Genel
ANALİZ: Enerji krizinin nedeni plansızlık
Türkiye’nin enerji tedariğinin ağırlıkla ithalata bağımlı olmasının faturası bu kış önümüze geldi. İran’dan sağlanan gaz tedariğinde aksama yaşanması yüzünden önce…
Türkiye’nin enerji tedariğinin ağırlıkla ithalata bağımlı olmasının faturası bu kış önümüze geldi. İran’dan sağlanan gaz tedariğinde aksama yaşanması yüzünden önce sanayiye verilecek gazda kısıntı yapılacağı geçen hafta bildirildi. Ardından OSB’lere verilecek elektrikte kesinti yapılacağı aktarıldı. Duruma yönelik gelişmeleri ve tedarik sorununun nedenlerini son üç haberimizde sizlere aktardık. Pazar akşamı ise durum üzerine sanayiciler ilgili bakanlarla bir araya geldi. Hemen her sektör kendilerine muafiyet sağlanmasını talep edince arzda kritik öneme sahip ilaç, et ve süt ürünlerine yönelik gaz tedariğinin süreceği bildirildi.
TÜRKAKIM’DAN SAĞLANAMAZ MI?
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile, organize sanayi bölgesi başkanları, oda başkanları ve Türkiye ve Odalar Birliği (TOBB) sektör meclislerinin bir araya geldiği toplantıda konu ele alınsa da elektrik kesintilerine ilişkin olumlu bir dönüş henüz sağlanamadı. Enerjide tedarik bütün dünyanın sorunu. Sonbaharda Çin’de birçok tesisin kapandığı haberleri gelmişti. Kömür ve gaz fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasının ardından şu günlerde Brent petrolün varil fiyatı da 88 doları aştı. Enerji maliyetlerindeki yüksek seviye Türkiye’nin ilave gaz talep etmesini de zorlayan bir unsur. Özellikle gaza dayalı elektrik üretiminin bir kriz anında sıkıntı oluşturabileceğini uzmanlar öteden beri dile getiriyorlar. Türkiye geçen süreçte TANAP ve TürkAkım gibi önemli projelere sahne oldu. TANAP’tan akacak gazın miktarı sınırlı olsa da TürkAkım tarafından ilave gaz talep edilmemesinin nedeninin kontratlar olduğu belirtiliyor. Enerjide anlık bir talebin karşılanması pek mümkün değil. Uzmanlar, spot piyasada LNG fiyatlarının çok yüksek olduğunu ve Türkiye’nin de döviz sıkıntısı olduğunu not ederek, bu taraftan da tedarik sağlama anlamında sıkıntı yaşandığını bildiriyorlar.
DEPOLAMADA AĞIRDAN ALDIK
Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’nin bu anlamda gaz depolama yatırımlarını yıllar itibarıyla ağırdan alması da bugün yaşanılan arz probleminin en önemli nedeni. Müstafi Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı dönemde enerjide yerlileşme projeleri başlatılmıştı. Özellikle güneş ve rüzgar enerji yatırımlarına ağırlık verildi. Ancak Kovid-19 salgınının kapanma dönemlerinde enerji talebi düşüp sonradan ertelenmiş talep hızla açığa çıkınca ilave ihtiyacın karşılanmasında sorun yaşanır oldu. İçeride bir müddet düşük tutulan enerji fiyatları yüzünden yenilenebilir taraftan sağlanan arzda ayak sürüme görüldü. Özellikle YEKDEM tarafında teşviklerle ilgili yaşanan sorunlara dair bu alanda üretim yapan firmaların oluşturduğu STK’lardan şikayetleri haberleştirmiştik. Son YEKDEM düzenlemesinin sektörde ciddi soruna neden olduğu biliniyor. Yine 2021 yılında kuraklık yüzünden hidroelektrik santrallarında da verim düştü. Bütün sorunlar domino taşı gibi üst üste geldi.
SANAYİCİ SORUMLU DAVRANMALI
Birçok sanayici elektrik kesintileri yüzünden maliyetlerin artacağını belirtiyor. Esasen üç günlük aralıklı kesintiler tatil dönemi gibi de değerlendirilebilir. Ancak bazı tesislerin kapanması durumunda yeniden üretime geçmesi günler alabiliyor. Bu sorunu salgın dönemindeki kapanmalarda yaşamıştık. Bir diğer konu ise ihracat siparişleri. Buralarda verilen taahhütler var. Hatırlanacağı üzere Çin’de salgın ilk başladığında kapanma olmuş tedarik sağlanamamış ve Türkiye gibi yakın coğrafyalara yöneliş olmuştu. Ancak küresel enerji krizinin yaşandığı şu dönemde hiçbir ülkenin bunun dışında kalması beklenemezdi.
Son 4-5 gündür sanayicilerin şikayetlerini dinliyoruz. Ancak OSB’ler ve büyük enerji tesisleri olası bir enerji krizine ne kadar hazırlandılar? Devletin verdiği yenilenebilir teşvikler ortadayken kaç OSB fabrika çatılarına güneş enerji sistemi kurulmasını zorunlu tuttu? Kaç tesis rüzgar enerji santralı kurarak olası bir kısıntıya karşı alternatif ve yenilenebilir yatırımlar yaparak enerji arzını güvenlik altına aldı? Hemen her ekonomi programında “özel müteşebbis ile büyüyeceğiz” diskuru hakimken özel sektör üzerine düşeni ne kadar yaptı? Bu soruları da gündeme getiren, tedariğin daha da hızlanacağı önümüzdeki dönemde benzer sıkıntılar yaşanmaması için projelendirme yapılmalı.
MÜHENDİSLERDEN 4 MADDELİK ÖNERİ
Makine Mühendisleri Odası (MMO) tüm ülkede elektrik kesintisinin nedeninin İran’dan gaz akışının aksaması olamayacağını belirterek, elektrik kesintilerinin nedeninin yanlış politikalar olduğunu bildirdi. Bu durumun, doğal gaz depolamasının yetersizliğini ortaya koyması yanı sıra dışa bağımlılığın ve yanlış enerji politikalarının açık bir sonucu olduğu vurgulanan açıklamada, “Sanayide gaz ve elektrik kesintilerinin üretimi durduracağı, maliyetleri artıracağı ve zaten çekilmez olan hayat pahalılığını büyüteceği da açıktır. Doğal gazın Türkiye’nin birincil enerji arzında payı yüzde 27.1’dir. 2021’in ilk 11 ayında tüketilen elektriğin üçte biri, doğalgaz yakıtlı santrallarda üretilmiştir. Yaşamımızda bu kadar önemli yeri olan doğalgazda, yüzde 99 oranında dışa bağımlıyız.” denildi.
HATALARDAN DÖNÜLMELİ
2020’de doğalgaz ithalatının üçte birinin Rusya Federasyonu’ndan, dörtte biri Azerbeycan’dan yapıldığı, İran’ın payının ise yüzde 11 olduğu kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“BOTAŞ verilerine göre, ülkemizin günlük kuramsal gaz giriş kapasitesi; boru hatlarından 199 milyon, LNG tesislerinden 77 milyon, FSRU (yüzer gaz depolama) tesislerinden 56 milyon, depolama tesislerinden 48 milyon m3 olmak üzere toplam 360 milyon m3’dür. Bu durumda, İran’dan gelen 28.5 milyon m3 gazın kesilmesi, kapasitede yalnız yüzde 8 azalması sonucunu verecektir. Oysa uygulamada durum daha farklıdır. BOTAŞ’ın günlük 360 milyon m3 rakamının gerçekleşmesi için, bütün boru hatlarının dolu olması, gazın sözleşme değerlerine uygun olarak eksiksiz gelmesi, bütün FSRU ve LNG limanlarında LNG tankerlerinin tam kapasitede sorunsuz boşaltıyor olması ve doğal gaz depolarının tam olarak dolu olması gerekir. Ayrıca, bu rakama dahil olan ancak halen boşta bekleyen ve yıllık kapasitesi 6.5 milyar m3 olan Azerbaycan-Erzurum hattına Azerbaycan’dan gazın gelmesi ve BOTAŞ şebekesine gaz verebilmesi de lazımdır. Enerji yönetimi bu hattan temin edilen gazın daha yüksek fiyatlarla ve ilave taşıma bedelleri ile Eskişehir’den alınmasına yönelik hatalı karar ve uygulamadan derhal dönmelidir.”
İLLER İÇİN ÖNLEM
Açıklamada, İran’dan gaz arzının ileride de herhangi bir nedenle aksaması olasılığına karşın, Güney, Güneydoğu ve Doğu illerinin gazsız kalmaması için yapılması gerekenler de şöyle sıralandı:
Azerbaycan’ın Türkgözü giriş noktasından Erzurum’a gelen boru hattından uygun koşullarda gaz temininin sağlanması,
Mevcut kompresör istasyonları ve boru hattı şebekesinin çift yönlü çalışmasına imkan verecek yatırımların hızla sonuçlandırılması, şebekelerdeki eksik yatırımların tamamlanması,
Bölgede doğalgaz deposu olarak kullanmaya uygun formasyonların araştırılması gerekmektedir.
Kesintilerde Türkiye’nin gazsız kalmaması için mevcut depolama tesis projeleri bir an önce bitirilmelidir.
SANAYİYE DARBE
Hangi nedenle olursa olsun, faaliyetleri süreklilik arz eden sanayi kuruluşlarına gaz ve elektrik arzının üç dört günlük sürelerle kesilmesinin sanayiye darbe olduğu belirtilen açıklamada şu uyarılar yer aldı:
Doğal gaz temininde güçlük çeken kamu elektrik üretim tesislerinin, fuel-oil vb. alternatif yakıtlarla üretimini sürdürmeleri sağlanmalıdır.
Kapasite mekanizması yöntemi ile çalışmadıkları aylar-yıllar için kamudan adeta haraç olarak milyonlar tahsil eden santrallar da derhal devreye girmelidir.
Bu vesile ile belirtmek isteriz; ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasının köklü çözümü, toplum çıkarlarını gözeten kamusal planlama ve kamu hizmeti yaklaşımı ile enerjinin azami ölçüde yenilenebilir kaynaklara dayalı etkin ve verimli temini, iletimi ve dağıtımından geçmektedir.
Enerji ihtiyacımız, bu çerçevedeki toplumsal, kamusal, ulusal çıkarlar temelindeki bir planlama sistematiği ve uzun vadeli öngörülerle, düşük maliyetle üretim ve dağıtım yoluyla geniş kesimlerin sürekli ve en ucuz şekilde yararlanmasına imkân verecek biçimde karşılanmalıdır. Kâr odaklı üretim, iletim, dağıtım ve satış politikasının reddedilmesi gerekir.
Toplumun enerji ihtiyacını güvenli ve en ucuz biçimde karşılama amacını gözeten kamucu, toplumcu enerji politikalarına yönelmek gerekmektedir. Başka türlü dışa bağımlılıktan, kesintilerden, fahiş fiyat artışlarından ve zincirleme hayat pahalılığından kurtulmak mümkün değildir.
Recep Erçin, yazarın izniyle Aydınlık’tan yeniden yayınlandı
Eğer böyle bir şey varsa Türkiye ekonomisi biter! | Atilla Yeşilada-Zor Görev
Dr Üçer-Dr Ülgen: Uzun erimli maliyet enflasyonu geliyor
Küresel enerji krizi kapıda mı?