Ekonomi
İbrahim Can: Türkiye’de Yoksulluk, Adaletsizlik ve Liyakat Sorunsalı
Açlık Sınırı: 6.017 ₺ 4 Kişilik Aile Yoksulluk Sınırı: 19.602 ₺ Bekar Birey Yaşam Maliyeti: 7.836 ₺ olmasına karşın DİSK…
Açlık Sınırı: 6.017 ₺
4 Kişilik Aile Yoksulluk Sınırı: 19.602 ₺
Bekar Birey Yaşam Maliyeti: 7.836 ₺
olmasına karşın DİSK verilerine göre, tüm çalışanların %64’ü (12,5 milyon kişi) asgari ücret ve/veya asgari ücretin 1,5 katı ücretle çalışıyor. Bununla birlikte enflasyon oranı ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) tarafından %156,86 açıklanırken TÜİK tarafından %69,97 açıklandı. Çünkü TÜİK’in kuruluş amacı ve esas faaliyeti toplumdaki stres, endişe ve korkuyu gidererek, toplumu bütünleştirerek yeniden sevgi ve neşe ortamı yaratmaktır.
Hükümetin yeni kanun tasarısına göre, halk arasında endişe, korku veya panik yaratan “bilimsel bilgi” paylaşımına 1-3 yıl hapis cezası getiriliyor. Aslına bakarsanız bu kanun “ısmarlama” olarak Meclis’e sunulmaktadır. Bunun arkasında ENAG raporlarında sunulan bilimsel gerçekliğin siyasetin yalanları karşısında güneş gibi karanlığı aydınlatmasından duyulan rahatsızlık yer almaktadır.
ENAG, Eurostat (Avrupa İstatistik Ofisi) ile aynı metodolojiyi kullanan, bilimsel makale ile yöntem açıklayan ve aynı zamanda ekonometri alanında doktora tez araştırması da olan bilimsel yapı üzerine faaliyet göstermektedir. Ancak kamuya açık bu bilgilerin anlaşılabilmesi için 2007 yılında İBB’nin alt şirketinde işe başlatılan, ardından da yurtdışı lisansüstü öğrenim için kişi başı 155 bin dolar “burs” verilen sonra da milletvekili olup tüm sülalesini kamu kurumlarında yönetici yapanların daha üzerinde bir liyakat gereklidir.
Bu paylaşımın özünde yer alan eleştirel düşünce kaç kişide “Frankfurt Düşünce Okulu” kıvılcımını yaktı?
Frankfurt Düşünce Okulu: Almanya’da 1923 yılında kurulan ve sosyoloji, siyasetbilimi, psikanaliz, tarih, estetik, felsefe, müzikoloji gibi farklı disiplinlerden insanları bir araya getiren Toplumsal Araştırma Enstitüsü’nün bir düşünce akımı olarak ifade edilmesidir.
Bugün Türkiye’de siyasetin esaretindeki kamu kurumları, dini inançları sömüren çeşitli örgütler ve bunlarla işbirliği halindeki iş dünyası toplulukları tamamen toplumun cehaletinden beslenmektedir.
2000 yılında 73 olan üniversite sayısı 2020 yılında 213’e çıkarılmış “her ile bir üniversite” kampanyası sonrasında doktora öğreniminde 10 kat artış sağlanmış ancak buna karşın nitelik ayaklar altına alınmıştır. Bunun amacı ise işsizliğin üzerini örtmek ve yolsuzluk için kadrolaşmaktır.
Kanun teklifine tekrar dönersek; “gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” ifadesinin karşılığı yargı sürecinde nasıl ispatlanabilir?
Dünyanın saygın üniversitelerinde doktora öğrenimini 5 saygın profesör karşısında tez çalışmasını savunarak bilim insanı olan bir kişinin yayınlarına Anayasa Madde 27’ye aykırı olarak “gerçeğe aykırı” diyebilecek bir yargı kararı için yine bilimsel mütalaa şarttır. O mütalaayı da Atatürkçü, vatansever, bağımsız bir bilim insanı ASLA imzalamaz! Kendileri gibi bir haine imzalatılan rapor ile “gerekçeli karar” olsa dahi bu yine de her türlü hukuk doktrinine, bilime ve akla aykırıdır. Neye uygundur derseniz diktatörlük rejimine uygundur. Ancak Kuzey Kore lideri dahi böyle bir şeye yeltenmiyor. Ne de olsa nükleer güç için bilim insanlarına ihtiyaç var.
Ancak size güzel bir haber ile umut vereyim; Türkiye’nin ekonomi biliminde en çok tanınan birkaç bilim insanı ile istişare ettiğimiz sonuç, bu düzenin değişeceği, yabancı sermaye ile nitelikli beyinlerin destekleneceği görülecektir.
info-grafik: Dünyada nüfus artışı ve gelir dağılımı adaletsizlik ilişkisi
kaynak: https://icanadvisory.com/makaleler/f/s%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir-ekonomik-sistem
İbrahim Can, Ph.D. CPA
Kurucu, Finansal Yönetim Danışmanı
‘Sosyal Medya Yasası’ İfade Özgürlüğü Kısıtlanmasın Diyeymiş?!
ENAG: Önlem alınmazsa enflasyon yüzde 200’e gider
Türk-İş : ‘Açlık sınırı asgari ücretin üzerinde’
