Çetin Ünsalan Yazdı: ‘Bahane işsizliği büyütür…’
30 Ağustos 2022Anlaşılan o ki ekonomide Çin modelinden vazgeçmemişiz. Nereden anlıyoruz? İşsizliğin kol gezdiği ama rakamlara bakıp işsizliğin olmadığının söylendiği ülkemde, insanların açlık fiyatına çalıştırılmak istenmesi bile normal karşılanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkemizde işsizlik diye bir problem olmadığını belirterek, ‘yeter ki çalışmak iste’ deyip konuyu pekiştirdi ve sorunun iş beğenmemek olduğunu ifade etti. Mezun bir mühendisi açlık sınırının altında asgari ücretle çalıştırmaya kalkarsanız zaten orada iş beğenmemek değil, ücreti kabul etmemek söz konusudur.
Demek ki bu ülkede ekonomiyi yöneten birim, insanların dolar bazında Çin fiyatlarının bile altında çalışmasında, yoksulluk sınırının yanından geçmemesinde, açlık sınırının altında dahi ücret teklif edilmesine sorun gözüyle bakmıyor.
Peki tüm sorun bu mu? Yani iş var; karşılığında istenen ücret alınamıyor ve insanlar da çalışmak istemiyor öyle mi? Böylesi bir tavır olayı çok küçümsemek olur. Reel sektöre baktığınızda nitelikli ara personel bulamıyor. Doğru.
Ama bulduklarını da yok pahasına çalıştırmak istiyor. Onlar da Avrupa ülkelerinin nitelikli personel arayışına dayanarak, yok pahasına çalışıp kendisini bağlamak yerine, bu ülkelere gidiş için şanslarını zorluyorlar.
Zaten bu akının da vize problemini ortaya çıkarttığı açık. Yani verilen ücreti beğenmeyip çalışmayanlar, Türkiye’nin nitelikli personelleri. Bunun toplam nüfus içerisindeki payı da öyle zannedildiği gibi tamamına yakını değil.
Çünkü her ile üniversite mantığıyla, gençleri mesleksizleştirip, diploma sahibi yaparken, ortalama 5 yıl işsizlik istatistiklerinden dışarıda tutma oyununun sonuçlarını yaşıyoruz. Ne yazık ki bugün nitelikli insanın kaçtığı ya da kaçmaya çalıştığı, niteliği yetersiz olanların yok pahasına çalıştığı, diğerlerinin iş bulamadığı, yevmiye usulü çalışanların da asgari ücretin bile altında günlük nafakaya evet dediği bir fotoğraf içerisindeyiz.
Bir insanın iş bulmaktan ümidini kesmiş olması, onun ile ilgili değerlendirmeleri sosyolojik noktaya taşır ama işsiz olduğu gerçeğini değiştirmez. Meseleyi sadece iş beğenmeme üzerine kurgulayamazsınız.
Çünkü sadece dış ticaret açığındaki yapı bile, ülkenin gerçekçi ve katma değerli bir üretim yapmadığını, kredi ile ilgili beklenti sermaye birikiminin olmadığını, dijitalleşmeyle birlikte kaybolacak meslekler yerine, halen eğitimi unutup öğretim üzerinden sınav yaparken insanlara yeni yetenekler kazandırmak için uğraşmadığını gösteriyor.
Her ile üniversite sistemi 5-6 yıl ortalamayla insanları işsiz göstermemeye yaradı ama sonuçta büyük bir iflas ile karşı karşıya kaldı. Bina çöküyor ve işveren de çalışan da altında kalıyor. Bütün bu gerçekleri analiz etmeden, günün sonunda insanların evine yeterli ekmeği götürmediğini görmeden işsizliği değerlendirmek ise ‘iş beğenmiyorlar’ tavrıyla oluyor.
Bunun adı ne biliyor musunuz? Başarısızlığı görmezden gelip, diyecek söz bulanamadığını için karşısındaki suçlamak. Tesbit bu… Teşhis ne, o da ekonominin alanı değil.