Borsa
Piyasa Bülteni: İkarus Sendromu
Atinalı mimar Daedalus, işlediği bir suç nedeniyle sürgün edildiği Girit’te Kral Minos tarafından, insan yiyerek beslenen yarı boğa yarı insan…
Atinalı mimar Daedalus, işlediği bir suç nedeniyle sürgün edildiği Girit’te Kral Minos tarafından, insan yiyerek beslenen yarı boğa yarı insan biçimindeki, Minotaurus adlı oğlunu hapsetmek için bir labirent inşasıyla görevlendirilir. Daedalus’un yaptığı labirent öyle karmaşıktır ki, kendisi bile çıkış yolunu bulamaz. Daedalus, üstü açık olan labirentin üzerinden uçan kuşların dökülen tüylerini toplar, sonra bu tüyleri balmumuyla yapıştırarak kanatlar yapar. İkarus’la birlikte bu kanatları kollarına bağlarlar ve uçmak için hazırlanırlar.
Daedalus, İkarus’a, çok ‘alçaktan’ uçmamasını çünkü öyle yaparsa denizin neminin kanatları ağırlaştıracağını ve dolayısıyla uçmayı engelleyeceğini, çok ‘yüksekten’ de uçmamasını çünkü o zaman da güneş ışınlarının tüyleri tutan balmumunu eriteceğini anlatır. Birlikte uçarak labirentten çıkarlar ve yükselmeye başlarlar. Girit halkı şaşkınlık ve sevinçle onları izler. İkarus, uçmanın verdiği keyifle babasının sözlerini unutur ve yükselmeye devam eder. Yükseldikçe, her şeye tepeden bakmaya ve kendisini üstün görmeye başlar, güneşe yaklaştıkça, balmumunun eridiğini, kanatların kopmaya başladığını fark edemez. Sonunda kanatlar kopar ve İkarus Ege Denizi’ne düşerek boğulur.
İfrat; herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma mânâsına gelir. Tefrit ise herhangi bir konuda geri kalma, yeterli ölçüde olmama anlamını taşır. ‘Dengeyi’ bulmak veya ekonomiyi denge noktasında tutmak oldukça önemlidir. Bültenimiz bugün İkarus ile açmamızın arkasında, Cuma günü İstanbul Sanayi Odası’nda yaşanan gelişmeler ve elbette dün açıklanan makroekonomik verilerin büyük bir payı var.
Hatırlanacağı üzere, TCMB Başkanı Kavcıoğlu, şirketleri stokçuluk yapmak ve döviz almakla itham etmesi ardından yaşananlar hâlen daha gündemin ilk sıralarında yer almaya devam ediyor. Sanayi yatırımlarını özendirmek için izlenen düşük faiz politikasına rağmen sanayicilerden gelen krediye erişim güçlükleri eleştirilerine Kavcıoğlu sert bir üslupla karşılık vermiş, düşük politika faizine rağmen kredilerde maliyetlerin %40 aştığı eleştirileri üzerine sanayicileri ucuz kredi kullanıp bunlarla yüksek hammadde stoku taşımak ve ucuz kredi çekerek döviz alımına gitmekle suçlamıştı. Kavcıoğlu, bugün de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde (TOBB) sektör meclisleri ve üyeleri ile Ankara’da 14:00’de bir araya geleceğini hatırlatalım.
Büyüme zarureti ağrıları olan bir hastaya benzetilirse, kredi vermek suretiyle büyümeyi daha da tetiklemek asıl sorunlara odaklanmamaya, ağrıları artarak devam eden hastaya hep bir doz daha fazla morfin vermeye ama tedavi etmemeye benzemektedir. Bu hasta bir gün morfine karşı bağışıklık kazanacak ve ağırlara artık morfin bile etki etmeyecektir. Dolayısıyla acı son morfinden gelecektir. Düşük faizle kredi vermek suretiyle zoraki veya görece büyümek (başka bir ifadeyle piyasaları şişirmek ve ekonomik balonlar sebebiyet vermek), sonu ekonomik krizlerle biten bir morfin tedavisidir. Bir örnekle desteklemek gerekirse, paranın fiyatının (faiz) doğru olmaması ve patlayan enflasyona karşı ‘koruma’ arayan Türk insanın taşıt kredilerine olan talebi sene başına göre %108 artış gösterdi!
Dün açıklanan İstanbul Ticaret Odası (İTO) enflasyon verileri ve beraberinde büyümenin öncü göstergesi olan PMI (satın alma müdürleri endeksi) pek de iyimser bir tabloya işaret etmedi. İmalat Sanayi PMI endeksi, Temmuz ayında üst üste beşinci ayda da büyüme ile daralmanın ayrıştığı eşik değer olan 50’nin altında kalarak 46,9 değerini aldı. İmalat sektöründeki yavaşlamanın ivmelenerek sürdüğünü görüyoruz. Temmuz verisi, Covid-19’dan bu yana gerçekleşen en belirgin düşüş olarak da kayıtlara geçmiş oldu. Öte yandan, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Temmuz ayına ilişkin perakende ve toptan eşya satış fiyatlarını açıkladı. Buna göre perakende fiyatlar %4,1 , toptan fiyatlar ise %3,1 artış kaydetti. Bu gerçekleşmelerle yıllık enflasyon sırasıyla %99,1 ve %88 olarak sonuçlandı. Özellikle manşet perakende enflasyonunun 1998 yılından bu yana (son 24 yılın) en yüksek seviyesine çıktığının altını çizmek gerekiyor.
Enflasyon mütemadiyen yükselirken, imalat üretiminin ise 5 aydır peş peşe daralma bölgesinde yer almasının kitabî karşılığı ise ‘slumpflasyon’ olarak ekonomi literatüründe yer alıyor! TÜİK’in resmî enflasyon rakamlarını Çarşamba günü açıklayacağını not edelim. Son dönemlerde İTO verileri ile TÜİK verileri arasında korelasyonun azalırken, İTO’nun TÜİK’in çok üzerinde sonuçlar vermeye başladığını da altını çizmek gerekiyor.
Ayın son iş günü, piyasaların gündemine düşen bir habere, kısa süreli de olsa heyecan yaratmıştı. Rusya Devlet Enerji Şirketi Rosatom, Akkuyu Santrali’nin harcamaları için Türkiye’ye parçalar halinde yüklü miktarda para gönderdiği yönünde haber, USDTRY kurunu kısa bir süreliğine de olsa 17,75 seviyesine kadar itmesi ardından yeniden son dönemlerde yatay bir seyir izlediği psikolojik 18 seviyesinin hemen altına hızla geri döndüğünü gördük. Mersin Akkuyu’da toplam 20 milyar dolar yatırımla kurulacak santral toplam 4,800 MW elektrik üreten dört reaktörden oluşacak. Santral, tüm reaktörleri faaliyete geçtiğinde Türkiye’nin enerji üretiminin yaklaşık %10’unu sağlayacak.
Buna bağlı olarak, Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan CDS risk primi dün 800 baz puanın altına geriledi. Bu gerçekleşmenin arkasında, Cuma günü gündeme düşen Rusya’dan nükleer santral kapsamında gelecek paranın (teminat kapsamında) kısa vadeli Türkiye eurobondlarına gideceği beklentisinin yattığını düşünüyoruz. Henüz resmî ve somut bir bilgi olmasa da, eurobond ve hisse senedi piyasalarında yaşanan iyimserliğin bir nedeninin de bu beklenti olduğunu düşünüyoruz. Dün BIST100 ana endeksi ve bankacılık endeksi günü %2,5 artıda tamamlarken, 10 yıllık Türkiye USD cinsi eurobondun getirisi %10,5 seviyesine geriledi (geçen ay ortası %12 seviyesine dayanmıştı.)
Dönelim biraz da küresel piyasalara. FED’in enflasyonla mücadeledeki kararlılığını ortaya koyması ardından küresel mali piyasalarda baş gösteren iyimserlik, ABD borsasının Temmuz ayını son iki yıldaki en büyük aylık kazançlarla tamamlamasına neden oldu. Cuma günü, FED’in favori enflasyon göstergesi olan PCE’nin (gelir ve harcama rakamları) beklentileri aşması sonrası resesyon kaygıları hafiflerken, Avrupa’da ikinci çeyrekte GSYH büyümesi, bir önceki çeyreğe göre %0,7 artış kaydederken (yıllık büyüme oranı tahminlerin üzerinde %4 oldu), AB ekonomilerinin daraldığı yönünde kaygıları da hafifletti. Lâkin, dün dünya genelinde açıklanan veriler ise yavaşlamanın devam ettiğine işaret edince kafalar yeniden karıştı. Küresel piyasalar yoyo misali savrulmaya devam ederken, enerji fiyatları olası talep düşüşü beklentisi ile dün sert bir şekilde geriledi. Brent cinsi petrolün varil fiyatı 100 dolar seviyesinin altına sarktı.
Hafta sonunda jeopolitik risklerde ciddi bir artış yaşandığını gördük. Çin, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesi halinde Çin ordusunun buna kayıtsız kalmayacağını belirtti. Çin’in bu son uyarısı, Dışişleri Bakanlığı’nın rutin bilgilendirme toplantısı sırasında yapıldı. Bakanlık Sözcüsü Lijian, Pelosi’nin “ABD hükümetinin 3 numaralı yetkilisi” olmasından dolayı olası Tayvan ziyaretinin “muazzam siyasi sonuçlarının” olabileceğini ifade etti. Çin, Tayvan’ı kendi toprağı olarak kabul ediyor. Pelosi’nin Asya’da dört ülkeyi ziyaret edeceği turundaki ilk durağı Singapur olacak. Bir diğer gerginlik haberi de Sırbistan ile Kosova arasında patlak verdi. Diplomatik temasları artması ile şu an Sırıstan-Kosava’da majör bir risk görünmese de, gözler Tayvan’a çevrilmiş durumda. Piyasaların korku endeksi VIX’in şimdilik 23 seviyesinin hemen altında olduğunu görüyoruz. Daha basit bir yaklaşımla, ‘para’ şimdilik (küçüktür 30) rahatsız değil!
Jeopolitik risklerin tırmandığı dönemlerde, piyasaların güvenli liman olarak sığındığı ABD 10 yıllık tahvil faizi bu sabah geçen hafta ön plana çıkardığımız %2,58 seviyesini test etti. Faiz getirisinin düşmesi, faiz getirisi olmayan altın ve gümüş gibi kıymetli madenleri ise dinamik tutmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Gümüşün ons fiyatında 18,65 seviyesinden uzun pozisyonumuz tutmaya devam ederken, yukarıda ilk etapta 20,80 dolar seviyesini takip ediyoruz. Benzer bir şekilde, altının ons fiyatında 1,695 dolar seviyesinden uzun pozisyondayız. Yukarıda ilk teknik seviye olarak ön plana çıkardığımız 1,760 dolar geçilirken, daha da yukarıda 1,835 dolar seviyesini takip ediyoruz.
ABD borsaları dün geceyi hafif düşüşler ile tamamlaması ardından ardından bu sabah vadeli işlemlerde de düşüş isteğinin korunduğunu görüyoruz. Pasifiğin diğer ucunda, Pelosi gerginliği ile Asya borsalarında koyu kırmızı bir renk hâkim. Gösterge endeks Tokyo borsası, %1,6 , Çin %3 , Tayvan borsası ise küresel risk iştahının olumsuz etkilenmesi ile %2 aşağıda işlem görüyor. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin bugün geç saatlerde Taipei’ye gelmesi bekleniyor. ABD’nin ziyaretle ilgili Çin’in “kılıç sallamasından” korkulmayacağı söyledi!
ABD Başkanı Joe Biden Pazartesi günü yaptığı açıklamada, El Kaide lideri Ayman el-Zawahiri’yi hafta sonu Afganistan’da düzenlediği hava saldırısında öldürdüğünü söyledi. Kasım seçimleri öncesi oldukça çok zayıf bir profil çizen Biden’ın bu açıklamayı canlı yayında paylaşması da dikkatlerden kaçmadı.
iktisatbank.com