Ekonomi
Murat Şenol: Gerçekten ihracat iyiye gidiyor ve ihracatçı destekleniyor mu?
Türkiye’de yaşadığımız ekonomik sorunların çözümü olarak uygulanmaya çalışılan yeni DENEYDE, TL’nin değerinin düşürülerek İhracat ve Turizm gelirlerinin artırılması, ithalatın düşürülmesi…
Türkiye’de yaşadığımız ekonomik sorunların çözümü olarak uygulanmaya çalışılan yeni DENEYDE, TL’nin değerinin düşürülerek İhracat ve Turizm gelirlerinin artırılması, ithalatın düşürülmesi yolu ile dış ticaret açığının azaltılması hedeflenmektedir. Bu şekilde ülkenin tasarruf açığının, dış ülkelerden borçlanarak finanse edilmesi yerine daha değersiz TL desteği sayesinde dış ticaret fazlası verilmesi yolu ile tasarruf açığının kapatılması hedeflenmiştir.
Her ne kadar politikalar bu çerçevede belirlenmiş olsa da acaba gerçekler durum bu minvalde midir?
Ocak 2021 Dış Ticaret Açığı 3 milyar 604 milyon USD iken, Ocak 2022 dış ticaret açığı 10 milyar 261 milyon USD’dir. 2021 Ocak ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %83.2 iken 2022 Ocak ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı %63.2’e düşmüştür. 2021 yılı toplam Dış Ticaret Açığı ise 46 milyar 130 milyon USD iken aynı dönemdeki ihracatın ithalatı karşılama oranı da % 83’tür. Ocak 2022 dış ticaret açığındaki yükselmenin temel sebebi olarak küresel Enerji fiyatlarının artışı gösterilmektedir. Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı saldırması ile birlikte petrolün varil fiyatı dolar bazında %15 daha artmışken aynı şekilde kömür ve doğal gaz fiyatları da artışa devam etmektedir Bu durumda önümüzdeki aylarda TL’deki değer düşüklüğüne rağmen, 2021 yılına göre 2022 yılı dış ticaret açığı beklentilerin tersine daha da kötüleşmesi muhtemeldir. Programın başarılı olup olmayacağı önümüzdeki dönemdeki Dış Ticaret Açığındaki gelişmelere göre daha da netleşecektir.
TÜİK, OCAK 2021 ve OCAK 2022 verilerini karşılaştırmalı incelediğimizde, toplam İhracat içinde Tarım ihracatı %4’den % 4.1’e, Madencilik % 1.7 den % 2.1’e yükselmiştir. Bu sektörlerin payının azalması lehimize bir beklenti iken maalesef artmaktadır. Oysa artması istenen İmalat Sektörü %93.8 den %93.3’e düşmüştür. İhracatta Yüksek ve Orta yüksek teknoloji ürünler pay toplamları %38.6’dan %35,9 ‘a, Orta düşük ve Düşük teknoloji ürünleri payı toplamları da %61.4’den % 64.2’ye yükselmiştir. Bu süreç 2020 yılından beri düşüş eğilimindedir. Artık daha düşük nitelikte teknoloji ihraç ediyoruz doğal olarak fiyatlarda düşük olmaktadır.
Öte yandan Birim Değer Endekslerine baktığımızda, 2021 yılında ihracat birim endeksi %9.5 artarken, ithalat birim endeksi %25.4 artmıştır, yani bizim sattığımız malların fiyatı % 9,5, satın aldığımız malların fiyatı %25.4 artmıştır. Sattığımız malların fiyatı, aldığımız malların fiyatına göre daha az artmıştır. Bu ülkemiz kaynaklarının daha fazla sömürülmesi demektir
İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve Aralık 2020 de %97.6 olan Dış Ticaret Haddi %14.8 azalarak Aralık 2021’de % 82.8 olmuştur. Bu oranın azalması ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına göre düşük olmasını ifade eder. Bu durumda Dış Ticaret ülkemiz aleyhine gelişmekte ve refah seviyesini azaltmaktadır.
Dış Ticarette İhracat-İthalat birim değer endeksi ve dış ticaret hadlerinde ülkemiz aleyhine gelişmeler olmakta iken, Rusya-Ukrayna gerilimi ile daha da artan enerji fiyatlarının etkisi ile de Dış Ticaret Açığı daha da büyük bir soruna dönüşme yolundadır. Sonuçta yaşadığımız süreçte, daha çok İhracat ve Turizm yoluyla kaynaklarımızın ucuz fiyata yurtdışına aktarılmakta, yurt dışında da daha pahalıya mal ithalatı yapılmaktadır.
Bu olumsuz gelişmeler yaşanırken ve ihracata büyük önem verildiği hükümet yetkilileri tarafından ifade edilmektedir. Aynı zamanda ihracatçılar aleyhine kararlar da alınmaktadır. İhracatçının yurda getirmiş olduğu ihracat bedelinin % 25’nin TCMB’ye devri zorunlu hale getirilmiştir. Ülkemizde ihracatın ithalata bağımlılığı dikkate alındığında ihracatçı için bunun ne kadar sorun oluşturduğu açıktır. Diğer yandan bu %25 bedel, düzenlemeden önce ihracatçı tarafından istediği anda piyasadaki kura göre bozulabilmekteydi. Gün içinde %3-5 kur hareketlerinin olduğunu düşündüğümüzde gün
içinde doğru anı yakalamak ve kuru sabitleyebilmek önemli kar/zarar oluşturabiliyordu. Oysa şimdi ihracatçı talebi bankaya gönderiyor, banka işlemleri sıraya alıyor ne zaman müsait olursa 1-2 saat sonra TCMB’nin saat başı yayınlanan kuruna göre işlemi yaparak, ihracatının işlem yapma opsiyonunu ortadan kaldırılmıştır.
“Yeni Ekonomi Model” diye tanımlanan DENEY başlangıcından bu güne kadar yaşadığımız süreçte, daha çok İhracat ve Turizm yoluyla kaynaklarımızın ucuz fiyata yurtdışına aktarıldığı/aktarılacağı, yurt dışında da daha pahalıya mal ithalatı yapıldığı/yapılacağı görülmektedir. Böylece de Dış Ticaret Açığı hızla artmakta ve öngörülenin tersine TL’nin değer düşüşünün dış ticaret üzerinde olumlu etkisi görülmemektedir.
Öte yandan, İhracatın ve İhracatçının desteklenmesi önemlidir. Ancak dış ticaret açığı temel alınacak bir modelde panik halde ve iyi planlanmamış bir dış ticaret politikası ile ülkemiz kaynaklarının yabancı ülkelere ucuz bir şekilde aktarılması, döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin mantığı ülkemizin geleceğinde büyük sorunlara yol açabilecektir. İhracatçının da dinlenerek, onları rahatlatacak finansal ve operasyonel desteklerin karşılıklı konsülte ederek kararlaştırılması daha sağlıklı olacaktır.
Murat ŞENOL – Ekonomist www.bankavitrini.com