Sosyal Medya

Borsa

Piyasa Bülteni: Enflasyon Perşembe açıklanacak, gözler Rusya ve Fed’de

Türk mali piyasalarının göreceli olarak sakin, dünyanın ise oldukça hareketli geçirdiği bir haftayı geride bıraktık. Geçen haftanın bütün hikayesi Rusya…

Piyasa Bülteni: Enflasyon Perşembe açıklanacak, gözler Rusya ve Fed’de

Türk mali piyasalarının göreceli olarak sakin, dünyanın ise oldukça hareketli geçirdiği bir haftayı geride bıraktık. Geçen haftanın bütün hikayesi Rusya ve FED ekseninde cereyan ederken, her iki konuya da hafta boyunca uzun uzun değindiğimiz için, haftanın ilk bültenini kısa tutmaya gayret edeceğiz.

FED’in Çarşamba akşamı, piyasaların satıcılı seyrine adeta omuz silkerek enflasyon tehdidi ile ‘mücadele’ etmede gösterdiği kararlı duruş ve açıkladığı yol haritası ardından küresel mali piyasalar yön bulmakta oldukça zorlandı. Bu bağlamda, Pandemi dönemine risk iştahı denince akla gelen teknoloji hisseleri ve özelinde Nasdaq borsası, geçen hafta 13bin seviyesin diplerine kadar gerileyerek yılbaşına göre %17,50 düşüş sergilemesi sonrasında, hafta içinde büyük zigzaglar çizerek haftayı 13,770 puan seviyesinden tamamladı.

Geride bıraktığımız hafta, güne olumlu başlayan küresel borsaların günü pekâlâ olumsuz veya tam tersi bir şekilde kapatmayı başardıklarını gördük. Bunu da ister istemez, piyasaların ucuzlayan varlık fiyatları ile ileriye dönük FED endişesi arasında kaldıklarının açık bir göstergesi olarak okuduk. FED endişesi ile, FED’in 8,8 trilyon dolar seviyesine ulaşan devasa bilançosunu dahi küçülme ihtimalini masaya koyduğu her opsiyonu ve bunun piyasalar nezdinde yarattığı belirsizliği kastediyoruz.

Jeopolitik risk cephesinde ise, Rusya ile Batı’nın arasında yaşanan gerginliğinin bir artması ve bir azalması da yatırımcıları tedirgin ediyor. Geçen hafta kıymetli madenler ve petrol bu bağlamda oldukça dalgalı bir seyir izledi.

Rusya, komşusu olan Ukrayna’nın yanı başına yaklaşık 120,000 asker yığarken, batı savunma ittifakından Doğu Avrupa’daki birliklerini ve silahlarını geri çekmesini ve eski bir Sovyet devleti olan Ukrayna’nın Batı savunma ittifakına katılmasını engellemesini talep etti. NATO başkanı ise, haftasonu yaptığı açıklamada, İngiltere’nin kıtanın en büyük doğal gaz tedarikçisi olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek istediğinin “büyük olasılıkla” olduğu konusunda uyardığı gibi, Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi gerektiğini söyledi.

Her ne kadar Ukrayna’yı işgal etme gibi bir planları olmadıklarını Rus yetkililer devamlı bir şekilde söyleyerek ortamı sakinleştirmeye çalışsa da, Batı cephesi de, devamlı bir şekilde Şubat ayını işaret ederek Rusya’nın Ukrayna’ya gireceğini iddia ediyor. Reuters haberlerinde, sınırda bekleyen Rus askerlerine, tıbbi yardım malzemesi taşınmaya devam ettiğini yazarak, askeri hareketliliğin de devam ettiğini görüyoruz.

Bu gelişmelere paralel, Brent cinsi ham petrolun varil fiyatı, geride bıraktığımız haftanın ilk gününde 85 dolar seviyesine kadar gerilemesi ardından, haftayı 90 dolar seviyesinin üzerinde tamamlayarak son 7 senenin yeni en yüksek seviyesine ulaştı. Yeni haftanın ilk işlem gününde de, petrolün 91,25 dolar ile yeni ufuklara yelken açmaya niyetli olduğunu görüyoruz. Belki biraz fazla tekrar olacak ama, teknik manada 86,70 dolar seviyesinin üzerinde tutunan petrolün 100 dolar hedefi ile yükselişine devam edeceğini düşünmeye devam ediyoruz.

Kıymetli madenler cephesinde ise, bir türlü arzuladığımız yükselişi göremiyoruz. Son dönemlerde, tırmanan jeopolitik risklere rağmen cılız olan pozisyonlarımızı artırmada isteksiz tarafta kaldığımızı gözlemliyorum. Özellikle, altında, 1,850 dolar seviyesinin üzerinde haftalık bir kapanış görmeden hamle yapmak istemediğimiz okurlarımız hatırlayacaktır. Gümüş cephesinde ise, haftalardır devam eden ve adeta çekirge misali 21,50 dolar seviyesinde alımlarlar karşılaşan ama büyük resimde (teknik manada) alçalan tepelere benzeyen formasyon, bizlere dikkatli olmamız gerektiğini söylüyor. Ne mi demek istiyorum? Aşağıdaki grafiğe bakmanızı rica ederim.

Türkiye cephesinde ise, USDTRY kuru yeniden ‘çakılı defans’ oynamaya 13,60 seviyesinin etrafında başlarken, oynaklık oranının da düşmeye devam ettiğini not etmemiz gerekiyor. Kur Korumalı Mevduat ve ihracat gelirlerinin %25’lik kısmınını TL’ye döndürülmesi gibi yeniliklere rağmen, TCMB’nin rezervlerinin aynı ölçüde artmadığını da görülüyor. Kurun oldukça sakin ve dar bir bantta seyir izlemesi, kamunun dolaylı olarak piyasa müdahil olduğu görüşünün de ağır basmasına neden oluyor.

Borsa İstanbul, USDTRY kurunun 18 seviyesini aştığı ve rekor kırdığı 20 Aralık haftasında 2,400 seviyesinin üzerine yükselmiş, akabinde USDTRY kurunun saatler içerisinde 10’lu seviyelere kadar gerilemesi ile endeks de 1,725 seviyesine kadar gerileyerek %30’a yakın tepeden düşmüştü. TL’nin değer kaybı ile borsanın yükselişi arasında yüksek bir korelasyon baş gösterirken, geride bıraktığımız haftayı, USDTRY kurunun yatay seyrine paralel, ana endeks de haftayı önemli bir değişim göstermeden tamamladı.

ABD dolarının piyasa faizi olan 10 yıllıklar, FED toplantısı ardından geçen hafta bir kez daha 1,88 seviyesini test etse de, haftanın, bir önceki hafta olduğu üzere 200 haftalık basit ortalamaların geçtiği %1,77 seviyesinde tamamladığını görüyoruz. Risksiz faiz olarak küresel kredi piyasalarına gösterge teşkil eden 10 yıllıkların yükselişine paralel, 10 yıllık Türkiye tahvili de 1 puan yükselişle %23,50 seviyesinden haftayı tamamlarken, 5 yıl vadeli CDS risk primi ise 530 baz puanda salınmaya devam ediyor.

Hafta sonu, Cumhurbaşkanlığı Atama Kararı ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yerine Bekir Bozdağ, TÜİK Başkanı Sait Erdal Dinçer’in yerine ise Erhan Çetinkaya’nın atandığını görüyoruz. Son yıllarda, fiyat seviyesini ölçen ve fiyat istikrarını korumakla görevli olan kurumlara yapılan atamalar dikkat çekmeye devam ediyor. Görevinden alınan TÜİK Başkanı Dinçer’in son açıklaması ”enflasyon hesabında 84 milyona karşı sorumluyum, bir yanlışa imza atarsam 84 milyonun hakkını yemiş olurum” demişti. Görevden almanın, hem bu açıklama hem de son yapılan elektrik, yakıt ve doğalgaz zamları ardından son yılların en yüksek enflasyon verisi olması beklenen ve Perşembe günü açıklanacak Ocak 2022 verisi (%10 civarında açıklanması bekleniyor) öncesi olması da dikkatlerden kaçmadı.

Geride bıraktığım hafta her an konuşulan FED başlığının ve artan volatilitenin bu hafta bir nebze de olsun gündemden düşmesini bekliyoruz. FED’den 2022’de 100 ile 125 baz puan arasında faiz artırımı beklemeye başlanırken, piyasaların bu hafta konsantrasyonu faiz artırımından ziyade yoğun veri akışında olacak.

Ayın son iş gününde Türkiye’de bugün dış ticaret ve Q4 turizm gelirleri, Euro Bölgesi öncü büyüme verileri, ABD’de ise Chicago PMI verisi açıklanacak.  Perşembe günü TÜİK enflasyon verisi Türkiye cephesinde önde planda olurken, hafta genelinde (FED sonrası) gözler Avrupa ve İngiltere Merkez Bankalarının olağan toplantılarında olacak. Cuma günü ise, her ayın ilk cuması olduğu üzere, ABD’de açıklanacak ve hem FED’in hem de piyasaların yakından takip ettiği istihdam raporu ve alt başlıkları merakla incelenecektir.

Haftanın ilk iş gününde, Asya piyasalarında, Japonya’da fabrika üretiminin Aralık ayında üç aydır ilk kez düştüğünü gösteren veri ve artan petrol fiyatlarının enflasyon endişelerini tırmandırması ve Kuzey Kore Hwasong-12 tipi balistik füze fırlattığını doğrulamasına rağmen (hatırlamak gerekirse, bir zamanlar ABD’nin Guam bölgesini “kuşatma ateşi” ile tehdit ettiği aynı silah) hava ılımlı görünüyor. Japonya ve Güney Kore borsalarında %1,5-2 civarında yükselişler göze çarpıyor.

Çin cephesinde ise yeni yıl tatili başlarken, Cuma günü artan vaka sayılarının gölgesinde Kış Olimpiyatlarının da ateşi yakılacak. Hazır spordan söz etmişken, Nadal, Avustralya Açık finalinde, rakibi Medvedev’i müthiş bir oyunla yenerek 21. Grand Slam şampiyonluğu elde etti.

 

 

 

iktisatbank.com

BAKMADAN GEÇME

Benzer Haberler