaratılması sağlayacak. ( Teklifim bu kredilerin en az yarısı İSO 500 içinde yer alan firmalara verilmeli ).
- Ekonomik Kurtuluş Savaşı veriliyor ise Sanayiciye somut, ölçülebilir, destekler verilmeli. KGF Krediler son kredilerde olduğu gibi “yatırım” ve “istihdam” şartı ile verilmeli. Daha önce benzer kredi kullanıp istihdam – yatırım taahhüdünü yerine getirmeyen firmalar bu imkanlardan tekrar yararlandırmamalı ki doğru hedefleme yapılabilsin. Doğru kaynaklar doğru firmalar ile buluşabilsin. Tabi ki; Krediler siyasi referanslar ile dağıtılmasın.
- Ek istihdam yaratan firmalara SKG Prim desteği verilmeli, verilenler devam etmeli. İşçi maliyetini sadece kuru maaş gibi düşünmeyelim, mesaisi, servisi, yemeği, kaza- sağlık sigortası bir işçinin maliyeti sanayiciye 9-10 bin liraya gelmiş durumda.
- İstihdam içeren ithal sanayi makine konulan “ek vergiler” kaldırılmalı. Makine yatırımı desteklemeden işsizliği nasıl gidereceğiz. “Biz bunu yerli makine imalatçıları desteklemek için yapıyoruz” savunması yetersiz kalıyor zira çoğu ithal makinalarda aynı kalite ve özellik söz konusu değil. Yoksa sanayici ithal makine hayranı değil.
- Navlun ücretleri hala çok pahalı. Yurt içi nakliye giderleri de artmış durumda. Sanayicinin mallarını taşıyan firmalara destekleyici akaryakıtta veya nakliye faturasının belli oranında destek sağlanmalı.
- Başta Kimya, Cam, Plastik, Tekstil hammaddeleri olmak üzere hammadde sağlayıcı yatırımlar desteklenerek ithal hammadde ürünlerin düşürülmesi yerli üretilmesi sağlanmalı. Üretim Ekonomisine gerçekten geçildi ise bu olmazsa olmaz koşul zaten.
- Her fabrikanın “Enerji “ihtiyacına destek sağlayacak güneş, rüzgar gibi yeşil enerji üretimi destekleri artırılmalı. Bu amaçla arsa alımı, çatı güçlendirme gibi giderler destekler artırılmalı.
- Vadeli satışların tekrar açılabilmesi için “Güven” sağlayıcı ortam oluşturulmalı. Kamu yetkilileri inandırıcı, somut adımların anlatıldığı, ayakları yere basan açıklamalar içinde bulunmalı. Piyasa ile örtüşmeyen açıklamalar güven yerine piyasalarda güven sarsıcı etki yaptığı unutmamalı. Piyasaları destekleyici somut adımlar zaman kaybetmeden uygulamaya konmalı.
- Adliyeye yansıyan Ticari davalarda süreçler hızlandırılmalı. Bankaların keyfi temerrüt faiz uygulamasının önüne geçilerek buradaki belirsizlikler giderilmeli. Bankaların keyfi kredi limit iptalleri; keyfi ek teminat istemenin, keyfi kredi faiz uygulamasının önüne geçilmeli. Bu yönde BDDK, TBMB gerekli düzenlemeleri yapmalı.
- Bankaların Hazine üzerinden para kazanma politikası bırakılarak, bankaların piyasaya dönmeleri ve piyasayı desteklemeleri için gerekli ortam sağlanmalı bu yönde adımlar atılmalı.
Erol TAŞDELEN – Ekonomist
www.bankavitrini.com