Cemre Yoldaş: PERDENİN ARKASINDAKİLERE ALDIRMAYIN-SAVAŞLAR
21 Eylül 2022
Herkese merhaba, Yazıyı okumaya başlamadan önce birkaç bilgi vermem gerektiğini düşünüyorum.
- Aşağıdaki yazıya hiçbir yorum eklenmemiştir. Bu yazı, Zeitgeist: The Movie Belgeselinde para kısmında anlatının yazıya dökülmüş halidir.
- Yazı, ilk yazının devamıdır eğer o yazıyı okumadıysanız bundan önce onu okumanızı tavsiye ederim.
- Belgeseli izlemek isteyenler gerekli linkleri aşağıda bulabilirler.
…Bu gelir vergisi, bütün ülkenin köleleştirilmesinden başka bir şey değil. Şimdi ekonominin kontrolü ve mal varlığımızın düzenli olarak soyulması bankerlerin elinde tuttuğu Rubik küpünün sadece bir yüzü. Kâr sağlamanın ve kontrolün diğer aracı, savaş…
1913 yılında Federal Rezerv kurulduğundan beri, birçok büyük ve küçük savaş yaşandı. Bunların en çok bilinenleri 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşı’dır.
1.Dünya Savaşı
1914 yılı, Avrupa’da savaş İngiltere-Almanya merkezinde başladı. Amerikan halkı savaşa dahil olmak istemiyordu zaten Başkan Wilson da ülkenin tarafsızlığını açıkladı. Halbuki Amerikan yönetimi kimseye sezdirmeden, savaşa girebilmek için herhangi bir bahane arıyordu. Eyalet Sekreteri William Jennings’in bir gözlemine göre:
“Büyük yatırımcılar, dünya savaşıyla yakından ilgileniyorlar, çünkü savaş yüksek kâr getirecek fırsatlar demek.”
Uluslararası bankerler için meydana gelebilecek en kârlı şey savaştır. Çünkü savaş ülkeyi, Federal Rezerv Bankası’ndan daha çok faizli borç almaya zorlar. Woodrow Wilson’un baş danışmanı ve müşaviri Albay Edward House, savaş isteyen uluslararası bankerlerle yakın ilişkiler içinde olan biriydi. Müşavir Albay House ve İngiltere Dışişleri Sekreteri Sir Edward Grey yazıya da dökülmüş bir görüşmede, Amerika’yı savaşa nasıl sokacaklarını tartışırlar. Grey sorar:
“Eğer Almanlar, içinde Amerikalıların bulunduğu bir gemiyi batırırsa Amerikalılar ne yapar?”
House cevap verir:
“İnanıyorum ki bu kıvılcım Birleşik Devletleri sarsacak ve tek başına bizi savaşa sürüklemeye yetecektir.”
Ve 7 Mayıs 1915 yılında, Sir Edward Grey’in de önerdiği gibi Lusitania adlı bir gemi kasıtlı olarak Alman kontrolündeki ve Alman Deniz Kuvvetleri’nin geçeceğini bildiği sulara gönderilir. Beklendiği gibi, bir Alman U Bot’u gemiye torpido yollar, gemideki cephanenin de patlamasıyla 1200 kişi ölür. Bu tezgâhın doğasını daha iyi anlayalım; Alman Konsolosluğu olaydan sonra New York Times’a ilan vererek Amerikan halkına gemiyi kendileri adına risk oluşturduğu için batırdıklarını, Amerika’dan İngiltere’ye savaş sahasından gidecek her geminin, batırılmayı göze alması gerektiğini söyledi.
Beklendiği gibi Luistania’nın batırılması, Amerikan halkında büyük bir öfke dalgasına neden oldu ve Amerika kısa süre sonra savaşa girdi. 1.Dünya Savaşı 323.000 Amerikalının ölümüne sebep oldu. J.D. Rockefeller, bundan yaklaşık 200 milyon dolar kazanç sağladı. Amerika’ya mal olan ve tabii ki faizli borç olarak Federal Rezerv Bankası’ndan alınan 30 milyar doları saymıyoruz bile, ki bu para da uluslararası bankerlerin kazancı olmuştur.
2.Dünya Savaşı
7 Aralık 1941’de, Japonlar Pearl Harbour’daki Amerikan üssüne saldırdılar ve bizi savaşa soktular. Başkan Franklin D. Roosevelt saldırı gününü, “Alçaklık içinde anılacak bir gün” olarak nitelendirdi. Gerçekten de alçak bir gündü, ama Pearl Harbour’a yapılan sözüm ona sürpriz saldırıdan dolayı değil. 60 yıl sonra ortaya çıkan delillere göre, Pearl Harbour’a yapılacak saldırı haftalar öncesinden biliniyordu, yapılması istenmişti ve provoke edilmişti. 18. yy’dan beri ailesi New York’da bankacılık yapan ve amcası Fredrik’in “Federal Rezerv” yönetim kurulunda bulunduğu başkan Roosevelt, uluslararası bankerlerin istediği şeye çok sıcak bakıyordu ve istedikleri bu şey savaştı. Ve daha önce de gördüğümüz gibi hiçbir şey bu bankerler için savaştan daha kârlı olamazdı. Roosvelt’in Savaş Sekreteri olan Henry Stimson, Roosevelt’le yaptığı bir konuşmayı 25 Kasım 1941 tarihinde günlüğüne yazmıştır:
“Sorun şuydu ki, onları ilk kurşunu atmaya nasıl zorlayacaktık? Bu olayı kesinlikle Japonların yaptığından emin olmak istiyorduk bu şekilde kimin saldırgan olduğuna dair geriye hiçbir şüphe kalmayacaktı.”
Pearl Harbour saldırısı yaşanmadan önceki aylar boyunca Roosevelt Japonları kızdırmak ve kışkırtmak için elindeki bütün gücü kullandı. Japonlara petrol ihracatını durdurdu, ABD’deki bütün Japon yatırımlarını dondurdu, Nasyonalist Çin’e halk yardımı ve İngiltere’ye askeri yardım yaptı ki her iki devlet de Japonya’nın düşmanıydı. Bunların hepsi uluslararası savaş kurallarına tamamen aykırıydı. Ve 4 Aralık günü, yani saldırıdan 3 gün önce Avustralya istihbaratı Roosevelt’e bir Japon saldırı kuvvetinin Pearl Harbour’a doğru yaklaştığını bildirdi. Roosevelt umursamadı. Sonunda istendiği ve izin verildiği gibi, 7 Aralık 1941’de Japonya Pearl Harbour’a saldırdı ve 2400 askeri öldürdü. Pearl Harbour saldırısından önce Amerikan halkının %83’ü savaşa karşıydı. Pearl Haorbour’dan sonra 1 milyon erkek savaşa gitmek için gönüllü oldu. Önemli bir nokta da şuydu, Nazi Almanya’sının savaş hareketi iki kuruluş tarafından destekleniyordu ve bunlardan biri I.G. Farben’di. I.G. Farben Almanya’nın patlayıcılarının %84’ünü ve toplama kamplarında milyonları öldürmekte kullanılan Zyklon B gazını üretiyordu. I.G. Farben’in adı geçmeyen ortaklarından biri de J.D. Rockefeller’ın Amerika’daki “U.S. Standart Oil” şirketiydi. Hatta Alman Hava Kuvveti uçakları, Rockefeller’ın bu petrol şirketinin ürettiği özel katkı maddesini kullanmadan uçamazdı. Örneğin Londra’nın Naziler tarafından ağır bombalanması, I.G. Farben’in, Rockefeller’ın petrol şirketinden satın aldığı 20 milyonluk yakıt sayesinde yapılabilirdi. Bu, Amerikan iş dünyasının 2.Dünya Savaşı’nda her iki tarafı da nasıl finanse ettiğini gösteren ufak bir örnek sadece. Söz konusu bir diğer hain kuruluş da New York’taki Birleşik Bankacılık Kurumu’ydu. Hitler’in güçlü yükselişini tetikleyen birçok yatırımı finanse etmekler kalmadılar ayrıca savaş boyunca birçok materyal gibi Nazi paralarını da bankacılık yoluyla akladılar. Yani milyonlarca dolar Nazi parasını kasalarında tuttular. New York’taki “Birleşik Bankacılık Kurumu” düşmanla ticaret prensiplerini tamamen aykırı hareket etti. Tahmin edin Birleşik Banka’nın başkan yardımcısı ve yöneticisi kimdi? Prescott Bush, şimdiki başkanımızın büyük babası ve tabii ki eski başkanımızın babası. Bush ailesinin ahlaki ve politik kararlarını sorgularken bu detayı da aklınızda bulundurun.
Vietnam
Birleşik Devletler, Kuzey Vietnam’a resmi olarak 1964 yılında savaş ilan etti, yani Tonkin Körfezi’nde Vietnam PT botlarının ABD destroyerlerine saldırdığı iddiasından hemen sonra. Bu olay Tonkin Körfezi olayı olarak bilinir. Bu tek basit olay, çok büyük bir asker sevkiyatına ve topyekûn savaş haline girilmesine neden oldu. Yalnız bir problem var. PT botlarının ABD destroyerlerine saldırısı hiçbir zaman olmadı. Bu tamamen savaşa girmek için hazırlanmış düzmece bir olaydı. Eski Savunma Sekreteri Robert McNamara yıllar sonra Tonkin Körfezi Olayı’nın bir “Yanlışlık” olduğunu söyledi ve birçok yetkili ya da subay ortaya çıkarak bu açıklamanın bile törpülenmiş olduğunu, aslında olayın tamamen orta oyunu, büyük bir yalan olduğunu söylediler. Yine tamamen iş icabı, savaşa girilmişti. Ekim 1966’da başkan Lyndon Johnson, Sovyet bloğuna uygulanan ticari ambargoları kaldırdı, çünkü çok iyi biliyordu ki Sovyetler, Kuzey Vietnam’ın askeri ihtiyacının %80’ini karşılıyordu. Sonrasında Rockefeller Yatırımcılık, Sovyetler Birliği’ndeki bazı fabrikaları finanse etmeye başladı ki bunlar Kuzey Vietnam’a gönderilen askeri mühimmatların üretildiği fabrikalardı. Halbuki, her iki düşmanı da finanse ermek madalyonun sadece bir yüzüydü. 1985 yılında, Vietnam’da uygulanan askeri yetki mevzuatı deşifre edildi.
Bu mevzuat, Amerikan askerlerinin savaşta neyi yapıp neyi yapamayacağını belirtiyordu. Şöyle absürdlükler vardı:
- Kuzey Vietnam uçak savar sistemleri, tamamen aktif oldukları doğrulanmadan bombalanmayacaktı.
- Laos ya da Kamboçya sınırını geçen hiçbir düşman takip edilmeyecekti.
- Hepsinden önemlisi, yüksek ordu komutanlığı tarafından onaylanmadıkça hiçbir stratejik hedefe saldırı yapılmayacaktı.
Bütün bu komik kısıtlamaların hepsi bir yana, Kuzey Vietnamlılar bu mevzuatı biliyordu ve bütün stratejilerini Amerikan güçlerinin bu kısıtlamaları çevresinde şekillendiriyorlardı. Bu yüzden savaş bu kadar uzun sürdü ve ana fikir şuydu: Vietnam savaşı asla kazanılmamalı. Sadece uzatılmalı. Savaş sonunda 58 bin Amerikalı ve 3 milyon Vietnamlı öldü.
Peki, şimdi nereye geldik?
Linkler
Zeitgeist The Movie (Belgesel) – Türkçe Altyazılı – YouTube