Sosyal Medya

Ekonomi

Prof Hayri Kozanoğlu:  Ekonomide uzatmalar oynanıyor, Erdoğan seçime hangi stratejiyle girecek?

Tayyip Erdoğan’ın 1 Mayıs vesilesiyle işçilere hitaben yaptığı konuşmadaki, “Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali…

Prof Hayri Kozanoğlu:  Ekonomide uzatmalar oynanıyor, Erdoğan seçime hangi stratejiyle girecek?

Tayyip Erdoğan’ın 1 Mayıs vesilesiyle işçilere hitaben yaptığı konuşmadaki, “Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali aldı başını gidiyor” ifadesi dikkate değer. Kelimelerin dikkatle seçilmesi, konuşmaya hakaretten uzak bir sitem tınısının egemen olması, aslında ciddi bir endişenin, adeta acizliğin dışa vurumu olarak yorumlanabilir.

 

Belli ki AKP artık kendi seçmenini de ikna etmekte zorlanıyor, özellikle geçim sıkıntısı çeken yurttaşları nereden yakalayacağını bilemiyor. ‘Bütün dünya Türkiye’ye imreniyor”, “İlk 10 ekonomi arasına girmek üzereyiz” tarzı boş böbürlenmelerin, özellikle Hazine ve Maliye Bakanı tarafından azimle tekrarlansa da son zamanlarda muhafazakâr kitlelerde de karşılık bulmadığı anlaşılıyor.

 

 

EKONOMİDE UZATMALAR OYNANIYOR

 

Bu objektif gerçek, Saray rejimini iki ayrı eksenli bir stratejiye yöneltebilir. Birinci eksen, ne pahasına olursa olsun, orta ve uzun vadede ne kadar yüksek maliyetler getirirse getirsin seçimlere kadar yurttaşların geçim sıkıntısından, hayat pahalılığından kaynaklanan sıkıntılarını bir parça hafifletmek. Sürenin daralması, Mehmet Şimşek benzeri piyasacı teknisyenlerle, bir kemer sıkma programı uygulayıp, uluslararası piyasalara güven vererek makro ekonomik dengeleri sağlama seçeneğini ortadan kaldırıyor.

 

Sene başında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması gibi tavizlerle zaman kazanmaya çalışılacağı izlenimi uyanıyor. Ancak Kur Korumalı Mevduat’ın, Merkez Bankası politika faizini yüzde 14’te tutacağım derken kamu iç borçlanma faizlerinin yükselmesinin bütçeye getirdiği yüklerin giderek arttığı gözleniyor. Nitekim emeklilere bayram ikramiyesinin yükselen tepkilere rağmen bin 100 lirada tutulması bütçedeki bu sıkışmışlığın göstergesi.

 

GLOBAL KONJONKTÜR ERDAOĞAN’IN KARŞISINDA

 

Küresel ekonomik koşulların da; ABD faizlerinin yükselmesi, borsalardaki keskin düşüş, enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın sürmesi, tedarik zincirlerindeki tıkanmalar, Çin ekonomisinin yavaşlaması vb. nedenlerle kendilerine pek de yardımcı olmadığı ortada. Enflasyonun kontrolden çıkması, örneğin İstanbul Ticaret Odası nisan ayı perakende fiyatları artışının yüzde 80’e dayanması işlerin hiç de yolunda gitmediğini gösteriyor.

 

Tüm umutlar, döviz kurunun istikrarlı seyrine bağlanmış durumda. Son günlerde küresel piyasalardaki gözlemlenen büyük çalkantının da etkisiyle dövizde yeni bir hareketlenme görülebilir. Bu da Türkiye ekonomisinin derin bir krize sürüklenip tepetaklak olmasına yol açabilir.

 

Erdoğan’ın son Suudi Arabistan gezisi, BAE ve İsrail ile ilişkileri düzeltme çabası Körfez ülkelerinden gelecek olası bir sermayeye can simidi olarak sarıldıkları şeklinde yorumlanabilir. Onların da Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan ürküp Türkiye benzeri ülkelerden emlak alımına hız vermeleri olasılığı var.

 

Küresel enflasyonun sıçramasının, kapitalizmin krize sürüklenme olasılığının artmasının iki farklı yönde yansıması görülebilir. Birincisi, iktidarın “kriz her yerde, enflasyon her ülkede” söyleminin inandırıcılığını artırabilir. Öte yandan yükselen gıda fiyatları, yoksulluğun yaygınlaşması gibi olgular Sri Lanka’da başladığı gibi; Irak’tan İran’a, Arjantin’den Brezilya’ya dalgalar halinde yayılabilir, bu Türkiye’de de ciddi bir toplumsal isyana iham verebilir.

 

KÜLTÜREL FAY HATLARI TETİKLENİYOR

 

İkinci eksen ise, kültürel fay hatlarını tetikleyerek, din-mezhep üzerinden karşıtlıklar yaratarak, geçim sıkıntısının halkta yarattığı tepkiyi başka bir zemine çekmek çabası gibi görünüyor. Gezi davasındaki kararın, AKP rejiminin kendi standartları içerisinde dahi ne kadar mesnetsiz; akla vicdana, hukuka tamamen aykırı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Erdoğan’ın kararın hemen ardından Osman Kavala için, “Bu adam Türkiye’nin Soros’uydu, Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü” demesi, “Dolmabahçe Camii’nde bira içtiler” yalanını tekrar gündeme getirmesi, toplumu birbirine düşman etmek, gerginlikleri tırmandırmak için her riski göze alabilecekleri endişesini güçlendiriyor.

 

Yakınlarda Macaristan’da Orban’ın, Sorosçuluk suçlamaları üzerinden kazandığı seçim zaferinin de, aynı temayı temcit pilavı gibi tekrar gündeme getirme motivasyonunu artırmış olduğu düşünülebilir.

 

GEZİ RUHUNU YAKALAYABİLMEK

 

1 Mayıs’ta, hemen ülkenin her yerine yansıyan coşku, güçlü katılım Türkiye’de toplumsal muhalefetin canlılığını ve örgütlülüğünü yansıtmak açısından umut vericiydi. Gezi davası kararının açıklanmasında sonra, yargının adaletsizliğine yönelik güçlü tepkiler, geniş toplum kesimlerinin Gezi fikrine ve pratiğine sahip çıkma kararlılığı da çok değerliydi.

 

Ne var ki, 1 Mayıs meydanlarında Gezi’deki kadar geniş bir kitlesellik yakalanamadığını söylemek durumundayız. O dönemde daha önce sokağa çıkma pratiği bulunmayan, o ana kadar toplumsal örgütlülükler içinde yer almamış kesimler de Gezi’nin aktif unsurlarıydılar. Gezi, Türkiye tarihinin belki de en kitlesel ve meşru toplumsal isyan hareketiydi. İnsanımızın paylaşmaya, dayanışmaya, farklılıklara hoşgörüyle bakmaya ne kadar hazır, hiyerarşilere meydan okumaya çok yatkın olduğunu gösteren, adeta mini bir “kültür devrimiydi”.

Aynı biçimlerde olmasa da, toplumsal muhalefetin yeni formlarda bu baskıcı rejime karşı mücadelede Gezi ruhunun tekrar yakalanması, o dayanışma kültürünün yayılması, insanların özgürlük arayışlarının karşılık bulması için daha fazla çaba harcaması gerekiyor.

 

Benzer biçimde, eylemleri geniş bir toplumsal destek sağlamış moto kuryeler, market zincirleri emekçileri gibi hizmet sektörünün güvencesiz proleterleri de 1 Mayıs meydanlarında yeterince yaygın temsil edilmediler. Bu da gündelik emek mücadelelerinin, daha geniş kapsamlı, özgürlük ve adalet taleplerini de içeren zeminlere taşınmasının, politik örgütlenmelerde kendini ifade etmesinin önemini gösteriyor. Örgütlü kesimler dışında kalan emek ve özgürlük taleplerinin de, toplumsal muhalefetin organik bir parçası haline gelmesinin aciliyetine vurgu yapıyor.

 

 

Yazarın BirGün’de yayınlanan makalesinden alıntıdır. Tamamını okumak için linki tıklayın

 

Uğur Gürses:  Hangi milli gelir tanımı doğru?

 

Erdal Sağlam:   Döviz sıkıntısına çare aranıyor! & Ekonomi seçim sath-ı mailinde

 

Veysi Dündar: G.T.Ö. : GAYRIMENKUL TERÖR ÖRGÜTÜ

BAKMADAN GEÇME

  • Allianz Trade: Ticaret savaşında belirsizliği yönetmek!

    Allianz Trade’in ”Fırtınadaki Süvariler” başlığı ile yayınladığı bu yılın ilk çeyrek Ekonomik Görünüm Raporu’nun odağında Donald Trump’ın gümrük vergileri ve ticaret savaşı var...

  • ABD-Çin ticaret savaşı nereye gidiyor?

    ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı kritik bir eşiğe ulaştı ve küresel ticareti ciddi şekilde tehdit ediyor...

  • Gram altını e-siparişten kartla aldık!

    Altın ons fiyatının rekorlar kırması talebi canlandırdı. Fiziki altın yatırımcısı e-ticaret yoluyla da altın almaya başladı. Piyasa ile en az yüzde 10 fiyat farkı olmasına rağmen, doğrudan eve teslim, kredi kartı ile alım kolaylığı ve ‘değeri artacak’ beklentisi online altına yönelimi artırdı...

  • Gedik Yatırım’dan ilk çeyrek finansal sonuç tahminleri…

    Sanayi şirketlerinde daralan talebin ve geçen seneki yüksek bazdan normalleşen marjların etkilerinin devam etmesini beklemekteyiz...

  • Altın Sertifikası, Fiziki Altına Kıyasla Primli İşlem Görüyor…

    Kasım 2022’de ihraç edilen Altın Sertifikası (ALTIN.S1), son dönemde yatırımcı talebindeki artış nedeniyle fiziki altına göre daha fazla değer kazandı...

  • Bitcoin’de hayat işaretleri, $100 bini aşabilir mi?

    Bitcoin, Nisan 2025'te 90.000 dolar seviyesini aşarak yatırımcıların ilgisini yeniden üzerine çekti. Bu yükseliş, hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalar ve doların değer kaybı gibi makroekonomik faktörlerle destekleniyor. Ayrıca, spot Bitcoin ETF'lerine olan kurumsal talebin artması, fiyatların yukarı yönlü hareketini güçlendiriyor. Ama, rallinin önünde güçlü teknik dirençler var. ​

  • Dİ-EN araştırma gençlere sordu:  Hangi partiye oy vereceksiniz?

    19 Mart Protestoları Sonrası Gençleri Eğilimi’ başlıklı seçim araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 41.6’lık büyük çoğunluğu CHP’ye oy vereceğini söyledi. İkinci sırada ise yüzde 17.9’luk oranla AKP yer aldı. Area anketinde ise CHP’ye fark atarken, sıradaki cıumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş’ın da Erdoğan’a fark attığı görüldü.  

  • DİKKAT:  Altında balon fazla şişti, patlayabilir

    Altın fiyatları 2025 yılında rekor seviyelere ulaşarak ons başına 3.500 doların üzerine çıktı. Bu hızlı yükseliş, yatırımcılar ve uzmanlar arasında bir finansal balon oluştuğu yönündeki endişeleri artırdı. Altının geleneksel güvenli liman algısı, bu yükselişi destekleyen temel etkenlerden biri olurken, jeopolitik riskler ve ticaret savaşları gibi küresel gelişmeler bu trendi hızlandırdı. Ancak, altın fiyatları temel nedenlerden dolayı yükselmiyor.  Bir balon oluşuyor.  Balonlar da bir noktada hep patlar. 

  • IMF Nisan tahminleri:  Ticaret Savaşları global büyümeyi frenleyecek, enflasyona fazla etki yok

    IMF'nin son raporuna göre, dünya ekonomisi son 80 yılın en büyük dönüşüm süreçlerinden birine girdi. ABD’nin art arda gelen gümrük tarifesi açıklamaları, küresel ticaretin işleyişini ciddi şekilde etkilerken, bu gelişmeler büyüme beklentilerini düşürüyor ve finansal piyasaları sarsıyor. Öte yanda, enflasyon tahmini çok az değişti

  • ALTINS1 ile gram altın makasında tehlikeli tırmanış! “Yüzde 17 fark alarm zilidir”

    Borsa İstanbul’da işlem gören Darphane Altın Sertifikası (ALTINS1) ile piyasa fiyatları arasındaki fark rekor seviyeye ulaştı. Özellikle uzun vadeli yatırımcılar için ciddi uyarılarda peş peşe geldi. ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz,"Fiziki altın daha güvenli bir liman olabilir" uyarısında bulundu.

  • Kuaför, cafe ve market sahipleri dikkat! Çaldığınız müzikle hapse girebilirsiniz

    Kuaför, kafe ve market gibi işletmeler artık mekanlarında çaldıkları müzik için yıllık metrekare başına 6 bin TL telif ücreti ödemek zorunda kalacak. MESAM tarafından gönderilen ihtarnamelerde, ödemeyen işletmeler için lisans bedelinin üç katı tazminat, banka hesaplarına haciz ve 1 ila 5 yıl arası hapis cezası gündemde.

  • Borsa yatırımcısı dikkat! Takas tarihlerine bayram ayarı

    Borsada takas tarihlerine bayram ayarı geldi. 23 Nisan tatiline dikkat. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı takas takvimini değiştirdi.

  • Kredi kartınız bir sabah kullanılamaz hale gelmesin! Bankalar tek tek mesaj gönderdi

    Nakit avans yoluyla döviz altın kripto alanlar dikkat. Bankalar harekete geçti. Limitiniz askıya alınabilir. Kredi kartınızla döviz, altın, kripto varlık alımları, vadesi gelmemiş kredilerin kapatılması, makul gerekçesi olmayan transferler, nakit çekme limiti aşımı gibi işlemler nedeniyle kartınız geçici olarak kullanıma kapatılabilir.

Benzer Haberler