Döviz
ANALİZ: Cari açık mart ayında 5,55 milyar dolar-YEM bitti, nerden tutulsa elde kalıyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) açıkladığı mart ödemeler dengesi raporuna göre aylık açık 5,55 milyar dolarla beklenen 5,3 milyar doların…
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) açıkladığı mart ödemeler dengesi raporuna göre aylık açık 5,55 milyar dolarla beklenen 5,3 milyar doların biraz üzerinde.
Artan ihracatn üretim yapısı nedeniyle ara malı ithalatını da yukarı çekmesi ve yüksek enerji fiyatları yıllık cari açık seviyesini de 24,2 milyar dolara taşımış durumda. Sene sonuna kadar 12 aylık cari açık seviyesinin 40 milyar dolara, başka biir ifadeyle GSMH’nin %5,5-5,7 civarına yükselmesi makul bir beklenti. Bu ve aşağıda detaylandırdığımız ödemeler dengesi dinamiklerinin de büyük resimde anlamı Tl/doların 15,50 seviyelerinden öteye değer kaybetmeye devam edeceği.
Açıklanan rakamlar faizi aşırı indirip TL’ye aşırı değer kaybettirerek cari fazla veya cari dengeye ulaşma politkasının işe yaramadığını bir kez daha ispatlamış oluyor. Döviz açığındaki artış yanında çok yükselen enflasyon da bu yanlış ekonomi politikasının, Yeni Ekonomi Modeli’nin çöküşü anlamına geliyor. Ne var ki hükümet bu yanlışta ısrarlı. Bu da önümüzdeki aylarda hem cari açığın hem de enflasyonun yükseleceği, TL’nin de değer kaybetmeye devam edeceği anlamına geliyor.
Mart ödemeler dengesinin detayları: YEM bitti ama YEM’le devam sıkıntıları büyütecek
TCMB tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2.229 milyon ABD doları artarak 5.554 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 24.223 milyon ABD doları olmuştur.
•Bu gelişmede, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığının 3.356 milyon ABD doları artarak 6.342 milyon ABD dolarına yükselmesi etkili olmuştur.
•Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı, bir önceki yılın aynı ayında 314 milyon ABD doları açık vermişken, bu ay 2.480 milyon ABD doları fazla vermiştir.
AKP ekonomi kurmayları açısından enerji fiyatları cari açıktaki artışın en temel nedeni. ve eğer Ukrayna işgali olmasaydı, altın ve enerji dılı aylık cari dengenin 2,5 milyar dolar fazla vermesi YEM çalıştığını gösteriyor. Ancak, Türkiye ekonomisinin enerji ithalatı bağımlı bir ülke olması, üretim yapısında ithal ara malı ve yatırım malı girdisinin yoğunluğu bu tezi başlı başına boşa çıkarmakta. Enerji ithalatı veri ve fiyatların en az 12 aylık vadede dahi gerilemesi beklenmiyor.
Üstelik, ödemeler dengesi içinde cari açığın yüksekliği, enerji dışı hesapta fazla dahi verse, Türkiye ekonomisinin döviz ihtiyacının yükselmesi anlamına geliyor. Böylesi bir baskı ilk aşamada da zaten gizli döviz satışlarıyla zar zor baskı altında tutulan TL’nin değeri üzerinde yıkıcı etki yaratıyor. Dünyada büyük merkez bankalarının döviz miktarını azaltarak maliyetini artırdıkları bir senede Türkiye’nin negatif reel faiz seviyesinin %59 gibi açıklanamaz bir seviyede olması yabancı sermayeyi kaçırdığı gibi dış borç ödemeleri ve cari açık finansmanı yükümlülüklerinde gerçekleşmeleri en hızlı TL üzerinde değer kaybı baskısı yaratarak oluşuyor.
•Hizmetler dengesi kaynaklı net girişler bir önceki yılın aynı ayına göre 1.472 milyon ABD doları artarak 2.329 milyon ABD dolarına yükselmiştir.
•Hizmetler dengesi altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler bir önceki yılın aynı ayına göre 708 milyon ABD doları artarak 1.450 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
•Birincil gelir dengesinden kaynaklanan net çıkışlar, bir önceki yılın aynı ayına göre 174 milyon ABD doları artarak 1.397 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
•Bir önceki yılın aynı ayında 27 milyon ABD doları net giriş kaydeden ikincil gelir dengesi kalemi bu ayda 144 milyon ABD doları net çıkış kaydetmiştir.
Finansman tarafında alarm zilleri
Türkiye’de kötü ekonomi politikalarının devrede olması, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü gibi temel sorunlar yabancı sermayenin ülkeyi yatırım için cazip görmesinin önünde engel. Bu duruma bir de akılsız para politikası uygulaması eklenince Türkiye’de ekonomi yönetimi ne doğrudan yatırım ne de sıcak para çekmekte başarılı olmuyor. Dış borç ödemeleri ve dış borçlanma maliyetrinin artması özellikle bankalar ve özel sektör şirketlerinin net dış borç ödeyici konumda kalmalarına ve döviz talebini artırmalarına neden oluyor. Bu durum işrketlerin haziranda başlayacak KKM vade dönüşlerinde tercihlerinin ne yönde olacağını da önemli bir dönüm npktası haline getiriyor.
Geriye kalan, cari açık finansmanı için merkez bankası döviz rezervlerini kullanmak. Swaplar hariç net döviz rezervlerinin eksi 50 milyar doları aşmak üzere olması, net döviz reservlerinin de azalma eğilimi yine TL üzerinde değer kaybı yönünde baskıların tırandığına işaret.
•Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 296 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
•Portföy yatırımları 3.051 milyon ABD doları tutarında net çıkış kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 744 milyon ABD doları, devlet iç borçlanma senetleri piyasasında da 201 milyon ABD doları net satış yaptığı görülmektedir.
•Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak bankalar 758 milyon ABD doları net geri ödeme, Genel Hükümet ise 219 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirmiştir.
•Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 2.271 milyon ABD doları net artış kaydetmiştir.
•Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 1.493 milyon ABD doları artış ve Türk Lirası cinsinden 178 milyon ABD doları net azalış olmak üzere toplam 1.315 milyon ABD doları net artış kaydetmiştir.
•Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak; bankalar 54 milyon ABD doları net geri ödeme yapmışken, Genel Hükümet ve diğer sektörler sırasıyla 718 milyon ABD doları ve 943 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirmiştir.
•Resmi rezervlerde bu ay 4.506 milyon ABD doları net azalış gözlenmiştir.”
GA.