Borsa
Piyasa Bülteni | Yeni dünya düzeni: Riskler ve fırsatlar
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi gündemin ilk sırasındaki yerini almaya devam ediyor. Elbette yaşanan insanlık dramı hepimizi derinden yaralamaya devam ederken,…
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi gündemin ilk sırasındaki yerini almaya devam ediyor. Elbette yaşanan insanlık dramı hepimizi derinden yaralamaya devam ederken, dün Çin bile sessizliğini bozarak savaşın daha da şiddetlenmemesi adına çaba sarf edeceklerini açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise tehditkâr bir açılım ile “üçüncü dünya savaşı nükleer ve yıkıcı olacak” derken, belirsizliğin boyutunu bir üst perdeye taşımış oldu.
Gelişmelerin piyasa yansıması ise kuşkusuz olumsuz olmaya devam ediyor. Batı tipi Teksas ham petrolün varil fiyatı bu sabah 114 dolar seviyesine yükselirken, Brent petrol ise 118 dolar ile son 9 yılın zirvesine yükseldi. Dünyanın tahıl ambarı olan Ukrayna’da yaşanan savaş durumu buğday fiyatlarının da bu sabah 11 dolara yaklaşması ile küresel kriz dönemi olan 2008’e geri döndüğünü görüyoruz. Emtia fiyatlarının genelinin yükseliyor olması, küresel ekonomi açısından var olan enflasyon tehdidinin daha da artması anlamına geliyor.
Yediğimiz ekmekten (buğday), giydiğimiz fanilaya kadar (pamuk), doldurduğumuz benzin deposundan (ham petrol), sanayide kullanılan endüstriyel metallere kadar her şeyin fiyatı adeta ‘uçmuş’ durumda. Dünyanın Rusya’ya yönelik her geçen gün artan yaptırımları Rusya ekonomisine ciddi zarar vereceği kuşku götürmezken ve Rus şirketlerini oldukça zor bir duruma sokarken, dünya da savaşın ve yaptırımların gölgesinde enflasyon ve beraberinde gelecek durgunluk tehdidi ile açık bir şekilde karşı karşıya kalmış durumda. Bunun da adı ekonomi kitaplarında stagflasyon.
Fitch ve Moody’s, Rusya’nın ülke kredi notunu altı basamak düşürerek “çöp” statüsüne indirdi ve Batı yaptırımlarının Rusya’nın borcunu ödeme kabiliyetini şüpheye düşürdüğünü ve ekonomisini zayıflatacağını söyledi. Öte yandan Birleşmiş Milletler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini kınadı. Türkiye oylamada lehte oy kullandığını, 141 ülke evet, 5 ülke ise karşı oy (Rusya, Suriye, Eritre, Belarus ve Kuzey Kore) kullandı. Aralarında Çin’in de yer aldığı 35 ülke ise oylamaya katılmadığını not edelim. Ukrayna ile Rusya arasında planlanan 2. tur görüşme bugün Belarus sınırındaki Brest kentinde gerçekleşecek. Görüşmeye yönelik büyük bir umut yok.
Yaşanan gelişmeler karşısında piyasaların da güvenli limanlara akın ettiklerini görüyoruz. Tedarik zincirinde yaşanacak kırılmaların emtia fiyatlarını uçurduğu bir ortamda, ABD Doları güvenli liman edası ile değer kazanıyor. Doların piyasa kuru olan sepet DXY bu sabah 98 seviyesine yükselerek son 9 ayın zirvesini test etti. Benzer bir şekilde, doların piyasa faizi olan 10 yıllık ABD tahvil getirisi de hafta başında %1,7 seviyesine kadar gerilemesi ardından dün FED Başkanı Powell’ın açıklamaları ile yeniden %1,9 seviyesine toparlandı.
FED Başkanı Powell, yüksek enflasyonu sınırlamak için bu ay faiz artırımı planına uyacaklarını ancak Ukrayna’da savaşın patlak vermesinin FED politika yapıcıları için görünümü “son derece belirsiz” hale getirdiğini açıklasa da, “son derece sıkı” istihdam piyasasının faizlerin artırılmasını gerektirdiğine dair yönlendirmesini tekrarladı. Faiz oranlarını “dikkatlice” yükseltmeye başlayacaklarına vurgu yapan Powell, enflasyon görünümünün iyileşmemesi durumunda, daha da agresif hareket etmeye hazır olduklarının altını çizdi.
Dün içeride Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı Şubat ayı öncü dış ticaret verilerini takip ettik. Şubat’ta ihracat geçen yılın aynı ayına göre %25,4 artışla 20 milyar dolar, ithalat ise son yılların en ağır kış koşulları nedeniyle artan enerji talebine de bağlı olarak %45,6 artışla 28,1 milyar dolar oldu. Böylelikle, dış ticaret açığı, Şubat’ta %142 artışla 8,1 milyar dolar, ilk 2 ayda %186,3 artışla 18,4 milyar dolar oldu. Devreye alınan yeni ekonomi modelinin bel bağladığı zayıf TL, güçlü ihracat ve cari fazla sloganında açık rekorlarının kırıldığını görüyoruz!
TL üzerinde neden değer kaybı baskısı olduğunun da bir cevabı dış ticaret verilerinde yatıyor. USDTRY kuru dün 14,13 seviyesine varan bir yükseliş kaydetti. Lakin, mevcut küresel koşullar altında, kamunun süregelen desteği ile yükselişin de oldukça sınırlı kaldığını görmeye devam ediyoruz. Elbette, kamunun desteğinin de bir sınırı veya kapasitesi olduğunu unutmamak gerekiyor. Kur cephesinde riskleri yukarı yönlü görüyoruz.
Rusya’ya yönelik yaptırımların dozunun artması ve swift yasağı ardından Bitcoin dün de bültenimizde belirttiğimiz üzere 45,500 dolar seviyesindeki kritik direncini bir kez daha test etti. Teknik manada haftalık kapanışın 45,500 dolar seviyesinin üzerinde olması, alım yönünde mevcut pozisyonlanmamızı artırmak için yeterli bir argüman olacaktır. Benzer bir şekilde, altının da ons fiyatı 1,975 dolar seviyesindeki teknik bölgenin üzerinde temiz bir kapanış durumunda, yukarıda tüm zamanların zirvesi olan 2,072 dolar kapısının anahtarının açılacağını düşünüyoruz.
ABD borsaları dün geceyi %1,8 civarında artıda tamamlaması ardından sabah saatlerinde Pasifiğin diğer ucunda da iyimser bir tablo görünüyor. Gösterge endeks Tokyo borsası %0,8 yukarıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise yatay bir seyir var.
Dönelim bugüne. Sabah saatlerinde TÜİK Şubat ayı enflasyon rakamlarını açıklayacak. Piyasa beklentisi aylık TÜFE artışının %4 civarında olacağı ve bu sonuçla yıllık gerçekleşmenin de %54 seviyesine dayanacağı tahmin ediliyor. Üreticiye yansıyan enflasyonun ise psikolojik %100 seviyesine ya bugün ya da önümüzdeki ay yükselmesi bekleniyor. Yurtdışında ise bugün Euro Bölgesi hizmet PMI ve ABD ISM hizmetler sektörü endeksi ile dayanıklı mal siparişleri takip edilebilir.
Bültenlerimizi son haftalarda Rusya-Ukrayna ekseninde cereyan eden ‘gelişmelere’ ayırdığımızın farkındayız. Sıcak savaş bir gün bitecek olsa da, soğuk savaşın uzun bir süre devam edeceği âşikar. Bu durumun kendi içerisinde hem riskleri hem de fırsatları beraber barındıracağını unutmamak gerekiyor. Avrupa’nın Rus gazına artık alternatif arayacağı tartışma götürmüyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dünya tarihinde yeni bir dönüm noktası olarak düşünülürse, Almanya savunma harcamalarını ciddi şekilde artıracağını açıkladı. Yıllardır ABD ve NATO’dan gelen savunma bütçesini artırma baskılarına direnen Almanya, Putin’in saldırgan politikasına karşılık vermek için savunma harcamalarına 2022 bütçesinden 100 milyar euroluk ek fon ayırmaya karar verdi. Ayrıca silah yardımı ve enerji güvenliği politikalarında da değişikliğe gidiliyor. Mikro ve makro anlamda tüm şirketler ve devletlerin yeni dünya düzenine adapte olmak ve oyun dışı kalmamak adına ev ödevlerini iyice çalışarak proaktif davranmaları gerektiğini altını bir kez daha çizmek gerekiyor.
iktisatbank.com