Döviz
ANALİZ: Döviz kıtlığı boşuna değil, cari açıkta yön yukarı, TL’de aşağı
TCMB’nin açıkladığı mayıs adı ödemeler dengesi detayları Yeni Ekonomi Modeli ile hedeflenen cari fazla yaratarak ekonomik büyüme ve düşük enflasyon…
TCMB’nin açıkladığı mayıs adı ödemeler dengesi detayları Yeni Ekonomi Modeli ile hedeflenen cari fazla yaratarak ekonomik büyüme ve düşük enflasyon politikasının çalışmadığını, hedeften tam tersi yönde ilerlendiğini gösteriyor.
2022 ilk beş ayda oluşan cari açık 28,1 milyar dolarla geçen yıl aynı döneminde oluşan 12,4 milyar cari açığın yüzde 127,3 daha üzerinde. Cari açıktaki büyük genişlemenin temelinde dış ticaret açığındaki yüzde 191 oranındaki artış var. Keza ihracat ilk beş ayda 102,7 milyar dolara geçen seneki 84,2 milyar dolar olan ihracatın yüzde 22,9 üzerindeyken, enerji fiyatlarında yaşanan şokun da etkisiyle ithalat 137 milyar dolarla geçen yılki 96 milyar doların yüzde 42,7 üzerinde. Sonuçta oluşan dış ticaret açığı 34,3 milyar dolar. Net turizm gelirlerinin bu sene ilk beş ayda pandemi etkisinden iyice sıyrılarak yüzde 147,7 artışla 7,6 milyar dolara ulaşması dış ticaret açığındaki büyük genişlemeye çare olmaya yetmiyor.
Elde kalan, cari işlemler açığının 2021 sonundaki 12 aylık toplamı olan 13,7 milyar doların 2022 mayıs itibarıyla 29,4 milyar dolara yüzde 115 artmış olduğu gerçeği.
Cari açığın finansman kalitesi genel istikrarı tehdit etmekte
Sorunun başlangıcı hızla artan cari açık elbette fakat Türkiye ekonomisinde izlenen yanlış politikalar sonucunda problemlerin genel istikrarı tehdit eden seviyeye vardığı aşama büyüyen cari açığın finansman kalitesinin bozukluğu.
Detaylara inmeden ana kalemler üzerinden durumu özetlemek durumun vehametini net olarak ortaya çıkarıyor.
İlk beş ayda oluşan 28,1 milyar dolar cari açığın finansmanı için net hata ve nokasan kaleminden kaynağı net olarak açıklan-a-mayan girişler 13,3 milyar dolar. Başka bir ifadeyle oluşan beş aylık açığın yüzde 47,3’ü gibi büyük bir kısmı nereden kaynaklandığı belli olmayan döviz girişleri ile finanse edilmiş. Bu seviye çok yüksek ve Türkiye ekonomisinde anormal bir durumun devamına işaret ediyor.
Portföy yatırımları ise AKP’nin ekonomi politikalarından kaçışın Fed etkisi ile hızlandığını gösteriyor. Beş ayda çıkış 9,8 milyar dolar ve bunun 4,3 milyar doları mayıs ayına ait. Aynı dönemde merkez bankasının rezervlerindeki kayıp 10,4 milyar dolar.
Doğrudan yatırımlardan gelen ilk beş aylık giriş 1,97 milyar dolar olurken, reel sektör, bankalar ve hükümet kaynaklı toplam girişler de 12,2 milyar dolarda kalıyor.
TL’nin değer kaybı ödemeler dengesi içinde oluşan cari açık ve cari açık finansmanındaki sorunlar eşliğinde iyice netleşmekte. Bu süreçte TCMB’nin liralaşma adı altında reel sektörden çeşitli adımlarla topladığı rezervlere rağmen, TL’yi baskılamak amaçlı satışlara devam etmesi sonucu swap hariç net rezervler – 54,3 milyar dolar. Sene başından bu yana geçen altı ayda TCMB’nin elde ettiği ihracat, KKM gibi döviz girişlerinden yaklaşık 56 milyar dolar satması iyice problemli hale bürünüyor.
Cari açık ve Dolar/TL nereye?
Son dönemde Türkiye’nin akut problemi olan dış finansman sorununda, petrol fiyatında izlenen gerileme olumlu yansıyacak. Fakat 100 doların altına inerek 95 doları gören ve bugün itibariyle yeniden 104 dolar civarında seyreden varil Brent fiyatı, enerji faturasındaki düşüşün kalıcı olup olmayacağının net olmadığını yansıtmakta. Citi’nin beklentisi sene sonu 65 dolar varil Brent fiyatı gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin cari açık artış hızını mutlaka yavaşlatacak ancak tam çare olmayacak. Son açıklanan dış ticaret verileri içinde enerji hariç ihracat artışı yüzde 12 civarındayken enerji hariç ithalat artışının yüzde 29 olması dış ticarette gidişatın yönünü yansıtmakta.
Diğer yandan, Avrupa ekonomisinde artan enflasyona rağmen Ukrayna işgali nedeniyle durgunluk riskinin ABD’ye göre yüksek oluşu, Fed’in hızlı parasal sıkılaştırmasına ECB’nin eşlik edemeyeceği gerçeği dolara karşı değer kaybederek pariteye yaklaşan Euro/dolar (1,01) nedeniyle Türkiye’nin dolar bazında ihracatının düşmesine neden olacak yılın özellikle ikinci yarısında. Türkiye’nin ana ihracat pazarının yüzde 46 payla halen euro ülkeleri oluşu bu performans düşüklüğünün nedeni elbette.
Finansman tarafında iyileşme beklentisi AKP dönemi boyunca mevcut para politikasının devam edeceği varsayıldığından mümkün değil. Geriye kalan dış ticaret dengesindeki bozulmanın nereye kadar varacağı. Petrol fiyatının mevcut 100 dolar seviyesini koruması halinde turizmde sene başından bu yana yakalanan ivenin de devam edeceği beklentisiyle cari açığın ilk beş aydaki 28,1 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkması beklenebilir.
Bu da cari açık GSMH oranını büyümenin %4 civarında olacağı varsayımı ile geçen sene sonundaki yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 5,7’ye doğru taşır. TCMB’nin yanlış döviz rezervi ve para politikası eşliğinde Dolar/TL’nin sene sonunda değerinin bugünkü 17,30 civarı yerine 20-22 bandına çıkmasını da mümkün hale getirir.
Bu cari açık beklentisi, TCMB’nin yanlış para politikası yanına Dolar Endeksinin 107,6’ya kadar yükseldiği ve 110’a kadar yönelebileceği eklendiğinde, döviz sıkıntısının daha akut hale gelebileceği ve TL’nin değerinin makul sene sonu beklentisi 20-22 bandından daha da düşebileceğini de göz ardı etmemek gerekir.
GA.