Dünya Ekonomisi
Piyasa Bülteni | Yeni dünya düzeni şekilleniyor; ABD’de faiz 33 ayın zirvesinde
Neredeyse 3 haftadır her gün Rusya-Ukrayna savaşını ve savaşın ekonomik anlamda yarattığı tahribatı yazıyoruz. Hatta bir adım da ileriye giderek…
Neredeyse 3 haftadır her gün Rusya-Ukrayna savaşını ve savaşın ekonomik anlamda yarattığı tahribatı yazıyoruz. Hatta bir adım da ileriye giderek şirazesinden çıkan emtia fiyatlarının dünyayı adeta hesaplanamayacak kadar büyük bir maliyetinin altına soktuğunu da her boyutu ile ele alıyoruz. Benzin deposundan, elektriğe, aldığımız ayçiçek fiyatına, neredeyse günler içerisinde ikiye katlanan nikel fiyatlarından tüm zamanları en yüksek seviyesini aşan buğday fiyatına kadar. Bunların çoğaltmak da mümkün.
Lakin, bugün aynı konuya riskler cephesinden değil de fırsatlar ya da daha doğru bir yaklaşımla, Rusya’nın yanlızlaştırılmasından sonra yeni dünya düzeninde Türkiye ve hatta KKTC’nin nasıl konumlanacağına bakmak istiyoruz. Avrupa’nın Rusya gazına olan bağımlılığının yarattığı riskleri artık pek âlâ biliyoruz. Hatırlatmak gerekirse, Avrupa’nın toplam gaz ithalatından Rusya’nın aldığı pay genelinde %38; Almanya özelinde ise bu rakam %65. Ukrayna’nın işgal edilme girişimi sonrasında Rusya gazına orta vadede alternatif arayışların da arttığını biliyoruz.
Bu minvalde, Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması artık yüksek perdeden seslendirilirken, son günlerde önce İsrail Cumhurbaşkanının sonra da Yunanistan Başbakanı’nın Türkiye ziyaretlerini göz ardı etmemek gerekiyor. Hatta, Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Scholz ile görüştüğünü de tam buraya eklemek gerekiyor. Türkiye ve Avrupa Birliği işbirliği için gelecekte bazı planlarımız var diyen Scholz, üst düzey diyalog formatlarını devreye sokacaklarını, gümrük birliği konusunu görüşeceklerini ortaya koyarak, Türkiye’nin İsrail ve Yunanistan ile girdiği diyaloğu olumlu karşıladıklarını söyledi.
Doğu Akdeniz gazının Avrupa’ya taşınması hususunda veya yeni dünya düzeninde herkesin kartlarını dikkatli bir şekilde incelediğini not etmek gerekiyor!
Özetle, yükselen enerji fiyatları Türkiye’yi kısa vadede kurguladığı cari fazla konusunda veya enflasyonun daha da ivmelenmesi noktasında ekonomik olarak zora sokacak olsa da, ya da ana turizm koridorları olan Rusya ve Ukrayna’dan bu yıl istenilen gelir elde edilemeyecek olsa da, kısa vadeli ekonomik kayıpların orta / uzun vadede coğrafik önem ile potansiyele dönüştürülebileceğini düşünüyoruz.
Hazır enerjiden söz etmişken, geçen hafta 139 doları aşarak 2008 yılından bu yana en yüksek seviyeye yükselen Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı dün bültenimizde de ön plana çıkardığımız üzere 100 dolar seviyesine kadar geri çekildi. Bu düşüşün arkasında da, yine dün ele aldığımız üzere Rusya-Ukrayna savaşına yönelik taraflardan gelen ılımlı açıklamalar, ya da daha basit bir anlatımla müzakere / mütareke masasının varlığı olarak ön plana çıksa da, Çin’de yeniden ciddi bir ivmelenme gösteren covid vakaları nedeniyle bazı eyaletlerin kapatılması ve yeniden tedarik zinciri sorunlarının baş göstereceği beklentisini yattığını düşünüyoruz. Teknik manada, aşağıdaki grafikten de görülebileceği üzere 93 dolar seviyesi gündeme gelebilir.
Haftanın ilk işlem günü küresel mali piyasalarda çok yönlü fiyatlamalara gebe oldu. Savaşa ilişkin ılımlı haberlerin petrol fiyatlarını aşağıya çekmesine paralel, bu tip dönemelerin has oyuncusu olan altın da dün yine bültenimizde işaret ettiğimiz üzere 1,960 dolar seviyesindeki kritik desteğine kadar gevşedi. Altın uzun pozisyonlarımızdan ‘kar al’ stratejisi izleyerek dün çıktıktan sonra, yükselen eurobond getirilerinden faydalanmaya çalışacağız. Altında geçen hafta tüm zamanların en yüksek seviyesinin tekrar test edilmesi ardından havanın kısmen de olsa yumuşaması ile güvenli limanlara olan talebin de -petrol fiyatlarından da anlaşılacağı üzere- azaldığını görüyoruz. Teknik bir bakış açısıyla, 1,960 dolar seviyesinin aşağı yönlü geçilmesi ile 1,924 dolar seviyesi daha da aşağıda takip edilebilir.
Türk mali piyasaları dünkü günü karmaşık bir şekilde tamamladı. CDS risk primi 700’lü seviyelerden 646 baz puan gerilerken, BİST100 endeksi günü %1,7 artışla tamamladı. USDTRY kuru ise Cuma gününe nazaran çok hafif de olsa yükselerek 14,8’i test etti. Perşembe günü sonuçlanacak olağan TCMB PPK toplantısı öncesinde Cuma günü gündeme atılan faiz artırım konusunun şimdilik kurdaki yükselişi bir nebze de olsun durdurduğu hatta yavaşlattığını iddia edebiliriz. Her ne kadar faiz artırımının zayıf bir ihtimal olduğunu düşünsek de veya yapılacak hamlenin sinyal etkisi ötesinde bir anlam ifade etmeyeceğine inansak da, haftaya vadesi gelmeye başlayacak olan Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürünü öncesinde kurun mevcut seviyesinin kamu maliyesine getirdiği büyük yükü hafifletmek adına (BDDK verilerine göre KKM ürününün büyüklüğü 539 milyar TL) bazı girişimler olabileceğini de düşünmeden edemiyoruz.
Yeni gün başlangıcında, Asya’da pandemi nedeniyle yeniden başlayan kapamalar, ABD’nin Çin’i Rusya’ya yardım etmemesi yönünde uyarması ve elbette yarın sonuçlanacak FED toplantısının ağırlığı bu sabah hissediliyor. Çinli teknoloji hisselerindeki sert düşüş Çin borsasını bu sabah %2 aşağıya çekmiş. Hong Kong ise bu sabah da sert düşüş eğilimini devam ettirerek %4 düşüşle yine başı çekiyor. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde ise hafif de olsa yükselişler görüyoruz.
FED’in olağan toplantısı öncesinde yarına ilişkin piyasa beklentisi 25 baz puan faiz artırımı yönünde olurken, dün de belirttiğimiz gibi, ana beklenti FED’in yedi kez daha 25 baz puan faiz artırarak politika faizini %2 seviyesine yükselteceği yönünde. Adeta bu beklentiyi fiyatlayan ABD dolarının piyasa faizi olan 10 yıllık tahviller bu sabah %2,1690 seviyesini test ederek Haziran 2019’dan bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Faiz getirisi olmayan altının neden gerilediğine bir de bu cepheden bakmak gerekiyor.
Altın ve petrolün gerilediği, FED faiz artırımının ağrılığının iyice hissedildiği, son 33 ayın zirvesine çıkan 10 yıllık ABD tahvil faizlerinin üzerine Asya’da pandemi haberlerini de ekleyerek biraz da karamsar bir bülten ele aldık. Hava puslu olsa da, Rusya-Ukrayna savaşının bir noktada biteceği, soğuk savaşın uzun süre devam edeceğini unutmadan, riskler kadar ortaya çıkacak yeni fırsatları da göz ardı etmemek gerektiğinin altını bir kez daha çizerek bugün de bültenimizi tamamlamış olalım.
iktisatbank.com