Sosyal Medya

Ekonomi

Seda Demiralp: Orta Sınıfın Çöküşü ve Vergi Reformu İhtiyacı

Türkiye’de ekonomik anlamda son yirmi yılın kaybedeni kimdir diye sorulsa net olarak orta sınıf diyebiliriz. Türkiye tarihinde zaten hiçbir zaman…

Seda Demiralp: Orta Sınıfın Çöküşü ve Vergi Reformu İhtiyacı

Türkiye’de ekonomik anlamda son yirmi yılın kaybedeni kimdir diye sorulsa net olarak orta sınıf diyebiliriz. Türkiye tarihinde zaten hiçbir zaman güçlü olmamış olan orta sınıf, son yılların neoliberal-popülist politikalarıyla büsbütün güç kaybetti. Üst ve alt gelir gruplarının rızasını almaya odaklı bu politikalar maliyetleri rutin olarak orta sınıfa yükledi. Bu meseleyle ilgili olarak ülkemizde nedense en az konuşulan, oysa ki en önce ve en çok konuşulması gereken konulardan biri de, üst sınıfı türlü yollarla kollarken, orta sınıfı kırdıran vergi sistemi ve onun nasıl değişmesi gerektiğidir. Bu ihtiyaç, 2023’te iktidar olacak hükümetten bekleneceklerin de başında gelmelidir.

Türkiye’de bir sosyal devlet sistemi evet vardır, ve dar gelirliler –yeterli olmasa da- doğrudan maddi yardımlar, ücretsiz sağlık hizmeti, imar barışı veya ucuz konut gibi kanallarla desteklenmektedir. Fakat sosyal devlette olması gereken “varlıklıdan alıp yoksula vermek” yerine, orta sınıftan alıp alt ve üst sınıflara veren, üst sınıfı aşırı kollayan bir sistemdir bu. Türkiye’de geleneksel olarak zaten zayıf olan, oysa ki toplumsal gelişimin öncüsü olması gereken orta sınıf bu şekilde büsbütün cılızlaşırken alt sınıf da yeterince desteklenememektedir. Sosyal devlette olması gereken, orta sınıfın kendi yağıyla kavrulmasına imkan tanırken üst sınıftan alt sınıfa kaynak aktarmaktır. Bugün Türkiye’deki vergi sisteminde buna engel üç durumdan söz edebiliriz.

Gelir vergisi orta sınıfın sırtına yüklenmiş durumda

İlk ve en temel sorun gelir vergisinin kademelendirilme şekliyle, daha net söyleyecek olursak vergi dilimlerinin çarpıcı derecede orta sınıfın aleyhine ve üst sınıfın lehine olacak şekilde düzenlenmiş olmasıdır.

2022 vergi dilimlerine kısaca göz atarak bunu görmek mümkün.1 Sadece 5 dilimden oluşan vergi sistemimizde, örneğin aylık brüt 21 bin TL geliri olan bir vatandaşla aylık yaklaşık 74 bin TL geliri olanın aynı yüzde 35’lik yüksek vergi dilimine konduğunu, 74 bin TL’den sonra ise daha da garip biçimde bir daha hiç dilimleme olmadığını, bu eşikten sonraki kazançların tümünün en yüksek kademe olan yüzde 40 vergi yüküne tabii olduğunu, ve teorik olarak milyonlarca TL geliri olan biriyle brüt 21 bin TL geliri olan birinin vergi yükleri arasında sadece yüzde 5 oranında fark olduğunu görebiliriz.

Yani, ülkemizde gelir vergisi orantısız biçimde orta sınıfın sırtına yüklenmiş durumdadır. Oysa, pek çok ülkede vergi sistemleri çok daha fazla kademeden oluşmaktadır. Bu sayede orta sınıf, orta üst sınıf, ve en üst sınıf arasında ciddi vergi farklılıkları oluşturulmakta, bir başka deyişle, bir beyaz yakalı çalışanla bir milyoner benzer muamale görmemektedir.

Devlet vergi toplayamıyor

Gelir vergisi kademelerindeki adaletsizliğe ek olarak, ülkemizde vergi kaçırmanın çok yüksek, eksiksiz gelir vergisi ödeyen neredeyse tek ekonomik grubun da orta sınıfın çoğunluğunu oluşturan maaşlı çalışanlar olduğunu hatırlayacak olursak, orta sınıfın belini doğrultabilmesinin mutlak suretle bir vergi reformundan geçtiğini söylemek gerekir.

İkinci olarak, daha adil bir toplum için vergi gelirlerinin çoğunun doğrudan (gelir vergisi), daha azının ise dolaylı (KDV, ÖTV, vb.) vergilerden toplanması gerekir. Çünkü gelir vergisi kademelidir. Yani yoksuldan gelirinin daha az bir oranı, varlıklıdan gelirinin daha yüksek bir oranını alır. Ne varki bugün Türkiye dolaylı vergi oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında bulunuyor.2 Bu duruma gelinmesindeki temel sebep, devletin gelir vergisini toplayamamasıdır. Bu, zayıf devlet tipinin sık rastlanan bir özelliğidir. Devlet kanunu koyar ama uygulayamaz. Gelir vergisini kaçıranları yakalayamayan devlet, ihtiyaç duyduğu vergi gelirini, vatandaşı harcama yapma anında yakalayarak toplayacaktır. Böylece toplayamadığı gelir vergilerini KDV, ÖTV gibi dolaylı vergileri yükselterek kompanse etmeye çalışır. Fakat dolaylı vergilerin yüksek olması gelir adaletsizliğini artırır. Aynı çamaşır makinesini alan zengin de, orta halli, de dar gelirli de aynı vergiyi ödüyorsa burada bir adaletsizlik vardır.

Üst sınıfa gelir aktarımı

Türkiye’de vergi sisteminin üst sınıf lehine şekillendiği üçüncü kanal ise kurumlar vergisidir. Kurumlar vergisi sayesinde belli bir seviyenin üstünde geliri olan sermaye gruplarından, yani sistemin en çok kazananlarından, alt gelir gruplarına doğru gelir aktarmak mümkün olabilmektedir. Bugün pandemi ve savaş süreçleriyle birlikte gündeme oturan hayat pahalılığı ve sosyal adalet konusunda tüm dünyada en çok konuşulan konulardan biri, kurumlar vergisinin yükseltilmesidir. Türkiye’de kurumlar vergisi 2006 yılında yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşürüldü. Bu 10 puanlık radikal indirim doğrudan hazineden, yani diğer ekonomik sınıflardan, üst sınıfa gelir aktarımı anlamına geliyordu. Nasılsa, bu konudan çok az söz edildi. Pek çok ülkede orta sınıfı ayağa kaldıracak bir karar, bizde sessizlikle karşılandı. Şüphesiz, zayıf bir orta sınıfa sahip olmanın sonucuydu bu sessizlik. 2022’de kurumlar vergisisinin yüzde 23 olarak uygulanması bekleniyor. Fakat, ABD gibi hem zengin hem de mali anlamda “küçük hükümet” modelini temsil eden bir örnekte bile pandemi sürecinde yüzde 28’lere çıkarılan kurumlar vergisinin sosyal adalet ihtiyacının çok daha derin, yoksulluğun çok daha yaygın olduğu ülkemizde oldukça düşük kaldığını söyleyebiliriz.

Yazının tamamı burada.

BAKMADAN GEÇME

  • Allianz Trade: Ticaret savaşında belirsizliği yönetmek!

    Allianz Trade’in ”Fırtınadaki Süvariler” başlığı ile yayınladığı bu yılın ilk çeyrek Ekonomik Görünüm Raporu’nun odağında Donald Trump’ın gümrük vergileri ve ticaret savaşı var...

  • ABD-Çin ticaret savaşı nereye gidiyor?

    ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı kritik bir eşiğe ulaştı ve küresel ticareti ciddi şekilde tehdit ediyor...

  • Gram altını e-siparişten kartla aldık!

    Altın ons fiyatının rekorlar kırması talebi canlandırdı. Fiziki altın yatırımcısı e-ticaret yoluyla da altın almaya başladı. Piyasa ile en az yüzde 10 fiyat farkı olmasına rağmen, doğrudan eve teslim, kredi kartı ile alım kolaylığı ve ‘değeri artacak’ beklentisi online altına yönelimi artırdı...

  • Gedik Yatırım’dan ilk çeyrek finansal sonuç tahminleri…

    Sanayi şirketlerinde daralan talebin ve geçen seneki yüksek bazdan normalleşen marjların etkilerinin devam etmesini beklemekteyiz...

  • Altın Sertifikası, Fiziki Altına Kıyasla Primli İşlem Görüyor…

    Kasım 2022’de ihraç edilen Altın Sertifikası (ALTIN.S1), son dönemde yatırımcı talebindeki artış nedeniyle fiziki altına göre daha fazla değer kazandı...

  • Bitcoin’de hayat işaretleri, $100 bini aşabilir mi?

    Bitcoin, Nisan 2025'te 90.000 dolar seviyesini aşarak yatırımcıların ilgisini yeniden üzerine çekti. Bu yükseliş, hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalar ve doların değer kaybı gibi makroekonomik faktörlerle destekleniyor. Ayrıca, spot Bitcoin ETF'lerine olan kurumsal talebin artması, fiyatların yukarı yönlü hareketini güçlendiriyor. Ama, rallinin önünde güçlü teknik dirençler var. ​

  • Dİ-EN araştırma gençlere sordu:  Hangi partiye oy vereceksiniz?

    19 Mart Protestoları Sonrası Gençleri Eğilimi’ başlıklı seçim araştırmasının sonuçlarına göre, gençlerin yüzde 41.6’lık büyük çoğunluğu CHP’ye oy vereceğini söyledi. İkinci sırada ise yüzde 17.9’luk oranla AKP yer aldı. Area anketinde ise CHP’ye fark atarken, sıradaki cıumhurbaşkanlığı seçiminde Mansur Yavaş’ın da Erdoğan’a fark attığı görüldü.  

  • DİKKAT:  Altında balon fazla şişti, patlayabilir

    Altın fiyatları 2025 yılında rekor seviyelere ulaşarak ons başına 3.500 doların üzerine çıktı. Bu hızlı yükseliş, yatırımcılar ve uzmanlar arasında bir finansal balon oluştuğu yönündeki endişeleri artırdı. Altının geleneksel güvenli liman algısı, bu yükselişi destekleyen temel etkenlerden biri olurken, jeopolitik riskler ve ticaret savaşları gibi küresel gelişmeler bu trendi hızlandırdı. Ancak, altın fiyatları temel nedenlerden dolayı yükselmiyor.  Bir balon oluşuyor.  Balonlar da bir noktada hep patlar. 

  • IMF Nisan tahminleri:  Ticaret Savaşları global büyümeyi frenleyecek, enflasyona fazla etki yok

    IMF'nin son raporuna göre, dünya ekonomisi son 80 yılın en büyük dönüşüm süreçlerinden birine girdi. ABD’nin art arda gelen gümrük tarifesi açıklamaları, küresel ticaretin işleyişini ciddi şekilde etkilerken, bu gelişmeler büyüme beklentilerini düşürüyor ve finansal piyasaları sarsıyor. Öte yanda, enflasyon tahmini çok az değişti

  • ALTINS1 ile gram altın makasında tehlikeli tırmanış! “Yüzde 17 fark alarm zilidir”

    Borsa İstanbul’da işlem gören Darphane Altın Sertifikası (ALTINS1) ile piyasa fiyatları arasındaki fark rekor seviyeye ulaştı. Özellikle uzun vadeli yatırımcılar için ciddi uyarılarda peş peşe geldi. ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz,"Fiziki altın daha güvenli bir liman olabilir" uyarısında bulundu.

  • Kuaför, cafe ve market sahipleri dikkat! Çaldığınız müzikle hapse girebilirsiniz

    Kuaför, kafe ve market gibi işletmeler artık mekanlarında çaldıkları müzik için yıllık metrekare başına 6 bin TL telif ücreti ödemek zorunda kalacak. MESAM tarafından gönderilen ihtarnamelerde, ödemeyen işletmeler için lisans bedelinin üç katı tazminat, banka hesaplarına haciz ve 1 ila 5 yıl arası hapis cezası gündemde.

  • Borsa yatırımcısı dikkat! Takas tarihlerine bayram ayarı

    Borsada takas tarihlerine bayram ayarı geldi. 23 Nisan tatiline dikkat. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı takas takvimini değiştirdi.

  • Kredi kartınız bir sabah kullanılamaz hale gelmesin! Bankalar tek tek mesaj gönderdi

    Nakit avans yoluyla döviz altın kripto alanlar dikkat. Bankalar harekete geçti. Limitiniz askıya alınabilir. Kredi kartınızla döviz, altın, kripto varlık alımları, vadesi gelmemiş kredilerin kapatılması, makul gerekçesi olmayan transferler, nakit çekme limiti aşımı gibi işlemler nedeniyle kartınız geçici olarak kullanıma kapatılabilir.

Benzer Haberler