Çetin Ünsalan Yazdı: ‘İthalatçıya kıyak; yerliye salma…’
9 Mart 2022Yerli ve milli söylemlerinin gölgesinde güler misin ağlar mısın cinsinden gelişmelere şahit oluyoruz. Hele ki enerji de dışa bağımlılığın bu kadar can yaktığı, daha iki gün önce tedarik sıkıntısı nedeniyle sanayinin enerjisinin kesildiği günlerde…
Geçtim dünyadaki karbon salınımı konusundaki hassasiyeti, yenilenebilir kaynaklara olan eğilimi, finanstan ihracata kadar her şeyin bu şarta bağlanması sürecini, yaklaşan yeşim mutabakata bağlı vergileri, biraz akıl ve hesap bilen herkesin yerli kaynakları esas alması gerektiği bir süreçteyiz.
‘Burası çok önemli’ diye kitap yazıp, sonra da yerli kaynaklardan bahsetmekle iş bitmiyor. ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe – i aklı eserinde’ diyor ya Ziya Paşa, tam da bunun deşifresinin yapılabileceği bir gelişme ile karşı karşıyayız.
Konuşmaya gelince her fırsatta üretimden bahsedenler, daha kısa süre önce Paris İklim Anlaşması’nı yürürlüğe sokanlar, şimdi ithalatla elektrik üretenlerin faturasını, yenilenebilir başta olmak üzere yerli kaynaklarla elektrik üretenlere çıkarmaya hazırlanıyor.
Medyaya yansıyan haberlere göre, Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in de desteklediği anlaşılan yeni bir uygulama hayata geçirilecek gibi gözüküyor. Uygulamanın Nükleer Düzenleme Kanunu’nun içine sıkıştırılmış halde olduğu belirtiliyor.
Şayet bu uygulama hayata geçerse… Devamını haberden aktaralım: “…elektriği yerli ve doğal kaynaklarla üretenler, yurtdışından pahalı kömür ve doğalgaz ithal edip elektriği çok pahalıya üretenlere ‘destekleme bedeli’ ödeyecek.”
Tamamen şirketler düşünülerek düzenlenmiş, vatandaşa hiçbir faydası olmayacak bu uygulamanın faturalardan daha önemli yanları var. Öncelikle Türkiye’de güneş başta olmak üzere yerli kaynaklardan elektrik üretim yolculuğuna büyük bir darbe vurulacak demektir.
Aynı piyasada faaliyet gösteren şirketler arasında rekabetin haksızlık boyutuyla ithalatçı yaklaşımdan yana tavır alınarak bozulması anlamına gelir. Bu yaklaşım dünya ile eş zamanlı koşan, hatta biraz geciktiği bile söylenebilecek yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokma yolculuğuna zarar verecektir.
Düzenlemenin iktidar milletvekillerinin teklifiyle Enerji Piyasası Kanunu’na eklendiği ifade ediliyor. Eklenip eklenmemesi ayrı bir tartışma konusu, bunun düşünülüyor olması bile zihniyette hiçbir şeyin değişmediğinin göstergesi.
Yani kullanıp kullanmadığımıza bakılmaksızın yapılan şehir hastaneleri, Avrasya Tüneli, havalimanları, yollar, köprüler gibi yapan şirketlere ödeme garantisi sunulması ile enerji üretiminde ithalata bağımlı üretim yapanların desteklenmesi arasında hiçbir anlayış farkı yok.
Günün sonunda yerli ve milli diye çıkılan yolculukta, her şeyin söylemden ibaret olduğunu, uygulamalara bakıldığında hızla üretimsizleşen bir ülke ortaya çıktığını söylediğimizde kızanlar şimdi bunu açıklasın.
Herkes gider Mersin’e biz gideriz tersine deyişimizi aratmayacak kadar akıl tutulması içinde olan, günlük yaklaşımlar sergileyen, en önemlisi elektrik gibi hayati bir konuda ithalata bağımlılığı bir kenara bıraktım, ithalatı destekleyen bu uygulamadan hemen vazgeçilmelidir.
Aksi takdirde sadece enerjide yurtdışına bağımlılığımız artmaz, yenilenebilir enerji yolculuğuna darbe vurur, haksız rekabet yaratır ve yarın ihracatımızı da tehlikeye sokabilecek ağır maliyetlerle karşı karşıya kalırız. Hani insan bazen düşünmeden edemiyor: Niye? Bunca sistematik yanlışın mantıklı bir açıklaması var mı?