Çetin Ünsalan: Borç sarmalı büyüyor
10 Ağustos 2022Ülke, sokakta bir vatandaşın eşiyle birlikte verdiği röportajı konuşuyor. Adam, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu, yaşananların dünyadan kaynaklandığını ve şükretmemiz gerektiğini söylediği anda, muhtemelen canı burnunda olan eşi devreye giriyor.
Pazara, alışverişe kendisinin çıktığını, eşinin dünyadan haberi olmadığını, hatta az önce ulaşım kartı için kendisinden para istediğini, cebinde para dahi olmadığı gibi, kendi cüzdanında da 5 TL olduğunu dile getiriyor.
Adam durumu kurtarmaya çalışıyor ama eşi ısrarlı. Olan biteni ortaya döküyor ve aslında ekonomik anlamda ne kadar büyük bir dram yaşandığını gösteriyor. Yanlarında iki çocukları var. Adam ise halen siyaset derdinde; çocuklarının bakışlarını bile fark etmiyor.
İşte işin özü bu. Kim, niye, neden kendi sorunlarına yabancılaşır ve kendisine hizmet vermesi gereken insanları savunur noktaya gelir anlamak güç. Tıpkı, akşam evine çorba götürecek parası olmayan bir kişinin, taraftarı olduğu takımın 20 milyon dolara futbolcu almasıyla övünmesi gibi.
Bir toplumda vatandaş, birey yaratamazsanız, ait yaratırsınız. Orada kimliğini bulur ve o kimliği kaybettiğinde de yok olacağına inanır. İşte toplumun en tehlikeli kesimi budur. Kendisine yabancılaşan, asil, vekil ilişkilerini karıştıran, kimlik derdine düşüp, yanlışları görmezden gelen insanların bilinçlenmesi lazım.
Şahsi olarak bir zanaati, marifeti olmayan insanlar yaratırsanız, onlar da şucu veya bucu olmanın derdine düşerler. Oysa olması gereken sadece vatandaş kimliğidir. Çünkü sistemli çalışan, zengin ve mutlu ülkeler ancak bu yolla yaratılabilir.
Şu an ülkenin ekonomik durumunu iktisatçılara bırakın. Kendi ekonominiz alarmı çalıyor, ona kulak verin. BDDK verilerine göre 81 ilde son bir yılda kredi kartlarında ortalama yüzde 85, ek hesaplarda da yüzde 64 borç artışı görüldü.
Savunması ne? Borç yiğidin kamçısıdır. Zaten bu kafa ülkeyi borç batağına sürükledi. Oysa borcun yiğidi kamçılamadığı, dövdüğü görülüyor. Zira aynı araştırmaya göre batıklardaki ortalama artış hızı yüzde 69 oldu.
Tüketici Birliği Federasyonu’nun açıkladığı araştırma sonuçları ise bundan da ürkütücü. “Araştırmalara göre her 100 kişiden 41’i aylık harcamalarının yüzde 75’inden fazlasını kredi kartı ile yaptıklarını söylüyor.”
Ve bu tabloda vatandaşın yüzde 33’ünün kredi kartını zamanında ödeyemediği belirtiliyor. Daha ilginç bir sonuç var. Kartı takibe düşenlerin yüzde 53’ü nakit çekim yapıyor. Yani bildiğiniz yetmeyen gelirini faizle borçlanarak tamamlamaya çalışıyor.
Vatandaşın durumu bu da şirketlerinki farklı mı? Ne yazık ki hayır. Hatta kamu yönetiminin bile ek bütçe yapması, kredi kartından nakit çeken bir vatandaşın durumundan farklı bir anlam taşımıyor. Türkiye’nin bu ödenemeyecek borç sarmalına acilen bir çözüm bulması gerekiyor. Aksi takdirde sonuçları sadece bir borçlunun batmasından daha ağır olur.