Çetin Ünsalan: Paranın boğazı sıkılıyor
22 Temmuz 2022Merkez Bankası ekonomik gerçeklikten uzak noktaya düşünce, sabit konumunu devam ettirdi ve faiz kararında değişikliğe gitmedi. Esasen piyasaların artık önemsemediği bu karara ilişkin faiz oranlarını değiştirmenin de bir anlamı kalmadı.
Çünkü gerçeklikle o kadar ilgi yitirildi ki, faizi düşürseniz de çıkarsanız da işe yaramayacak pozisyondayız. Faiz düşürmeye gerekçe gösterilen çekirdek enflasyonla bile arada bir kaç maratonluk mesafe oluştu. Bu nedenle dramatik bir faiz artışı yapamayacağımıza, yaparsak kimse ayakta kalamayacağına göre şartlar itibariyle de en doğrusunu yaptı.
Düşürse ne olurdu? Herhangi bir etki ortaya çıkmazdı; çünkü piyasada uygulanan faiz oranlarıyla da ilgisi kalmamış bir politika faiz oranından söz ediyoruz. Buna karşılık tüm dünyada faiz artışları devam ediyor.
ABD zaten adım adım ve agresifleşerek faiz artırımlarını sürdürüyor. Son olarak Avrupa Merkez Bankası da 50 baz puanlık bir artışa gitti. Giderken de önümüzdeki süreçte daha da agresifleşeceğinin sinyallerini verdi.
Tüm bu gelişmeleri alt alta koyup okuduğunuzda ise sadece finans piyasaları açısından meseleyi değerlendirmek büyük hata haline dönüşüyor. Ne yazık ki paranın güvenli limanlara döndüğü bu ortamda reel sektörün finansman sorunundaki sıkıntının boyutlarının büyüdüğünü görüyoruz.
Hem ülkemizin kısa vadeli dış borç ve cari açık finansmanı için gereken yıllık miktarın 220 milyar dolara sıkışması, hem de paranın boğazının sıkılması, artık 1 dolar 1 dolar değildir ilkesini önümüze koyuyor.
Çok daha maliyetli bir para ortamından söz ediyoruz. Bazı tezler dünyada paranın bol olduğunu söylese de, çok da gerçeği yansıtmıyor. Çünkü bir şeyin bol olması da bir anlam ifade etmez.
Ona ulaşım maliyetiniz çok yüksek ise, bolluğun ya da daralmanın sizin adınıza çok önemi kalmıyor. Günlük hayatınızda pazara gittiğinizi düşünün. Tüm ürünler de bulunsun. Cebinizdeki para bunu karşılamaya yetmiyorsa, o ürünün varlığı ancak karaborsanın engellenmesine neden olur.
Aynı durum para için de geçerli. Şu an iklim krizine yönelik proje geliştirmiyorsanız, kullanılabilir para bulmanız çok da mümkün değil. Zira bulduğunuz paranın maliyeti, alıp, piyasaları kredilendirip, sonra da üretim yaparak paranın ödenebilir hale gelmesinin çok ötesi noktalara taşınmış durumda.
Bizim durumumuz ise dünyadaki bu konjonktre ilave olarak, arka arkaya yapılan hatalı ekonomik tercihler ve hatta net bir politikaya sahip olmayan görüntü nedeniyle risk puanını 900’lerin üzerine çıkarttığı için; dünyadan daha da pahalı hale geliyor.
Netice itibariyle bu şartlar altında para bulmak zor. Bulduğunuz paranın da finansman haline dönüşebilmesi dünyada, ama bizde daha da olanaksız hale geliyor. Bu nedenle önümüzdeki süreç finansmanın ulaşılamadığı, pahalı hale geldiği ve tatsızlıklara gebe bir hal aldı.