Döviz
TCMB faizi değiştirmedi: yüzde 14’le yola devam ama yol nereye?
Piyasada faiz artışı olabileceği, Cumhurbaşkanı ile 250-600 baz puan faiz artışı “pazarlığı” yapıldığı haberleri çıkmıştı. Genel beklenti, faiz artışının Yeni…
Piyasada faiz artışı olabileceği, Cumhurbaşkanı ile 250-600 baz puan faiz artışı “pazarlığı” yapıldığı haberleri çıkmıştı. Genel beklenti, faiz artışının Yeni Ekonomi Modeli’nin çökmesi anlamına gelmesi nedeniyle Erdoğan’ın izin vermeyeceği ve faizin sabit kalacağı yönündeydi. Yine de bir bekleyiş olduğunu söylemek lazım.
Beklendiği gibi oldu, TCMB %55’e varmış ve petrol fiyatları şokuyla %70’e yönelen TÜFE enflasyonuna rağmen politika faizini %14’te tuttu. Bugünkü PPK faiz kararının metninde değerlendirilebilecek, yorum yapabilecek bir cümle dahi yok.
Reel faizin ise çok derin negatif seviyelerden daha derin negatif seviyelere yöneleceğini eklemek gerek.
Önümüzdeki günlerde KKM’nin ilk vadeleri dolacak. Şirketler kısmı bir yana, vatandaşın kur farkı almasına rağmen neden enflasyona yenildiğini sorgulaması TL’den bir kısım KKM sahibinin dövize yönelmesine neden olacak mı izleyeceğiz.
Fakat bu dönem ve gelecek üç aylık vade doluşunda TL/doların 15,00 barajı altında tutulması giderek zorlaştığını da göreceğiz. Hazineye eklediği yükle bütçe açığının faiz ödemeleri üzerinden artması bir yana, cari dengenin fazla değil 35-40 milyar dolar açık verecek olması, Fed’in ciddi bir parasal sıklaştırmayla ilerleyecek oluşu ve tabi bastıran enerji ödemeleri yanında dış borç servisi TL’deki baskıları artıracak. Enflasyonun yükselmeye devam edeceği bu dönemde para politikasızlığının ekonomiyi nereye vardırdığına da tanık olacağız.
Dolayısıyla, TCMB’nin gizli döviz satışlarıyla TL’yi baskı altına tutma gücü bir de savaşın belirsizliği ve riskleri ile birleştiğinde ekonomide sağlanan yapay dengenin bozulması giderek artan bir olasılık haline dönüşmekte.
Önümüzdeki aylarda artan enflasyona yavaş da olsa değer kaybeden TL’nin eşlik ettiğini izleyeceğiz.
Anlaşılması gereken savaş riski ile daha da yükselen enflasyona dahi faiz politikasıyla müdahale etmeyen merkez bankası-hükümetin ilk bulduğu fırsatta faiz indirmeye devam edeceği.
Yüksek enflasyon ve artan enflasyonist baskılar eşliğinde para politikasız gidilen yolda Türkiye ekonomisindeyse işlerin sadece kötüleşeceği.
TL’nin korumasızlığı, dış dünyadan gelen baskılarla birleştiğinde değer kaybının boyutuna bağlı olarak üç haneli TÜFE enflasyonun da alınan riskler eşliğinde artık hayal olamayacak kadar yakınlaştığı.
İyi senaryoda dahi Türkiye’de enflasyonu %50’nin altına indirmenin giderek imkânsız hale dönüştüğü.
Borç ödemelerinde yaşanacak zorlukların ekonomik büyüme üzerinde sert ve olumsuz etkilerinin bu sene bitmeden elle tutulur hale geleceği.
GA.