Bu nasıl enflasyonla mücadele ?
14 Eylül 2022İspanyanın ünlü ekonomistlerinden JUAN TORRES LÓPEZ‘in son yazısını ispanyolcadan türkçeye çevirdik. Sayın LÓPEZ’e yazısını çevirmemize izin verdiği için teşekkür ediyoruz.
Enflasyona karşı büyük saçmalık:
ECB talebi kısarken ve hükümetler talebi artırıyor
Avrupa Merkez Bankası, tarihinin en büyük faiz artışını açıkladı. Federal Rezerv, İngiltere ve diğer merkez bankaları da uzun süredir faizlerini yükseltiyor.
Aynı zamanda, hükümetler milyarlarca dolarlık kamu harcama planlarını duyuruyor ve uyguluyorlar: İngiltere’nin yeni başbakanı 115.000 milyon avroluk bir plan açıkladı. Alman hükümeti birkaç gün önce 95.000 milyon avro değerinde yardım açıkladı ve ABD Temsilciler Meclisi ise geçen Ağustos ayında Başkan Biden’in talebi üzerine 433.000 milyon dolarlık yeni bir harcama planına onay vermişti.
Özetle: bir yandan dünya merkez bankaları finansman maliyetini yükselterek talebi (yani ekonomideki tüketim veya yatırım harcamalarını) frenlemeye çalışıyorlar. Ve diğer yandan da, hükümetler, hanelere ve şirketlere tüketmeye veya yatırım yapmaya devam etmeleri için milyarlarca dolar harcıyorlar.
Bu kadar çelişkili bir şey, bence, tarihteki en büyük ekonomik saçmalıklardan birini oluşturuyor ve nedenini anlamak aslında çok kolay.
Enflasyon, sebep ne olursa olsun, açık ve tartışmasız bir olgudur: mal ve hizmetler için arz ve talep arasında, talebin arzdan büyük olması durumudur. Bunu söylerken; büyük pazar gücüne sahip şirketler tarafından keyfi olarak fiyatların yükseltilmediği varsayıyoruz.
Bunu durdurmak için ya “arz ve talebi dengelemek” ya da “büyük güce sahip şirketlerin piyasalara kendi iradelerini dayatmalarını (keyfi fiyat artışları)” engellemek gereklidir.
Bu, üç yolla elde edilebilir:
- arzı artırmak,
- talebi kısıtlamak veya
- fiyatları istedikleri gibi yükselten şirketlerin olduğu pazarlarda fiyatlara kontrol koymak.
Her üç çözümün de kendi içinde sorunları vardır.
Arzı artırmak:
Normalde, şirketlerin üretim yapmak için zamana ihtiyacı olduğundan ve bunun için gerekli kaynaklara veya hammaddelere sahip olmadıklarından, arz bir gecede ve büyük miktarlarda artırılamaz.
Talebi kısıtlamak:
Öte yandan talep çok fazla kısıtlanırsa ekonominin felce uğramasına (hastayı öldürerek ateşini düşürmesine benzer şekilde) neden olabilir.
Fiyat kontrolleri:
Ve son olarak, kapitalist ekonomide, hükümetlerin büyük (normalde küresel) şirketlerin fiyatlarını sınırlamak için yeterli güce, araca veya iradeye sahip olması kolay değildir. Ve eğer yaparlarsa, piyasalar sert tepki verebilir.
Kapitalist ekonomilerde enflasyonla mücadelenin bu kadar zor olmasının ve onu kontrol altına almanın ekonomik faaliyet, istihdam ve eşitlik açısından genellikle uzun zaman alması veya çok büyük maliyetler gerektirmesinin nedenleri bunlardır.
Ama son aylarda olanlar gerçekten saçmalık.
Devletlerin (büyük ticari çıkarlara tabi), oligopolistik yapıdaki piyasalara müdahale etmek istemedikleri anlaşılabilir. Arz sorunlarından kaynaklanan sorunlar karşısında(tedarik zinciri, ithal edilen mal fiyatları..vs) yetersiz oldukları ve bu nedenle sancılı bir süreç oluşturacağı çok iyi bilmelerine rağmen talebi azaltarak enflasyonla mücadele etmeyi tercih etmektedirler.
Ama mantıklı olmayan, birbirlerini toplamda yok eden önlemler almalarıdır.
Arzın artması gerektiğinde, şirketlerin maliyetlerini artıran ve mal ve hizmet üretme yeteneklerini sınırlayan kararlar alınmamalıdır. (Bu kararlara örnek olarak: Avrupa’da Rusya’ya karşı kötü tasarlanmış yaptırımlar ve elektrik piyasasındaki feci fiyatlandırma sistemleri ).
Hükümetler faiz oranlarındaki artışlar yoluyla talebi kısıtlamak istiyorsa aynı anda harcamaları artırmamalıdırlar. Yapmaları gereken, mevcut kamu harcamalarını azaltmak ve vergileri artırmaktır.
Hükümetler her ikisini de (kısıtlayıcı para politikası ve maliye politikası) dengeli, ağırlıklı, telafili ve elbette koordineli bir şekilde yapmalıdır, böylece körü körüne değil, arz ve talep arasındaki dengesizliklerin gerçekte kendini gösterdiği yere doğru ilerlemelidirler.
Faiz oranlarındaki artışlar, para sahiplerinin yararına olacak ve borçlulara zarar verecek, ekonomik faaliyeti ve üretimi frenleyecek ve haneleri, işletmeleri ve hükümetleri daha fazla borç almaya veya mevcut borçlarını daha fazla ödemeye zorlayacaktır.
Bir kez daha bankaların ve büyük oligopollerin kazanmasını sağlayacaklar.
JUAN TORRES LÓPEZ
Yazının orjinali için tıklayın