Çetin Ünsalan: Temenni, sorunu çözmüyor
3 Haziran 2022
Ekonomiyi temenniler manzumesi olarak nitelendiren bir ekonomik anlayış, ülkenin ortaya çıkan performansını da değerlendirirken, tek bacaklı bir analiz yaparak hem sorunları yok sayıyor; hem de problemin kronik hastalığını kangren haline çeviriyor.
Dış ticaret açığındaki anormal yükselişi görmeksizin, salt meseleyi ihracat rakamındaki artış üzerinden okumak, bir tarafta katma değerli üretimin önünü tıkarken, diğer yanda ithalata bağımlı üretimden de dönüşü zorlaştırıyor.
Nitekim Mayıs ayı dış ticaret rakamları açıklandı ama ilgili bakanlar yine ihracat üzerinde durarak, asıl sorunu perdelediler. Oysa rakamlar bize gösteriyor ki, ihracatımız artarken, ithalatımız onun üç katı oranında yükseliş kaydediyor.
İthalatın ağırlıklı olarak dolar bazında gerçekleşiyor olması da, hem dolara olan ihtiyacın şiddetini arttırıyor; hem de ihracat gelirlerinin yüzde 40’ının TL olarak Merkez Bankası’na park edilmesinin yarattığı riski haykırıyor.
Mayıs ayı itibariyle baktığınızda ihracatımızda yüzde 15,2’lik bir artış yakalanırken, ithalatımızın aynı dönemde yüzde 43,8 yükselmesi, uzunca bir süre daha katma değerli üretim yapabilme olanağımız olmadığını gösteriyor.
Çünkü hem kur, hem miktar ve değer bazında içeri giriyoruz. Dış ticaret açığındaki aylık bazda yüzde 157’lik artış, artık bize bir şeyleri değiştirmenin zamanının geldiğini söylemiyorsa; ne anlatıyor?
Diyebilirsiniz ki, aylık gelişmelerde farklılıklar olabilir. O zaman yılın ilk dört ayına bakalım. Ocak – Nisan dönemini kapsayan süreçte de dış ticaret açığının yüzde 130 oranında yükseldiğini görüyoruz.
Yılın dört ayında 32,5 milyar dolar dış ticaret açığı veren ekonomi, 26 milyar dolar civarında da bir cari açık gerçeğiyle yüzleşirken, bunu görmezden gelmek ne demek? Bunun aynı hızla devam ederse, yıl sonuna kadar en az 40 milyar dolarlık bir cari açık finansman problemini karşımıza getireceği, 182 milyar dolarlık kısa vadeli dış borcu da dikkate aldığımızda 222 milyar dolar nakit bularak ancak ekonomiyi çevirebileceğimizi bize anlatıyor.
İşte bu sebeple faiz ödemeleri ana para borcunu geçmiş vaziyette. Bunun üzerini örterek, yok sayarak, dış ticaret rakamları açıklandığında sadece ihracattan bahsederek bu işin içinden çıkamayız.
Türkiye’nin envanterler meselesi artık yaşamsal bir önem kazanmıştır. Bir an önce sanayi, tarım ve iş gücü envanterlerimizi yapmalı; bu doğrultuda yerli tedarik olanaklarını belirlemeli, yerli tedariğin teşvik edilmesini sağlayarak birim üretim içerisindeki yerlilik oranını arttırmalıyız.
Aksi takdirde sadece ticaret yaptığını zanneden müflis bir esnaftan öteye bir görüntü vermiyoruz. Bir şirket de, ülke de satış yapmak için üretmez. Toplam ticaretinin sonunda para kazanmak için faaliyet gösterir. Diğerinin adı teşbihe konu haliyle hilali ahmerdir ve temennilerle düzeltilemeyecek ekonomik hasarlara neden olur. Olan da zaten bu.
Yağız Kutay Işık Yazdı: “Enine büyüyen Türkiye”
Rezervlerde artış, döviz mevduatlarında düşüş