Erol Taşdelen: Banka CEO’ları Karlılıkta sınıfta kaldı!
1 Şubat 2022Bankacılık sektörü 2021 sonu Net Karlılık 92 milyar TL olarak açıkladı. Çoğu ekonomi siteleri “Bankalardan tüm zamanların en yüksek karı”, “Bankacılık sektörünün kârı 2021’de yüzde 57 arttı”, “bankacılık sektöründe kar rekoru”, “bankalardan dev kar” gibi başlık atmalarına rağmen USD olarak karlılık hesaplandığında tam anlamı ile bir hüsran çıkıyor kaşımıza. Üstelik enflasyon farkını da ekleyince USD bazında karlılıkta ciddi erozyonlar yaşandığı ortaya çıkıyor.
Dolar bazında karlılık yarıya düştü
Dolar olarak karlılık hesaplandığında 2017 yılında 12 milyar 874 milyon USD Net Karlılık yakalayan bankaların 2021 yılını 7 milyar 78 milyon Dolara karlılığının gerilediği görülüyor. Nerede ise yarı yarıya düşmüş durumda. 2019 Kriz yılında bile bankalar 8,2 milyar USD karlılık seviyesinde kapatırken 2021 yılında karlılığı 2019’unda altına inmiş durumda. 2021 yılında TL olarak karlılık bir yıl önceye göre %57 artarak 58,5 milyar TL’den 95 milyar TL’ye % 57,4 artmasına rağmen karlılık dolara çevrildiğinde 7,9 milyar USD’de 7 milyar USD seviyesine %11,03 düşmüş durumda. 2021 karlılığı son yılların da en düşük karlılık düzeyi aynı zamanda.
CEO’lar sınıfta kaldı
Bankacılıkta son yıllarda başarısızlık şubelere çıkartılıp başta yıllardın tecrübesini taşıyan Şube Müdürleri işten çıkarılırken; Karlılıkların USD bazında erimelerine karşılık başta banka Yönetim Kurulu üyeleri ve CEO’lar milyonlarca liralık “başarı primi” aldığı görülüyor. İşin arka planında ise tam anlamı ile bir başarısızlık söz konusu. Buna rağmen son yıllarda performanstan dolayı görevinden alınan veya kendi başarısızlığını görüp istifa eden banka CEO’suna rastlanmaması ise bankalar adına sorgulanması gereken başka bir durum. BDDK’nın ise atamalarını onayladığı CEO ve GMY’lerin bu başarısız tablo karşısında bankalara ne gibi bir yaptırım uygulayacağı, ne gibi uyarılarda bulunacağı ise henüz kamuoyuna yansımış değil. Bu durumda BDDK’nın ne gibi kriterlere göre GM ve GMY onay verdiği, bu atamaları nasıl denetlediği, kriterlerinin ne olduğu ise sektör adına ciddi bir boşluk oluşturuyor. Zira başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere CEO ve Yönetim Kurulu üyeleri Banka Düzenleyici ve Denetleyici kurumlar tarafından yakından takip ediliyor; başta aldıkları primler dahi yakından sorgulanıyor. Kötü performans nedeni ile yargılanan ve görevden el çektirilen CEO örnekleri ile karşılaşılırken Türkiye’de henüz bu yönde bir uygulama bulunmuyor.
Banka özelinde durumlar nasıl?
Bankaların henüz solo mali verileri açıklanmadığı için Dolar bazında durumları net olmamakla birlikte; yılın üçüncü çeyreğinde açıklanan verilere bakıldığında durum pek parlak değil. Özellikle yüksek miktarda başarı primi alan bankaların dolar bazlı karlılık gelişimi yerlerde olduğu görülüyor. Yıl sonu mali veriler yakında açıklanacak o zaman banka özelinde durumları da ayrı değerlendirerek gerçekçi fotoğrafı ortaya koymuş oluruz. Üsteli bu karlılıklar henüz enflasyondan arındırılmış değil, enflasyon etkisini de üzerine eklesen çoğu banka bilançosunun zararda çıkacağını söylemek kahinlik olmayacaktır.
Dolar bilançolar niçin önemli?
Dolar bazlı bilançoların önemi bir defa gerçekçi karlılığı ve gelişimi görmek açısından çok önemli. TL bazlı bilançolar yanıltıyor olabilir ki dolar bazlı dönüşümlerde bu zaten ortaya çıkıyor. İkinci önemi bankalar yurt dışı iştiraklerine ve sendikasyon kredisi için uluslararası piyasaya çıktıklarında dolar bazlı bilanço sunuyorlar. Hali ile dolar bazlı bilançolardaki gerçekçi fotoğraf çoğu bankanın kolay sendikasyon kredisine ulaşmasını direkt etkiliyor. Son yıllarda dikkatinizi çekmiştir; sendikasyon bulduğunu iddia eden bankalar bu paraları 20-30 ülkenin 40-50 finans kurumundan zor tamamlıyor. Bakmayın bankaların “yoğun talep vardı” diye reklam yaptıklarına; sizce bir borç almak için 2-3 arkadaşınızdan borç almanız mı sizin itibarınızı gösterin yoksa 30-40 arkadaşınızda anca toparlayabilmek mi? Bankalar için de durum aynen böyle. O nedenle bir bankanın gerçekçi durumunu görmek istiyorsanız “sendikasyonu kaç ülke ve kurumdan denkleştirebildiklerini, döviz olarak bilanço gelişimlerine” bir bakın derim!
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com