Borsa
Jeopolitik riskler tırmanıyor: ‘Kaliteye kaçış’ isteği ivme kazandı
Küresel mali piyasaların yüzü 2022 yılında bir türlü gülemedi. Bültenlerimizi yakından takip eden değerli okurlarımız, bu satırlar aracılığıyla olağanüstü günlerden…
Küresel mali piyasaların yüzü 2022 yılında bir türlü gülemedi. Bültenlerimizi yakından takip eden değerli okurlarımız, bu satırlar aracılığıyla olağanüstü günlerden geçtiğimize defalarca vurgu yaptığımız hatırlayacaklardır.
Aslında her şey covid sonrası dönemde tedarik zinciri krizi ile başladı ve devamında savaş ile bambaşka bir sürece evrildi. Ukrayna’nın Batı’dan aldığı destekle Rusya’yı tahmin edemeyeceği ölçüde zorlamaya başlaması, haftasonu Kırım’ı Rusya’ya bağlayan Kerç köprüsünü vurması sonrası Rusya lideri Putin dün kendi güvenlik konseyini toplarken, Ukrayna’nın üzerine de bomba yağdırdı! Ukrayna, Rusya’nın savaşın başlangıcından bu yana şehirlere yönelik en büyük hava saldırılarını başlatmasının, binlerce kişiyi bomba sığınaklarına kaçmaya zorlamasının ve Kiev’in Avrupa’ya elektrik ihracatını durdurmasına yol açmasının ardından silahlı kuvvetlerini güçlendirme sözü verdi. Piyasaların gözü bir tarafta yaşanan insanlık dramını çaresiz bir şekilde takip ederken, diğer taraftan ise asıl endişe kaynağı nükleer başlıklı bir füzenin kullanılıp kullanılmayacağı.
Batı ise Rusya yönelik yaptırımlarını artırırken, geçen hafta açıklanan sekizinci yaptırım paketi içerisinde baz metalleri ilgilendiren ciddi başlıkların da yer aldığını görüyoruz. LME (Londra metal borsası), Rusya menşeli madenlerin borsaya girişine yasak koymayı değerlendiriyor. Henüz bu yönde verilmiş bir karar olmasa da, ‘kokusu’ gelmeye başladı. LME’nin önde gelen alüminyum, nikel ve bakır üreticisi olan Rusya’dan metal arzını engellemeye yönelik herhangi bir hamlesinin küresel metal piyasaları için önemli sonuçlar doğurabileceğini değerlendiriyoruz. Hatırlanacağı üzere, savaşın ilk günlerinde, yaptırımların Rus nikel ihracatını kesintiye uğratabileceğine dair endişelerle LME’de nikel fiyatları kısa süreliğine de olsa büyük çaplı bir patlama yaşamıştı. Bloomberg’in haberine göre, LME’nin yasak getirme noktasında çalıştığına dair haberi sonrası baz metallerde hareketli seyir gözden kaçmıyor.
Kıymetli madenler ise yatırımcısını üzmeye dün de devam etti. Jeopolitik risklerin tırmanması ve ABD’de açıklanan zayıf veriler ile geride bıraktığımız haftalarda pandemi döneminden bu yana korunan 1,685 dolar seviyesini aşan ons altın, soluğu bir sonraki direnç bölgesi olan 1,730 dolarda almıştı. Devamında ise, 1,730 doların güçlü bir seviye olması ve ABD’de bu sefer de açıklanan güçlü verilerin rüzgârı terse çevirmesi ile soluğu Cuma günü 1,685 seviyesinde alan altın, yeni haftada 1,660 seviyesine kadar gerileyerek yukarı gitmekte âdeta gönlünün olmadığını itiraf etmiş oldu. Altın için 1,685 dolar seviyesi âdeta oyun kurucu bir seviye olarak takip edilmelidir. Benzer bir şekilde, gümüşün de oyun kurucu seviyesi 20,80 dolar seviyesine tekabûl ettiğini bir kez daha not edelim.
Geçen ay, yerine kaynak gösterilmeden ya da daha büyük kamu borçlanmasına neden olacağı endişesi ile ortaya atılan vergi indirim paketi, İngiltere tahvil piyasasında âdeta bozguna yol açarken, İngiltere maliye bakanı Kwarteng, dün bütçe duyurusu sunarak ve departmanı yönetmesi için yeni ve tecrübeli bir Hazine yetkilisini atayarak yatırımcılara güvence vermeye çalışsa da, İngiltere tahvil faizlerinde (özellikle de uzun vadelerde) yükseliş yeniden ivme kazandı! İngiltere Merkez Bankası’nın (BoE) kırılgan piyasaya daha fazla destek açıklamasından sonra bile faizlerin yeniden yükselişe geçmesi dikkatlerimizden kaçmadı. BoE’nin Cuma günü sona erecek olan acil durum piyasa desteğini ‘genişletmesine’ rağmen, uzun vadeli İngiliz hükümet borçlarının getirilerini emeklilik fonlarının zorlandığı Eylül sonundaki zirvelerine yaklaştığını not etmek gerekiyor. Gösterge 10 yıllık İngiltere tahvili, Eylül sonunda %4,58 seviyesini test ederek alarm zillerini çalması ardından dün %4,45 seviyesine yükselirken, benzer bir şekilde 30 yıllık tahvilin de %5,1 seviyesini test etmesi ardından BoE’nin müdahalesi ile %3,6 seviyesine kadar gerilemesi ardından dün yeniden %4,7 seviyesi test edildi. Bu gelişmeler karşısında yaralı kraliyet aslanı Sterlin, dolar karşısında 1,10 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek yeniden satış baskısına maruz kaldı!
Avrupa’da Ukrayna eksenli büyüyen sorunlar, Sterlin’in kendi içsel karmaşası, FED’in enflasyonun belini bükene kadar durmayacağına yönelik inanışlar, gevşek bir para politikası izleyen Japonya’nın para biriminin son 24 senenin zirvesine yükselerek BoJ’un müdahale seviyesine tekrar yaklaşması, hulâsa DXY sepetinde yer alan para birimlerinin zayıflaması, doların da değer kazanmasına neden oluyor. Daha basit bir şekilde konuyu anlatmak gerekirse, kapanan pozisyonlar sonrası dolara yönelik talep (mesela Japon Yen’i sat dolar al, Sterlin sat dolar al, Eur sat dolar al; her şey dolara karşı kote ediliyor) ile DXY yeniden 113,3 seviyesine yükselirken, FED’in faiz artırımlarına devam edeceği endişesi, ABD tahvil faizleri üzerinde de baskı kuruyor. 10 yıllık gösterge ABD tahvilinin getirisi bu sabah %4’e dayanırken, FED’in politika duruşuna daha hassas olan 2 yıllık tahvil %4,34 seviyesinden işlem görüyor.
ABD tahvil getirilerinin yükselmesi, faiz getirisi olmayan kıymetli madenler için olumsuz bir gelişme olurken, gelişmekte olan ülke para birimleri için de daha pahalı borçlanma anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor. Gösterge Türkiye 10 yıllık eurobond getirisi yeniden %11 seviyesine yaklaştı (CDS 780 baz puan seviyesinde). USDTRY kuru ise sessiz sedasız kamunun desteği ile 18,60 seviyesinin kıyısında işlem görmeye devam ederken, Bankacılık endeksi günü %1 düşüşle tamamladı.
Artan jeopolitik riskler, artan faiz oranları ve ekonomik zayıflık belirtilerinin gölgesinde perşembe günü açıklanacak kritik ABD enflasyon verileri ve Cuma günü üçüncü çeyrek şirket bilanço sezonunun başlaması öncesinde piyasaların defansa geçtiklerini de söylemek gerekiyor. MSCI küresel hisse senedi endeksi düşüşünün üçüncü güne de taşırken, ABD yönetiminin Çin’e getirdiği chip kısıtlaması da teknoloji borsası Nasdaq üzerinde baskı kurdu: son 3 günde Nasdaq %7 değer kaybetti. Havanın karamsar olmasına paralel, geçen hafta OPEC+ kararı ile kükreyen Brent cinsi ham petrol, yeni haftanın ilk işlem gününde varil başına 3 dolar gerileyerek 96 doların altına sarktı. JPMorgan CEO’su Dimon’ın ABD ve küresel ekonominin 2023 ortasına kadar bir resesyona girebileceğini söylemesi de tuz biber olurken, yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında rengin koyu kırmızı olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %2,5 gerilerken, ABD borsalarının da vadeli işlemlerinde %0,5’e varan düşüşler görülüyor.
Dün Türkiye’de açıklanan Ağustos ayı işsizlik oranı uzun bir aradan sonra ilk kez tek hanelere (%9,6) geriledi. İşsiz sayısının 100bin kişi azalırken, çalışan sayısının ise 366bin arttığını görüyoruz. İstihdam 31 milyon ile rekor kırdı. Bu tabloda arkasında turizm sektörünün büyük bir paya sahip olduğunu biliyoruz. Bugün Türkiye’de Ağustos ayı ödemeler dengesi raporu ile Hazine’nin tahvil ihracı takip edilecek. Dünya Bankası Başkanı Malpass ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Georgieva, küresel resesyon riskinin arttığı uyarısında bulunurken, IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantıları ABD’nin başkenti Washington’da başladığını not edelim.
Bu sene Nobel ekonomi ödülü FED eski başkanı Ben Bernanke de dâhil olmak üzere üç ABD’li ekonomiste gitti. Kriz yönetimi konusunda çok deneyimli bir iktisatçı olan ve ‘helikopter para’ ile ünlenen Bernanke, ödülü finansal piyasalar ve ekonomi arasındaki ilişkilere ve kriz yönetimine ayırmış Diamond ve Dybvig ile paylaştı.
iktisatbank.com