Borsa
Dünyada enflasyon, stagflasyon, bir ‘garip’ para politikası ve depresyon…
Dün sabah kaleme aldığımız bültenimizde, küresel mali piyasalarda yaşanan iyimserliği saman alevine benzetmiş ve geçici olacağının altını çizmiştik. Nitekim, küresel…
Dün sabah kaleme aldığımız bültenimizde, küresel mali piyasalarda yaşanan iyimserliği saman alevine benzetmiş ve geçici olacağının altını çizmiştik. Nitekim, küresel mali piyasalarda 1 gün süren iyimserlik ardından dün neredeyse her yer koyu kırmızıya büründü. Yaşanan sert satışların temelinde stagflasyon endişesi yatsa da, dünün hikâyesini 3 ayrı başlık oluşturdu. Sabah saatlerinde Almanya’da açıklanan Eylül ayı TÜFE enflasyonu, çift hanelere gelerek 2. Dünya savaşından sonra en yükseği test ederken, ABD’de açıklanan 2. Çeyrek dönemi enflasyonu da piyasa tahminlerinin üzerinden gelerek moralleri bozdu.
Veriler, FED’in, küresel finans piyasalarındaki ‘kargaşaya’ hem de atılan bunca adımın iş piyasasını zayıflattığına dair artan erken işaretlere rağmen, 40 yılın en azılı enflasyonunun yıpratıcı etkileriyle mücadele etmek için borçlanma maliyetlerini artırmaya devam edeceği beklentisini kamçıladı. Üçüncü sorun ise İngiltere cephesinde yaşanan son dönemlerdeki anlaması zor ve ortodox olmayan son gelişmeler piyasaları huzursuz ediyor. Öncelikle, Kıta Avrupası’nın Rusya ile girmiş olduğu ekonomik savaş, devam eden Brexit’in laneti, çift hanelere yükselen enflasyon ve buna karşı durgunluk riskine rağmen faiz artırımına ilk soyunun merkez bankası olan İngiltere’nin (BoE) izlediği para politikasının bu sefer de 40 yıl ardından açıklanan ve ekonomiyi desteklemek adına devreye alınan mega vergi indirimleri (genişlemeci maliye politikası) ile çelişmesi sonrası tahvil piyasasında yaşanan (özellikle uzun vadelerde) yukarı yönlü hareket, BoE’nin tahvil piyasasına müdahale etmesine neden olmuştu.
Para ve maliye politikasının İngiltere’de çok farklı yönlere işaret ettiğinin altını çizmek gerekiyor. Kısa vadede vergi indirimlerinin yarattığı kayıpları karşılamak adına kamunun borçlanma gereksiniminin artmasına kısa vadeli tahvillerin tepki vermesi rahatlıkla anlayabiliyoruz, lâkin uzun vadeli tahvillerin de faizinin yükselişe eşlik etmesi, ortada başka sorunların da var olduğuna işaret ediyor! Dün Financial Times haberine göre, İngiltere’de emeklilik şirketlerinin finansal dayanıklılığına ilişkin sorunlar ve artan uzun vadeli faiz oranlarının iflas riskini gündeme getirmesi ardından (BoE’nin neden acele bir şekilde müdahale ettiği daha iyi anlaşılıyor) küresel piyasaların satıcılı havasını pekiştirdi.
İngiltere’de yaşanan sorunlar tüm çıplaklığı ile masada dururken, BoE faizleri hızla artırarak bu açmaza karşı ne kadar çözüm sağlayabileceği de ayrı bir tartışma konusu. İngiltere Başbakanı Liz Truss, ülkenin finansal piyasa kaosundan sonra sessizliğini bozarak ekonomik büyümeyi yeniden canlandırmak için tartışmalı planına bağlı kalacağını açıkladı! Tüm dünyanın enflasyon ve büyüme arasında bir tercih yapmak zorunda kaldığını ve âdeta ‘depresyonda’ olduğunu görüyoruz. Japonya ve İngiltere ardından piyasa müdahalelerinin yaygınlaşacağını da düşünmeye başladık.
Tüm bu gelişmelerin gölgesinde, Wall Street dün geceyi ‘burun üstü’ düşüşle tamamladı. Agresif merkez bankalarının küresel çapta stagflasyon endişesini daha da tırmandıracağı ve tahvil piyasalarında yaşananların hisse senedi piyasalarına da sıçrayabileceği korkusu baskın kaldı. Risk iştahının bir dönem göstergesi olan teknoloji borsası Nasdaq dün geceyi %3 düşüşle tamamlarken, Dow ve S&P500 %2’ye varan gerileme ile günü bitirdi. Sene başına göre bakarsak, Dow neredeyse %20, S&P500 %24 , Nasdaq’da ise düşüş %31 oldu.
TCMB’nin analitik bilançosu, 23 Eylül ile biten haftada, brüt döviz rezervlerinin 3,5 milyar dolar azalışla 71,3 milyar dolar seviyesine gerilediğini gösterdi. Rezervlerdeki keskin erimenin arka planında 26/09/2022 vadeli dolar cinsi eurobondun geri ödemesinin (yeni bir ihraca çıkılmadı; Hazine’nin kasasından karşılandı) payının büyük olduğunu not edelim. USDTRY kuru dün 18,55 seviyesini test ederek zirveyi bir adım daha yukarıya taşırken, gözler dün yine hisse senedi piyasasında yaşanan türbülans sonrası gelişmeleri takip etti. Borsa İstanbul’da ay ortasında keskin düşüşe yol açan ve büyük banka hisselerinin art arda taban olmasına yol açan kaldıraçlı pozisyonların kapatılması için Takasbank tarafından aracı kurumlara fonlama sağlandı. Dün sabah saatlerinde Merkezi Kayıt Kurumu (MKK) tarafından KAP’a yapılan açıklamaya göre Şekerbank’ın sermayesinin %13,05’ine denk gelen 242,7 milyon TL nominal değerli pay ile TSKB’nin sermayesinin %7,22’sine karşılık gelen 202,1 milyon TL nominal değerli paylar dün Takasbank’a teslim edildi. Borsada son dönemde yaşanan keskin yükseliş sonrası rövanşın çok sert olacağının altını çizmiştik. Hisse senedi yatırımcısının (özellikle de küçük yatırımcının) keyfinin iyice kaçtığını söyleyebiliriz. BIST100 ana endeksi dünü günü %1,6 ; Bankacılık endeksi ise %1 düşüşle tamamladı. Terazinin dengesi bir kere bozulmaya gerek!
Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında hâkim renk yine kırmızı. Hisse senetleri, COVID-19 pandemisinin başlangıcından bu yana en kötü aya yönelirken, döviz ve tahvil piyasalarındaki dalgalanmalar merkez bankalarının şahin konuşmaları, küresel durgunluk endişeleri ve artan jeopolitik risk de yangına âdeta benzin döküyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, bugün Ukrayna’nın dört bölgesini ilhak etmek için Kremlin törenine ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, Ukraynalı mevkidaşı Rusya’nın savaşın en zararlı sonuçlarından kaçınması için Putin’in durdurulması gerektiğini söyledi. Manşette de ima etmeye çalıştığım üzere, her yeni gün yeni bir olayla karşılaşıyoruz ve bu da ister istemez oldukça yıpratıcı olmaya başladı. Gösterge endeks Tokyo borsası %1,7 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de küçük de olsa satıcılı hava görülüyor.
İngiltere’de emeklilik şirketlerinin finansal durumuna ilişkin endişeler ve beraberinde para politikası ile maliye politikasının çatışmasına rağmen GBPUSD paritesi sert bir yükseliş kaydederek 1,12 seviyesine dayandı. Açıkçası, sterlinin çok fazla değer kaybettiğini kabul etsek de, dünkü yükselişin nedenin anlamadık ve bize tutarlı da gelmedi. BoE başekonomisti Phil sert faiz artış sinyali verdi ve bu da Sterlin’de bir miktar toparlanmaya neden olduğunu düşünüyoruz. Bu minvalde, 1,1410 seviyesinin altında kaldığımız sürece, Sterlin almak için acele etmeyeceğiz. Kıymetli madenler cephesinde ise, jeopolitik risk ile dolar getirisi arasında yön bulmakta zorlanan (faiz getirisi olmayan) ons altında teknik mânâda 1,685 dolar seviyesinin takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üzerinde temiz bir haftalık kapanış görmeden acele edilmemelidir.
Peşinen söyleyeyim ki, bugün haftanın, ayın ve dönemin son iş günü. En basit anlatım ile kazanda çok kepçe var ne olacağını kestirmek de zor. Bugün sert fiyat hareketlerine hazırlıklı olmak gerekiyor! Dün açıklanan Almanya enflasyon verisi ardından bugün açıklanacak Euro Bölgesi TÜFE rakamının da rekor kırması bekleniyor (%9,7). AB cephesinde bugün pek çok veri açıklanacak. Referandum sonrasında Putin’in bugün yapacağı konuşmanın savaşı yeni bir evreye sokabileceğini düşünüyoruz.
iktisatbank.com