Dünya Ekonomisi
Yükleniyor… İçeride hiperenflasyon; dünyada stagflasyon
Geride bıraktığımız hafta, içeride ve dışarıda açıklanan makroekonomik veriler küresel ekonomide yavaşlama emareleri sunmaya başlarken, dünyanın her yerinde enflasyon yükselmeye…
Geride bıraktığımız hafta, içeride ve dışarıda açıklanan makroekonomik veriler küresel ekonomide yavaşlama emareleri sunmaya başlarken, dünyanın her yerinde enflasyon yükselmeye hatta manşetleri süslemeye devam ediyor. Dünyanın büyüme motoru Çin’de yeniden ivme kazanan covid-19 vakalarına bağlı olarak artan izolasyonlar, ekonomik aktivitenin zayıfladığını ortaya koydu. PMI imalat sanayi beklenti endeksi Mart’ta büyüme ile daralmanın ayrıştığı eşik değer olan 50’nin altında 49,5 düzeyinde gerçekleşerek, son beş ayda ilk kez daralmaya işaret etti.
Benzer bir şekilde Türkiye’de İSO-Markit işbirliği ile yayımlanan ve büyümenin bir numaralı öncü göstergesi olan imalat sanayi PMI endeksi, Mart ayında 49,4 değerini aldı (Şubat ayı 50,4). Bu bağlamda, PMI verisinin 10 ay sonra ilk kez 50 seviyesinin altında açıklanması, imalat sanayinde daralma olduğuna işaret ediyor. Takdir edileceği üzere, savaşın getirdiği belirsizlik, şirazesinden çıkan emtia fiyatları ile birleşince, üretim ve yeni siparişlerde yavaşlama belirgin bir hâl aldı; ihracat talebindeki artışın ise ivme kaybettiği görüldü.
Benzer bir şekilde, Türkiye’nin ana ihracat destinasyonu olan Avrupa’dan gelen PMI verileri de zayıflık sinyalleri sundu. Almanya’da açıklanan PMI verileri Ekim 2020’den bu yana en düşük düzeyde sonuçlandı. Türkiye’de devreye alınan yeni ekonomi modelinin taşıyıcı kolonu olan ihracat ve turizme yönelik açıklanan içeride ve dışarıda veriler, pek de iyimser beklentiler sunmuyor!
Büyümeye yönelik görünüm zayıflarken, enflasyonun ise doludizgin yükselmeye devam ettiğini görüyoruz. Cuma günü, İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan Mart ayı öncü enflasyon verilerine göre, İstanbul’da perakende fiyatlar Mart ayında %6,3 artış kaydetti. Bu sonuçla, Şubat ayında %55,3 olan yıllık enflasyon Mart ayında %63,3’e yükseldi. Bu gerçekleşme, Mart 2002’den bu yana en yüksek enflasyona işaret ediyor. Son 17 yılın Mart ayında, İTO enflasyonu ortalama %0,93 artış kaydederken, bunun TÜİK karşılığı %0,74 olmuş. TÜİK, bugün Mart ayı enflasyon rakamlarını açıklayacak. Anketlere göre aylık TÜFE artışının %5,5 artış kaydedeceği, yıllık gerçekleşmenin ise %60 seviyesini aşacağı bekleniyor.
Ukrayna krizi nedeniyle artış eğiliminde olan endüstriyel madenler ve enerji fiyatları, net enerji ithalatçısı olan Türkiye’yi hem cari açık hem de enflasyon kanadından daha da zorlamaya devam edeceğini düşünüyoruz. KKTC ve Türkiye adım adım hiperenflasyona yürürken, savaşın gerek enflasyon gerekse de durgunluk riski üzerinden küresel ekonomiyi de ‘stagflasyona’ sürükleyebileceğini düşünmeye başladık. Faiz oranı %0 olan Avrupa’da, tüketici fiyatları Mart ayında %7,5 ile (beklenti %5,9) multi yılların zirvesine yükseldi! Avrupa Merkez Bankasını büyüme ile enflasyon arasında zor bir sınavın beklediğini not edelim.
ABD’de açıklanan imalat sanayi ISM endeksi de yavaşlama sinyali sunarken, her ayın ilk cuması açıklanan ABD istihdam raporu genel hatları ile nötr karşılandı. Manşet tarım dışı bordrolu çalışan sayısı 431bin kişi artış kaydederek 490 bin olan beklentiyi tam olarak karşılayamazken, işsizlik oranı %3,6; saatlik maaş artışı ise (enflasyon göstergesi) yıllık bazda %5,6 ile tahminlerin bir tık üzerinde gerçekleşti.
ABD’nin stratejik petrol rezervlerini kullanıma açacağına yönelik haberlerin etkisi ile geride bıraktığımız haftanın kaybedeni adeta petrol oldu. Hafta içinde 120 doları test eden Brent, haftayı teknik manada önem atfettiğimiz 103-104 dolar bandında tamamladı. ABD’de 10 yıl ve 2 yıl vadeli devlet tahvil getirilerinin farkının kısa vade lehine dönmesi, ‘resesyon’ riskini canlı kılmaya devam ediyor. FED’in politika faizinin yükselteceği yönünde vermiş olduğu ileriye dönük rehberliğe paralel, verim eğrisinin eğilimi hafif de olsa tersine dönerken, 2 yıllık devlet tahvil getirisi haftayı %2,48 ; 10 yıllık getiri ise %2,41 seviyesinden karşılıyor.
Bitcoin, geride bıraktığımız haftasonu 45,500 dolar seviyesindeki önemli direncini minik bir patlama ile yukarı yönlü kırarak 2022 yılına ait düşüşüne de son verirken, teknik manada 200 günlük ortalamaların geçtiği 48,300 seviyesinde ciddi bir dirençle karşılaştı. 200 günlük ortalamaları ilk etapta, devamında ise daha da yukarıda 52bin seviyesini takip edeceği. Haftalık kapanışını 45,500 dolar seviyesinin altında olmaması, yukarı yönlü isteğin açık olduğunu düşündürüyor.
Savaşın gölgesinde, küresel cephede açıklanan PMI verilerinin sunmuş olduğu durgunluk riskine ilaveten, içerde para politikasızlığı (!) nedeniyle adım adım hiperenflasyona sürüklenen ekonomi ve devamında TL’nin muazzam reel negatif getirisinin Türk Lirası üzerinde baskı kurmaya bir noktada yeniden başlayacağını düşünüyoruz. Her ne kadar Kur Korumalı Mevduat nedeniyle TL’de dalga boyu düşse de ve kamunun da süregelen desteği ile TL belli bir bantta tutunmaya devam etse de, TL açısında kısa vadeli olmasa da riskleri yukarı yönlü görmeye devam ediyoruz. Cuma gece geç saatlerde, Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu (S&P) Türkiye’nin uzun vadeli yerel para notunu (yabancı para değil) bir basamak daha indirerek B+ seviyesine indirdi.
USDTRY kuru Cuma gününü de 14,70 seviyelerinin kıyısında tamamlarken, Ruble’nin savaş öncesi seviyelere kadar neredeyse toparlanması ardından, bu yılın en çok değer kaybeden para biriminin yeniden Türk Lirası olduğunu görüyoruz.
Almanya savunma bakanı Pazar günü yaptığı açıklamada, Ukraynalı ve Avrupalı yetkililerin Rus güçlerini Kiev yakınlarında vahşet işlemekle suçlamasının ardından Avrupa Birliği’nin Rus gazının ithalatını yasaklamayı görüşmesi gerektiğini söyledi. Ukrayna dışişleri bakanı da, Rus güçlerini Bucha kasabasında bir “katliam” gerçekleştirmekle suçlarken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken görüntülerini “mideye bir yumruk” olarak nitelendirdi. Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Putin ile görüşmesi, Putin-Zelensky Zirvesi ihtimalini gündeme getirse de, savaşın tüm acımasızlığı ile devam ettiğini görüyoruz.
Dünya hisse piyasaları haftayı karmaşık bir ruh hali ile karşılıyor. Ukraynalı yetkililer, Kremlin güçlerinin saldırılarını ülkenin diğer bölgelerine odaklamak için geri çekilmesinin ardından, bazıları yakın mesafeden bağlanmış ve vurulmuş yüzlerce ceset bulmasının ardından Rusya’nın olası savaş suçlarını araştırırken, Rusya’ya karşı daha fazla yaptırım uygulanacağı beklentisi, piyasaları üzerinde baskı kuruyor.
ABD’de kısa vadeli tahvillerin getirilerin üç yılın en yüksek seviyelerine ulaşması ve uzun vadeli tahvil getirilerini aşması, ABD ekonomisi için sert bir iniş riski oluşturmaya devam ediyor. İlk çeyreği ‘zorlu’ bir şekilde tamamlayan küresel borsalar, ikinci çeyreğe de Çin’de yeniden artan covid-19 vakaları karşısında karmaşık bir ruh hali ile başlıyor. Çin’in en kalabalık kenti olan Şangay’da ikamet eden 26 milyon kişiye iki tur daha test zorunluluğu getirildiğini okuyoruz. Bu sabah Asya borsalarında hava sanılanın aksine alıcı seyrederken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise ufak çaplı da olsa düşüşler görüyoruz.
Brent petrolün varil fiyatı yeni haftayı 104 dolar seviyesinden karşıladığını görüyoruz. Teknik manada, yeni haftanın kapanışının 106 dolar seviyesinin altında olması, yükseliş eğiliminin sorgulanmasına neden olacaktır. Altının ons fiyatı, geride bıraktığımız haftayı 1,930 dolar seviyesinin altında tamamlayarak sevimsiz bir ‘haftalık’ kapanış yaptı. Yukarıda, 1,960 dolar seviyesi aşılmadan, satmış olduğumuz altın pozisyonumuzu yerine koymak istemeyeceğiz.
Türk mali piyasalarının gündeminde bu sabah TÜİK’in açıklayacağı enflasyon verileri bulunsa da, küresel anlamda gözler Çarşamba gecesi açıklanacak FED’in bir önceki toplantısına yönelik tutanaklarda olacaktır. 50 baz puan faiz artırım beklentisi piyasalar üzerinde baskı kurmaya devam ederken, bu sabah itibariyle, 50 baz puan artırıma %80 ihtimal verildiğini görüyoruz.
iktisatbank.com