Genel
TCMB’nin ‘pas’ geçmesi beklenirken, FED & Rusya endişesi piyasaları geriyor
Türk mali piyasalarının gündeminde bugün TCMB Para Politikası Kurulu (PPK)’nın olağan faiz toplantısı bulunuyor. Her ne kadar, gerek piyasa anketleri…
Türk mali piyasalarının gündeminde bugün TCMB Para Politikası Kurulu (PPK)’nın olağan faiz toplantısı bulunuyor. Her ne kadar, gerek piyasa anketleri gerekse de TCMB’nin iletişimi faiz oranlarının yılın ilk çeyreğinde sabit tutulacağı yönünde olsa da, karar ardından yayımlanacak ve ileriye dönük (forward guidance) rehberlik sunacak karar metninin satır araları daha büyük bir merakla irdelenecektir.
TCMB’nin Eylül 2021 başında yatırımcılar toplantısında çekirdek enflasyondaki iyileşmeye paralel vermiş olduğu faiz indirim sinyali ardından yılın geriye kalan kısmına piyasa beklentileri ile aksi yönde olsa da 500 baz puan faiz indirimine giderek politika faizini %14 seviyesine getirmişti. Bunun da sonucu olarak, döviz kuru adeta patlayıcı bir yükseliş kaydederek manşet enflasyonu %36 seviyesine yani 19 yılın zirvesine taşımıştı.
Bu kısa giriş cümleleri, aslında, Türkiye’de uygulanmakta olan ekonomi politikalarının odağında enflasyondan ziyade büyüme isteğinin ağır bastığını çok açık bir şekilde gösteriyor. Büyüme için eğer şartlardan birisi finansman maliyetini uculatarak krediye daha rahat ulaşmanın kapısını açmaksa, TCMB’nin faiz indirimlerinin bunu çok açık bir şekilde sağlamadığını, piyasada oluşan TL sıkışıklığı nedeniyle hem mevduat hem kredi hem de tahvil faizlerinin sert bir şekilde yükseldiğini günler önce bültenimizde grafiksel olarak da gösterdik.
İzlenen para politikasının enflasyonla mücadele etmediğinin çok açık bir şekilde büyüme odaklı ve genişlemeci bir eksende ilerlemesi nedeniyle, yakın bir gelecekte TÜFE enflasyonunun %45-50 bandına hatta üreticiye yansıyan enflasyonun da üç haneli rakamlara çıkmasını beklerken, panzehir olarak devreye sokulan kur korumalı mevduat ürününü getirdiği dinginliğin kısa vadede etkili olmaya devam edeceğini, lakin orta vadede etkisiz azalacağını düşünüyoruz.
Büyük resimde, kredi kullanan yatırımcılara döviz almama şartı, ihracat eden sanayiciye ihracat bedellerinin %25’ine TL’ye dönme zorunluluğu, zorunlu karşılıklara getirilen farklı uygulamalar, stokçuluğun önün geçilmeye çalışılması hep birlikte serbest piyasa dinamiklerinin sağlıklı çalışmadığına işaret ediyor. Enflasyonla mücadelede ise farklı bir yöntem izleyen otoritelerin bazı ürünlerde arz şokuna bile sebebiyet verebileceğini, bunun sonucu olarak da gıda kıtlığının bile yaşanabileceğine ihtimal veriyoruz.
Uzun bir süredir dile getirdiğimiz üzere, fiyatlar daha da pahalı olmadan tüketim talebinin öne çekilmesi ile şu anda paranın dolaşım hızı yüksek. Lakin, fiyatlardaki artışın devam edeceği düşünülürse, bir noktada alım gücü o kadar düşebilir ki bu da beraberinde ekonomiyi stagflasyona (stagnation = yüksek enflasyon ve durgunluk) sürükleyebilir.
Bir adım daha ileri giderek küresel arenaya da uzanırsak, ufukta Ukrayna’da çalan savaş tamtamları, enflasyon riskine paralel global ölçekte boldan sıkıya doğru şerit değiştirecek olan para politikası (artan faizler), gerek soğuk, gerekse talep, gerekse de jeopolitik risklerin gölgesinden artan enerji fiyatları, gıda kıtlığı ihtimalinin devam etmesi gibi majör sorunlar varken, finansal anlamda verilecek kararların miyop bir bakış açısından kurtularak tüm riskleri kapsayacak ölçüde geniş bir bakış açısı ile ele alınması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek isteriz.
Dün sabah saatlerinde Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında arasında 64 milyar TL ve 18 milyar Dirhem büyüklüğünde (dolar karşılığı kabaca 4,8 milyar) bir swap anlaşması yapıldı. Swap en basit tanımı itibari ile paranın bir süreliğine değiş tokuş edilmesi anlamına geliyor. 3 yıl vadede yapılan bu anlaşma ile, BAE kendi hesaplarında açtığı bir hesap ile Dirhem’i TCMB’nin muhabir hesabında benzer bir şekilde söz konusu TL ise TCMB’de açılmış olan BAE’nin muhabir hesabına konulacak. İki ülke arasında herhangi bir ticaret durumunda ödemelerin bu hesaplar üzerinden yapılması ve dolara olan ihtiyacın da azalması bekleniyor. TCMB envanterine giren yeni ve yabanc bir para, haliyle net rezervleri olmasa da, brüt rezervleri artırarak TCMB’nin döviz mevduatlarını da yukarı çekiyor.
BAE ile yapılan swap işlemi, TCMB’nin yabancı merkez bankaları ile yaptığı swap işlem büyüklüğünü 26 milyar dolara ulaştırdı (Katar 15, Çin 6, BAE yaklaşık 5). Haberin anlamlı bir piyasa etkisi yaratmadığını / yaratmayacağını düşünmeye devam ediyoruz.
Dönelim piyasada neler olduğuna. Salı günü akşam saatlerinde Rusya borsasının sert bir şekilde gerilemesi ile BIST100 endeksi de dakikalar içerisinde %5,1 düşmüş ve devre kesiciler çalışmıştı. Dün BIST100 endeksi kayıplarını büyük bir ölçüde geri almayı başardı: Ana endeks %3 ; bankacılık endeksi ise %5,5 değer kazandı. Hisse senetlerinin genel olarak ucuz olduğu argümanı devamlı olarak ön plana çıkıyor.
Dün sabah saatlerinde 13,63 seviyesine kadar bir kez daha yükselen USDTRY kuru, akşam üzeri 13,36 seviyesine varan bir gerileme kaydetti. Dün bültenimizde, 13,65 seviyesi geçilmeden acele edilmemesi gerektiğini söylemiştik. Kısa vadeli bir bakış açısıyla, şirketlere de Kur Korumalı Mevduat ürünü ile TL’ye dönüşte vergi istisnası getirilmesinin kur üzerinde etkili olabileceği görüşümüzü korumaya devam ediyoruz. Bu bağlamda, altını çizerek kısa vadede TL lehine bir miktar daha gerilemeye imkan tanısak da, yukarıda sıraladığımız içsel ve dışsal endişeler nedeniyle çok da iyimser değiliz.
Dün akşam, BOTAŞ, soğuk hava koşulları ve İran kaynaklı 10 gün sürecek kesinti sonucu tüketimin %40 kısılması yönünde doğalgaz dağıtım firmalarına talimat ilettiğini okuyoruz. Elbette bu hamlenin sanayi üretimi üzerinde bir miktar da olsa ivme kaybettirebileceğini düşünüyoruz. Brent cinsi petrolün varil fiyatı 86,70 dolar seviyesinin üzerindeki teknik hareketi ile gözünü yukarılara çevirdiğini paylaşmıştık. Gerek soğuk hava, gerekse de jeopolitik risklerin yardımı ile bu yıl 100 dolar seviyesinin görülebileceğine inansak da, yüksek fiyatlarının kalıcı olmayacağını öngörüyoruz.
Bu sabah Pekin’den gelen açıklamaya göre, Çin kredi faizlerini 10 baz puan indirerek yavaşlayan ekonomiyi desteklemek için parasal genişleme çabalarını hızlandırdığını okuyoruz. Büyümenin sekteye uğraması nedeniyle gevşeme yönlü politikaların da devam edebileceğini düşünüyoruz.
ABD borsaları dün açıklanan olumlu şirket bilançolarına rağmen seans başı kazanımlarını koruyamayarak geceyi yine sert bir düşüşle tamamladı. Risk iştahının göstergesi konumunda Nasdaq borsası %1,2 daha gerilerken, 2022 karnesi son 10 günde %10 düşüş oldu! Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında, Çin’in para politikası duruşunu gevşetmesinin izlerine rastlıyoruz. Bölge genelinde koyu yeşil bir rengin hakim. Gösterge endeks Tokyo borsası %1 ; Hong Kong borsası ise %2 yukarıda işlem görüyor.
Piyasaların genel hatları ile Omciron varyantından kurtularak enflasyon ve Batı’nın Rusya’yı sıkıştırma endişesi arasında kalmış durumda olduğunu görüyoruz. FED’in enflasyonla mücadele kapsamında kaybettiği kredibilitesini geri kazanmak adına, en son 2000’de yani 22 sene önce 50 baz puan faiz artırması ardından kendisini yakın bir zamanda yeniden hatırlatacağı beklentisi piyasaları germeye devam ediyor.
Bugünün takviminde yukarıda da değindiğim üzere KKTC saati ile 13:00’de açıklanacak PPK kararı takip edilecektir. Makro cephede ise her hafta Perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK istatistikleri, ABD’de ise işsizlik maaşı başvuruları takip edilebilir.
iktisatbank.com