Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Doğru hamle; Yalıtım…’
8 Haziran 2022Hafta başında kabine toplantısının ardından yapılan açıklamalarda enflasyon hayat pahalılığı gibi çok da tartışmaya değer bulmayacak bir, gerçekçiliği de olmayan bir konu gündeme damgasını vurdu.
Fakat o açıklamaların içinde asıl ele alınması gereken başlık yalıtımdı. Son dönemde arka arkaya yapılan hatalar dizisinde, belki de attığımız en doğru adım bu olabilir. Yıllardır ithal ettiği enerjinin yalıtımsız binalar nedeniyle yüzde 70’iyle sokağı ısıtan, hem iklim krizine olumsuz katkı sağlayan, hem de parasını sokağa atan ülkemiz bu fırsatı değerlendirmelidir.
Yeni yapılan binalarda bu sorun büyük ölçüde aşılmış vaziyette. Halen eksiklikleri olmakla beraber kanuni düzenlemeler yalıtımı esas alıyor. Fakat mevcut binalardaki durum içler acısı durumda. Yalıtımsızlıktan kaynaklanan kaynak israfı, insanların kabaran faturaları gibi sıkıntılar maddi olarak zaten can yakıyor. Ama bir de yalıtımsızlıktan kaynaklanan korozyon etkisinin binaların deprem güvenliğini büyük ölçüde tehdit ettiği yeterince biliniyor mu?
Şayet bir noktada faiz sübvansiyonu gerçekleştireceksek, en doğru alan bu. Çünkü bu sistemlerin bir özelliği daha var. Verdiğiniz kredinin geri ödenmeme riski yok. Sadece faturalardaki payı düşünseniz, kendi kendini geri ödeyen kredilerden söz ediyoruz.
Bu açıdan bakıldığında yalıtım alanında tüketiciye verilen kredinin de, desteğin de çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca böylesi bir hamlenin, Türkiye’nin karbon salınımı ile mücadele hamlesine katkı sağlayacağı, iklim krizine karşı önlem alınarak hatırı sayılır etki edeceğini unutmamak gerekir.
Lakin burada dikkatli olunması gereken bir husus var. Bankalar buna bir tüketici kredisi gibi yaklaşırsa, yani şartlar ağır oluşturulursa, faiz ile ilgili verilen desteğin bir anlamı kalmaz. Enerji faturaları esas alınarak, kredinin direkt anlaşılan firmaya çıkarılması, tüketicinin bunu bir ihtiyaç kredisi haline dönüştürmemesi önem teşkil ediyor. Öyle yapılacağı söyleniyor ama yine de dikkat etmek lazım.
Zaten açıklanan detaylara baktığınızda da yüzde 60’a yüzde 40 oranında iş yapıldıktan sonraki kısmı da içeren bir sistem planlandığı görülüyor. Bu haliyle tüketiciye parayı vermeden, firmaların direkt banka ile muhatap olması temin edileceği ifade ediliyor ki çok doğru. Bu sübvansiyonlu bu kredinin amacına uygun kullanılması sağlar.
Ayrıca sınırların da iyi çizilmesi şart. Yani yeni yapılan ve kanunen zaten yalıtıma uyumlu olan binalarda bu kredinin kesinlikle kullandırılmaması gerekiyor. Çünkü o zaman iş müteahhit finanse etmeye girer.
Burada odak noktadan uzaklaşılmadan, mevcut binaların yalıtılması, bir tarafta enerji verimliliği, diğer tarafta ithalata eksi yönde olumlu katkısı, öte tarafta deprem güvenliğinden faturalardaki artışın geri dönüşümünü sağlayacak kalıcı tedbirlerin konuşulması gerekir.
Hamle son derece doğru. Okyanusu geçip dereden boğulmayalım. Kurguyu da doğru yapıp, nokta atışı amaca uygun kredilendirmeyle Türkiye’nin gündemine gelen bu fırsatı ıskalamamak için topluca meseleye sahip çıkalım.