Çetin Ünsalan Yazdı: Daralma eylem planımız ne?
15 Kasım 2022Dünya ekonomisine yönelik tüm raporlar, çıplak gözle görülen gelişmeler bir daralmanın kapıda olduğunu ve hızla o yöne doğru gidildiğini bize anlatıyor. Son dış ticaret haddine baktığımızda bizim de bu trendin dışında olmadığımız açıkça gözüküyor.
Ayrıca eş zamanlı paranın sıkılaşması ya da maliyetlenmesi, hem borç ödemesi, hem mevcut durumun sürdürülebilmesi adına, yönetilmesi gereken bir sürecin işaretlerini veriyor.
Peki hayali rakamların ve psikolojik kırılma söylemlerinin gölgesinde asıl sorulması gereken soru şu değil mi? Önümüzdeki süreçte hem finansman, hem de pazar niceliği açısından daralma gözleniyorsa, Türkiye’nin buna yönelik eylem planı nedir?
Her şeyin şahlanacağı söylemlerinin gölgesinde, seçim harcamalarına güvenerek bir büyüme bekliyor olmak, sonrası adına zaten sıkıntının boyutunu da büyütüyor. Ama kimse önümüzdeki yılın ikinci yarısını ve ortaya çıkacak işsizlik riskini nasıl yöneteceğimize dair planı konuşmuyor.
Ekonomi kurmaylarının artık hayal dünyasından kurtulup, kendi kendini kandırmayı bırakıp, bu kanmaya 84 milyonu da ortak etme ve bu yolla seçim kazanma politikasından vazgeçerek, Türkiye ekonomisine odaklanması gerekmiyor mu?
Her şeyin seçime kadar kriter olarak konulduğu ve sonrası adına herhangi bir başlığın konuşulmadığı ülkede, içinde bulunduğumuz yıl bütçenin yılın ortasında bitip, ek bütçe adı altında yeni bir bütçe yaptığımız gerçeğini bile tartışmadık.
Şimdi yıl sonu geliyor; hiç bu tartışmalar yapılmadan, hamaset kokan yaklaşımlarla iyi bir ekonomik ortamdan söz ediliyor. Fakat reel sektörden ve bankacılık sektöründen gelen uyarılar da, vatandaşın geçinemediğini alenen dile getirdiği söylemler de dikkate alınmıyor.
Cumhurbaşkanlığı’nın hızla danışman kıskacından kurtulup, bir an önce ülke ekonomisinin gerçekleriyle yüzleşmesi gerekiyor. Zira hem reel sektör anlamında piyasaların daraldığı, hem de finansmanın yok ya da pahalı hale geldiği bir sürecin, yükselen enflasyonla pekiştiği bir ortamda çok tatlı sonuçları olmayacaktır.
En hafifinden stagflasyon ve işsizlik önümüze gelirken, bunun nasıl yönetileceğine, yönetilmesinin de nasıl finanse edileceğine dair artık ders çalışma zamanı geldi de geçiyor bile.
Bakın son derece doğal süreçlerden bahsediyorum. Bunun ötesinde geleceğin ekonomisinde nerede konumlanacağımızdan, bu alandaki iç üretim ve tedarik zincirlerinin nasıl yönetileceğine, iklimden teknolojiye hangi başlıkları açmamız gerektiğine girmedim bile.
Türkiye’nin bir an önce gerçeklerine dönmesi ve süreci seçime kadar algısının dışına çıkarması gerekiyor. Aksi takdirde bu kış epey uzun sürecek.