Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Bir zam, iki darbe…’
8 Nisan 2022İstanbul’da ulaşım ücretlerine fahiş zam geliyor. 9 Nisan Cumartesi gününden itibaren hayatımız daha pahalı hale gelecek. Ortalama yüzde 40’lık bir bedel arttırımının zannedildiğinden çok büyük ve olumsuz sonuçları olacak.
Öncelikle, ortadaki TÜFE, gerçekten yaşanan enflasyon ve arka arkaya gelen akaryakıt zamlarından sonra bunu talep eden İBB’nin de, Ulaştırma Bakanlığı’nın da, şoför esnafın da haklı olduğunun altını çizelim.
Fakat insanların bunu karşılayacak gücü var mı? İşte bence asıl sorulması gereken soru bu. Bu zamlar çift taraflı ekonomik darbeyi beraberinde getirecek. Her şeyden önce bu fotoğraf içerisinde Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin enflasyon düşecek temennisi üzerine kurguladığı söylemin tam anlamıyla çöktüğünü söylemek gerekir.
Çünkü ülkedeki nüfusun neredeyse dörtte birinin yaşadığı İstanbul’da, ulaştırma maliyetlerine gelen bu artışın, enflasyon üzerinde yukarı yönlü tetikleyici etkisi olması kaçınılmaz. Şayet bunu da gizlemek için enflasyon sepetindeki ulaştırma maliyetlerinin ağırlığını azaltırlarsa ‘pes’ diyeceğim.
Zira bu şark kurnazlığının artık hiçbir işe yaramadığını, insanların yaşam koşullarındaki ağırlaşmayı iliklerine kadar hissettiklerini görmeleri gerekiyor. Fakat ısrarla görmezden gelinen ekonomik sorunlar, geçim sıkıntısı ve hizmet verenlerin artan maliyetleri daha fazla can yanmasına yol açıyor.
Bir zam ile gelen ilk darbe altını çizdiğim gibi enflasyonun yukarı yönlü kırılmasına neden olacaktır. İkinci darbe ise halkın zaten perişan olan, ortalama ücretin asgari ücretle eşdeğer olduğu ve açlık sınırının altında kalan gelir / gider kurgusunda yaşanacaktır.
İnsanların lüks bir tüketim yapmasından değil; işe, okula gidip gelmesinden söz ediyoruz. Yani bir anlamda zorunlu tüketim harcaması sayılabilir. Ayrıca konu başlığının anayasal bir hak olduğunun da altını çizelim.
Lakin bu zam sadece bu hakkın ihlali ya da zorunlu tüketim haline dönüşen bir hizmetin satınalmasının güçleşmesini doğurmayacak. Aynı zamanda fiyatlar ile gelir arasındaki makasın daha çok açılmasına neden olacaktır.
Şimdi hiç kimse çıkıp dünyadaki fiyatlar, artan maliyetler diye masal okumaya kalkmasın. Çünkü akaryakıt fiyatlarının üzerindeki dolaylı vergi yükünü de biliyoruz; eşel mobil sisteminin kaldırılarak sübvanse edilmekten vazgeçildiğini de…
Yani ortada oluşan zammın bir numaralı ve tek sorumlusu ne belediyeler, ne bakanlık ne de şoför esnaftır. Bir numaralı sorumlu, yanlış politikalar uygulayarak işi rayından çıkaran Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde ekonomi yönetimidir.
Oysa hem vatandaşın hem de hizmet verenlerin rahatlatılması, hem de enflasyon üzerinde olumsuz etki oluşmaması için, müteahhitlerini her fırsatta kollamayı alışkanlık haline getirenlerin, asıl bu alanı desteklemesi gerekiyordu.
Oldu mu; hayır. Olacak mı? Hayır… Çünkü bu ülkede lafa gelince herkes vatandaşın geçim derdinden bahsediyor; ama icraatta ilk darbeyi oraya vuruyor. Son yapılan açıklama ne diyordu? Sıra vatandaşın alım gücünün yükseltilmesine geldi. Şayet planınız buysa; vah başımıza gelenler…