Ekonomi
ENAG kurucusu Prof. Dr. Veysel Ulusoy: “Hayat pahalılığı daha da artacak”
Prof. Dr. Veysel Ulusoy: Türkiye ekonomisini yönetmek için bir ekonomik politika uygulanmıyor. Günlük parasal kaynak bulunması üzerine kurulmuş bir basiretsiz tüccar mantığı mevcut...
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) kurucusu ve Yeditepe Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, baskılanan döviz kurunun eninde sonunda yukarıya hızlıca tırmanacağına dikkat çekti.
ENAG’ın yanlı veri tekelini bir parça da olsa kırdığını vurgulayan Ulusoy, davalara, soruşturmalara karşı analizlerini halkla paylaşmaya kararlı olduklarını söyledi.
Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç, Prof. Dr. Veysel Ulusoy ile ekonomideki son gelişmeleri ve ENAG’a yönelik saldırıları, davaları konuştu…
– Önce TÜİK, ENAG’ın veri yayımlanmaması için ihtiyati tedbir talebinde bulundu, şimdi de hazırlanan yasa taslağına göre, araştırmacılar TÜİK’in onaylamadığı bir metodoloji ile oluşturulan istatistikleri açıklarsa üç yıla kadar hapis cezası alabilecek. ENAG ne yapıyor ki bu kadar rahatsız oluyorlar?
ENAG çok açık bir şekilde görevini yapıyor. Türkiye’nin tüm verilerinin paydası olan, halkın reel gelirini ortaya çıkaran, fakirliğin ne demek olduğunun yanıtını veren, uluslararası karşılaştırmaları yapabilme olanağını sağlıyor. Sokağa yansıyan gerçeği görme fırsatı veren fiyat verilerini topluyoruz ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu süreç siyasi gelecek kaygısı bulunan birçok kimse ve grubu rahatsız ediyor.
– ENAG nasıl bir grup, araştırma metotodolojinize yönelik eleştiriler var, nedir sizin yönteminiz?
7 ile 10 arasında bir araştırma grubumuz var. Metodolojiyi eleştirenlerin enflasyonu hesaplamak ya da tahmin etmek için nasıl bir yol izlendiğini bilmediklerini, biliyorlarsa da niyetlerinin iyi olmadığını düşünüyorum. Tüm açıklamalar enagrup.org sayfasında ve bir makale olarak Dergipark’ta (devletin makale havuzu) mevcut. Bu makaleyi web sayfasından 2 bin 500’e yakın kişi indirmiş ve incelemiş. Bu bir rekordur esasında.
Yöntemimiz günlük 200 binden fazla veri ile TÜİK sepetinin aynısını, aynı ağırlıklı olarak, matematik ve istatistik biliminin birlikteliğiyle enflasyonu hesaplamak üzerine kurulu bir sistemdir.
– Sizin TÜİK’e alternatif veri hazırlama hedefiniz var mı, araştırma analiz anlamında nasıl bir farklılık getirdiniz?
ENAG herhangi bir kurum ya da kuruluşun alternatifi değildir ama tamamlayıcı görevi vardır. Ortada bir boşluk veya sistemik hata var ise onu akademik çalışmalarla ortaya çıkarma görevi vardır. ENAG’ın başta veri sağlığı sorunu olmak üzere birçok konuyu gündeme taşıdığı ve yanlı veri tekelini bir parça da olsa kırdığını düşünüyorum.
VERİLERİ AÇIKLAMAKTA KARARLIYIZ
– ENAG’ın baskılar, davalar karşısındaki tavrıne olacak?
ENAG açılan ve bundan sonra açılma olasılığı fazla olan soruşturma veya davalara karşı yaklaşımı çok açıktır ve kararlıyız. Verilerimizi ekonomik analizlerle beraber halkla buluşturacağız.
BASİRETSİZ TÜCCAR MANTIĞI
– Türkiye ekonomisi nereye gidiyor, hükümetin uyguladığı politikaları nasıl görüyorsunuz?
Türkiye ekonomisini yönetmek için bir ekonomik politika uygulanmıyor. Günlük parasal kaynak bulunması üzerine kurulmuş bir basiretsiz tüccar mantığı mevcut. Bu mantık aslında bir çaresizliğin, bir ekonomik yıkımın bir sonucudur. Buna rağmen halkın refahının artırılması amacıyla önerilen birçok yaklaşıma da göz kapatmak belki de en tehlikeli davranışı karşımıza getirmektedir. Ekonomik politikada kişisel tasarruflar, yapısal uygulamalarda basit boşluklar olduğunda yararlı olabilir. Ama son 10-12 yıldan bu yana tüm ekonomik kararlarda kişisel karar süreci uygulamaya konulmakta. Bunun en basit örneği kırmızı ete gelen son dönem fahiş zamlardan sonra et ithalinin bile TV ekranlarında canlı yayına konu olması ve kararın orada verilmesidir. İşte bu ve benzeri kurumsal olmayan ekonomik kararlar ülkenin geldiği durumun aynadaki yansımasıdır.
– Krizden çıkış için hangi adımlar atılmalı?
Krizden çıkışın başlangıç noktası yapısal reformların uygulanmasıdır. Bundan önce de ekonomiyi yöneten aklın ve metodolojinin köklü bir değişime uğramasıdır. Öncelik hukukun kurallarının tekrar işler hale getirilmesidir. Onun şemsiye niteliğindeki yapısının altına mali sağlıktan, iş yapabilme özgürlüğüne, dış ticaretin önündeki engelleri kaldırmaktan, devlet ortaklı tarım işletmelerinin hayata geçirilmesine kadar birçok olgu var. Bu olgular ve uygulamaların kararlı ve şeffaf biçimde halkla beraber ve halka açık şekilde yönetilmesi de esastır. Gördüğümüz resim beklenenden çok daha farklı bir görünüme gitmekte. Rasyonel mikro ve makroekonomik yaklaşımları uygulamayan ekonomilerde çöküşün ne demek olduğunu görmek için fazla uzağa gitmeye gerek yok.
HAYAT PAHALILIĞI DAHA DA ARTACAK
– TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile ENAG’ın enflasyonu arasında ciddi fark var. Önümüzdeki günlerde Türkiye’de enflasyon seyri ne olacak?
Bir ülkede veriler halka ve firmalara yön verirler. TÜİK’in verilerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi faydalı olur. ENAG olarak günlük, çoğu zamanda saatlik fiyat verileriye enflasyon hesaplıyoruz. Şimdi bu verilerin sadece hane halkının enflasyonu öğrenmesinin yanında firmaların, özellikle de ihracat ve ithalat yapan firmaların günlük fiyat verileri stratejilerini belirleme olanağı doğuyor. ENAG’ın çok yakında AB ülkeleri yanında ABD ve Latin Amerika ülkelerinin de günlük fiyat verilerini elde etmesiyle Türkiye’deki firmaların bu bilgi setine ulaşmasını sağlayacağız. Bu fiyat bilgileri ihracat ve ithalat yapan firmaların sipariş alırken ve verirken fiyat etiketi oluşturmada faydalı olacak. Türkiye’de bu inatla gidildiği, sloganlarla ekonomi yönetildiği taktirde hayat pahalılığının boyutlarının daha nereye varacağını belirtmeye gerek bile yok.
Ortada ne bir maliye ne de para politikasının olmadığı gerçeğiyle ekonominin dümensiz bir şekilde yol aldığı açıktır.
FİRMALAR GELECEKTEN UMUTSUZ
– Şu anda ekonomideki temel sorunlar neler?
Türkiye ekonomisindeki en temel sorun Merkez Bankası’nın rezerv eksikliği ile ortaya çıkan döviz şokları ve onun yarattığ maliyet temelli enflasyondur. Bununla birlikte ortaya çıkan fakirlik, işsizlik, gelirsizlik ve geleceğin kaybolmasıdır. Geleceğini göremeyen firmalar ve milli gelirin yüzde 65’ini harcamalarıyla şekillendiren tüketiciler ekonomide tüm makro dengeleri altüst eder. Yatırımlar bugünün geleceğe taşınan değeri olduğundan, bunu oluşturacak çerçeveyi sağlamak hükümetlerin işidir. Şu anda gelecekten umutlu olan ortalama bir firma ve tüketici yok. Uzun bir süre de olmayacak. Çünkü zayıf olan sermaye birikimimizi şimdiden erittik ve geri kalanını da hayatta kalmak için kullanıyoruz. Bunların tümünün restore edilmesi zaman alacak.
– Yıl sonu büyüme, işsizlik, kur ve cari açık öngörüleriniz neler?
Bu dönemde de cari açık büyüyecek ve ulusal gelir içindeki oranı yükselecek. Büyüme cılız yapıda olacak. Baskılanan döviz kuru eninde sonunda yukarıya hızlıca tırmanacak. Reel gelirler düşecek. Kurun seçim amaçlı baskılandığı gerçeği eninde sonunda bir devalüasyon olgusunu çıkaracaktır.
Yazının Kaynağına Buradan Ulaşabilirsiniz