Döviz
Prof Kozanoğlu: İhracatta rekor hayalini unutun, finansman gereksinime bakalım
BirGün Gazetesi’nde “Adım adım ihracat rekorları gerçeği” başlıklı makalesinde, Prof Hayri Kozanoğlu, hükümetin ihracat rekorlarıyla öğünmesinin altta yatan karamsar manzarayı…
BirGün Gazetesi’nde “Adım adım ihracat rekorları gerçeği” başlıklı makalesinde, Prof Hayri Kozanoğlu, hükümetin ihracat rekorlarıyla öğünmesinin altta yatan karamsar manzarayı gizlemediği ima etti. Kozanoğlu, gerçek manzarayı şöyle özetliyor: “Veriler 2022’nin bütününde 40 milyar doları aşan cari açık faturası çıkacağını gösteriyor. 1 yılda yenilenmesi gereken 182,4 milyar dolar dış borcu da ekleyince 220 milyar doları aşan dış finansman gereği ortaya çıkıyor”.
Gerçekten de, 2019’dan bu yana en güçlü turizm mevsimindeyiz, fakat Temmuz ortasında dahi cari açık ve dış finansman sıkıntılarının uzantısı olan TL zafiyeti bitmedi. Bayramın son gününde, öğle saatlerinde dolar/TL 17.39’a kadar yükseldi.
Bu denkleme bakan bir çok ekonomist kış aylarında ödemeler dengesi darboğazı yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Ödemeler dengesi darboğazı, Türkiye’nin dış borçlardan kaynaklanan yükümlülükleri karşılamakta güçlük çekmesi anlamına geliyor. Türkiye’nin 850 puan civarında dalgalanan CDS primi Eurotahvil alıcılarının bu riski fiyatladığını gösteriyor. Dış basına göre halen Türkiye’nin de dahil olduğu Gelişmekte Olan Ülke tahvillerinin %26’nın yüksek risk bölgesinde işlem görmesi, kış ayları için ciddi bir tehlike.
Kozanoğlu’nun makalesinden yaptığımız alıntıyla, kışın biz bekleyen tehlikeyi açıklayalım:
Ekonomik analiz yaparken salt ihracattaki veya ithalattaki dolar cinsi artış yerine, dış ticaret hadlerinin ne doğrultuda geliştiğine bakmak daha anlamlıdır. En son TÜİK dış ticaret endeksleri, ihracat miktar endeksinin %3.3, ihracat birim endeksinin %11.6 arttığını gösterdi. Diğer bir ifadeyle, miktar olarak daha fazla ihracat yaparken, bunun her birimini daha pahalıya satıyoruz. Bu ilk bakışta yüz güldüren bir gelişme izlenimi yaratıyor. Ne var ki ithalatta miktar endeksindeki artış %6.8, birim endeksindeki ise %34.3. Yani miktar olarak sattığımızdan çok daha fazla mal alıyor, bunlara fiyat anlamında çok daha yüksek ödeme yapıyoruz. Göreceli olarak dış ticarette istatistikler Türkiye’nin aleyhinde gelişiyor. Nitekim bunların özeti anlamındaki dış ticaret haddi Mayıs 2021’de 91.6 iken Mayıs 2022’de 76.2’ye kadar gerilemiş durumda.
CARİ AÇIK TIRMANIYOR
5) Dış ticaret analizlerinde parite koşulları, yani işlemlerin ağırlıkla yapıldığı para birimlerinin birbiri karşısındaki değişimi de büyük önem taşır. Türkiye 2021’de ihracatının 106.7 milyar dolarını dolar, 103 milyar dolarını avro cinsinden yapmıştı. İthalatta ise 176 milyar dolar, dolar, 78.8 milyar dolar avro cinsinden faturalandırma söz konusuydu. Diğer bir ifadeyle ihracatta dolar ağırlığı %47.4, avro %46 iken; bu oranlar ithalatta %64.8 ve %29’du. Yani ihracatımızda iki para birimi eş ağırlıklı kullanılırken, ithalatta dolar egemenliği vardı.
Bu da doların avroya karşı değer kazanmasının ödemeler dengesini olumsuz etkileyeceği anlamına gelir. 1 Ocak 2021’de 1.22 olan dolar/avro paritesi 10 Temmuz 2021’de 1.18’e, 31 Aralık 2021’de ise 1.13’e düştü. Bugün ise 1.01 civarında. Yani avro cinsinden sattığımız ürünlerin dolar karşılığı giderek düşüyor, bu da dış ticaret ve cari işlemler açığını tırmandırıyor.
DARALMA OLASILIĞI…
6) Son haftalarda küresel enerji ve emtia fiyatlarında belirgin bir düşüş gerçekleşti. Nitekim küresel gıda endeksi Haziran ayında %2.3 geriledi. Brent petrolünün varili Nisan’dan bu yana %29 gerilemeyle 100 doların altına inerken (bu satırlar yazılırken 106 dolardı), neredeyse tüm emtialarda benzer bir aşağı doğru hareket gözlendi. Tüm bunlar enerji ve hammadde ithalatçısı Türkiye’nin lehine gelişmeler gibi görünüyor. Ancak bu irtifa kaybının iki temel nedenine bakınca o kadar iyimser bir tablo göze çarpmıyor.
Birincisi, tüm dünyada faiz oranlarındaki artış bir finansal yatırım aracı olarak emtiaların cazibesini azaltıyor, elde tutmanın finansal maliyetini artırıyor. Bu da düşüşü hızlandırıyor. Ama aynı zamanda Türkiye’nin 451.2 milyar dış borcunun maliyetini de yukarı çekiyor. İkincisi, dünyada ekonomik durgunluk endişesi girdi fiyatlarını aşağı çekerken, başta Türkiye’nin başlıca ihracat kapısı AB ülkeleri tüm dünyada ithalat talebinin kısılmasını da beraberinde getiriyor.
OECD avro bölgesi 2022 büyüme beklentisini %2.6’ya çekti. Ekonomik beklentiler giderek kötüleşiyor, büyümenin yavaşlamasından öte bir daralma olasılığı konuşuluyor.
BOZULMA DEĞİŞMEDİ…
7) Bir ülkenin döviz gelir ve harcamalarının nihai yansıması cari işlemler dengesinde gözlenir. Türkiye’nin cari açığı Mayıs 2022’de 6.5 milyar dolara kadar yükselerek, yılın ilk 5 ayında 28.1 milyar doları buldu. Turizm gelirlerinin aynı dönemde %148 artışla 3.1 milyar dolardan 7.6 milyar dolara çıkması da genel tablodaki bozulmayı değiştiremedi. 12 aylık kümülatif cari açık 29.4 milyar dolar. Net enerji ve altın ithalatı hariç cari fazla 38.3 milyar dolar olsa da, Türkiye’nin yapısal sorunları böyle devam ettikçe cari açık, buna bağlı dış aleme finansal yükümlülüklerin artması sıkıntısı ortadan kalkmayacak.
POLLYANNACILIK POLİTİKASI
8) Bu veriler 2022’nin bütününde 40 milyar doları aşan bir cari açık faturası çıkacağını gösteriyor. İlk 5 ayın trendi 60 milyar dolar rakamını gösterse de, yılın ikinci yarısında ekonominin yavaşlaması ile cari açıktaki hızlı bozulma da ivmesini kaybedecek. Türkiye’nin 1 yılda yenilemesi gereken 182.4 milyar dolar dış borcunu da ekleyince 220 milyar doları aşan bir dış finansman gereği ortaya çıkıyor. CDS priminin 850 puan civarına yerleştiğini, baz alınan uluslararası faiz oranlarının da hızla yükseldiğini düşünürsek, Türkiye döviz gereksinimini giderek daha zor ve daha pahalıya karşılayacak. Büyük olasılıkla ekonomiyi yönetenler ise, aylık ihracat rakamlarındaki kıpırdanmayı davul zurnayla karşılayıp, Pollyannacılık oynamaya devam edecek…
Prof Fatih Özatay: Risk düzeyi Ocak 2002’deki risk düzeyinden yüksek
Dr Cüneyt Akman: Enflasyon çıldırdı, döviz krizine yol açabilir
FÖŞ yakındı: Bu kışı nasıl çıkartacağız, ben de bilmiyorum