Sosyal Medya

Genel

Dr Veyis Fertekligil yazdı:  Dış politikada gerçekçi adımlar kazanıma dönüşür mü?

Bugün son günlerde daha gerçekçi adımlar atmaya başlamış olan Türkiye’nin dış politikasından söz etmek istiyorum. Gerçekten de dış politikada son…

Dr Veyis Fertekligil yazdı:  Dış politikada gerçekçi adımlar kazanıma dönüşür mü?

Bugün son günlerde daha gerçekçi adımlar atmaya başlamış olan Türkiye’nin dış politikasından söz etmek istiyorum. Gerçekten de dış politikada son bir yıldır Türkiye son yıllarda izlemiş olduğu ütopik ve neredeyse tüm ülkelerle kavgalı olan dış politikasında daha aklı başında davranmaya başladı. Türkiye, Rusya- Ukrayna savaşında Rusya’yı sert bir biçimde kınadı ama taraf tutmaktan kaçındı ki ulusal çıkarlar için doğru olan politika budur. Mısır’la atılan adımlar, BAE ile ilişkilerin düzeltilmesi, Ermenistan’la diyalog kurulması ve son olarak İsrail ile ilişkilerin tekrar canlandırılmak istenmesi hem dış politika hem de ekonomi açısından doğru adımlardır.

 

Fakat Türkiye özellikle son 10 yılda dünyanın geri kalan ülkeleriyle ilişkilerini niye bu kadar bozdu? Bunda özellikle Arap baharından sonra izlenilen yanlış politikalar, Suriye konusunda alınan yanlış kararların payı büyük. O zaman ABD’nin de telkinleriyle Suriye konusunda büyük bir açmaz içine düştük ve şu anda 5 milyon mülteciye bakmak zorunda kalıyoruz. ABD ile ilişkiler tam bir felaket, bu konuda ABD’nin de büyük hatalar yapmış olduğu yadsınamaz. Bu ülkeden silah tedariki konusunda büyük sorunlar yaşamaktayız. Rusya ile Suriye’de Rus uçağının düşürülmesinden sonra çok hızlı şekilde yakınlaştık ve enerji konusunda bağımlı olduk. Demokrasi ve insan hakları konusunda son yıllarda iyice geriye gitmemiz Türkiye’nin zaten sorunlu olan AB ve Avrupa ilişkilerini iyice zedeledi. Son olarak Avrupa Konseyi ile son derece gergin bir dönem yaşamaktayız.

Arap ülkeleri ve AB ile olan gergin ilişkileri Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de tamamen yalnız kalmasına neden oldu. Tüm bunlara baktığımızda Türk dış politikasının son yıllarda ne kadar yalpaladığını ve savrulduğunu görmekteyiz. Bunda “monşer” diye küçümsenilen değerli büyükelçilerimizin Dışışleri Bakanlığı’ndan uzaklaştırılmaları ve liyakate ve tecrübeye önem vermeyen sadece siyasi yakınlıklarıyla makamlara gelmiş kadroların dış politikayı yönetmesinin de payı büyük. Bugün dış politikada atılan adımlar olumlu. Ama biraz geç olmadı mı? Montrö antlaşmasını eleştirirken bugün ona sarılır durumdayız. Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” politikası yeni akla geliyor.

 

Dış politika bağırıp çağırmakla, hamasetle yürümüyor. Yöneticilerimizin bunu anlaması güzel ama geç. Türkiye çok değerli yıllarını anlamsız dış politika uygulamalarıyla heba etti. Bugün toparlanmaya çalışıyoruz. Her ne kadar savaş korkunç bir şey olsa da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bu konuda iyi bir fırsat oldu. Yöneticilerimiz arabuluculuğun ve diyaloğun; güvenilir bir ülke olma konumunun ne kadar iyi olduğunu hatırladılar. Zararın neresinden dönülürse kardır. Umarım AB ve Avrupa ilişkilerinde de daha mantıklı adımlar atılır. Burada Avrupa Konseyi ile ilişkileri düzeltmemiz ve bunun için demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğü alanlarında hızla reform yapmamız gerekmekte. Ama bu konularda umutlu olmak çok zor. #Dışpolitika #reform

 

Linked paylaşımıdır

 

Timoty Ash: Batı Liberal Piyasa Demokrasisinin geleceği Türkiye’nin elinde

 

Ukrayna işgalinin artırdığı Türkiye değeri Scholz-Erdoğan görüşmesinde hissedildi, insan hakları ihlali sorusu havada kaldı

 

Prof Ali Akarca yazdı:  Seçim ekonomisini anlama kılavuzu

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler