Sedat Peker’in SPK’nın halka arz ve sermaye artırımlarında rüşvet talep ettiği suçlamaları tam anlamıyla Pandora’nın Kutusunu açtı. 2 milyondan fazla bireysel Borsa yatırımcısına sahip Türkiye’de bu iddianın samimi, köklü ve vatandaşın vicdanını rahatlatacak şekilde araştırılması şart.
Fakat, böyle bir girişimin başlaması da zor. Çünkü, yine İDDİAYA göre, işin ucu Saray rejimine dayanıyor. Savcılığın SPK skandalı iddialarının üstünü kapatması zımnen Saray’ı da zan altına sokacak.
ParaAnaliz olarak işimiz çok zor. Bir yanda, bir ekonomi ve finans sitesi olarak Borsa’da birikimi olan okurlarımızı bilgilendirme görevi yapıyoruz. Öte yanda, adalet önünde kanıtlanmamış iddiaları paylaşmanın vicdani yükünü taşıyoruz.
Bu derlemede rüşvet iddialarını yorum yapmadan, bunların SADECE İDDİA olduğu ve ispata MUHTAÇ olduğunu vurgulayarak okurlarımıza sunduk. Basın Tanrısı günahımızı affetsin…
Önce, T24 yazarı Gökçer Tahincioğlu’yla başlayalım. Bakalım, rüşvet ve komisyon bürokraside daha önce de gözlenmiş mi?
“Gündemde yeniden Sedat Peker’in iddiaları ve hemen ardından başlayan rüşvet ve komisyon soruşturması var.
AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, boşanmak istediği ve 2,5 milyon dolar talep ettiği eşi Türk Hava Kurumu Üniversitesi eski Rektörü Ünsal Ban, Taşkesenlioğlu’nun kardeşi, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, Cumhurbaşkanlığı danışmanları olayın merkezinde.
Şu ana kadar gözaltına alınan tek isim Ünsal Ban. Ban hakkındaki gözaltı kararı ise Peker’in paylaştığı video kaydından sonra verildi.
Savcılık, bir iş insanının “Benden rüşvet ve komisyon istediler” beyanını yeterli görmemiş olacak ki günler sonra, video kaydının Peker’e sızdırıldığı iddiaları üzerine harekete geçti.
Tartışmanın odak noktası, Sermaye Piyasası Kurulu’nda yasal işlerin yapılabilmesi için Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına bile komisyon verilmesi gerektiği iddiası.
İddiaların gündeme gelmesinin ardından hemen herkes, Ankara’da bu iddiaların nasıl karşılandığını, rüşvet ve komisyon konusunda bir havuz olup olmadığını, işlerin nasıl yürüdüğünü konuşuyor.
Bilinen sırlar bunlar.
Ancak Ankara’da öyle alışkanlıklar oluşmuş durumda ki bu işi tek seferliğine yapmayıp, gerçekten meslek edinenler bile pastadan pay kaptırmamak adına mücadele vermek zorunda kalıyor.
Zira hemen her kurumda, profesyonel komisyoncular, makamdan ve unvandan yararlananların yanında “benim neyim eksik” diyenler, geç kaldığını, hızlı hareket etmesi gerektiğini düşünenler var.
Bakın bunlar da İDDİA, ama bürokraside çok yaygın bir komisyon ve hanut tahsilatı geleneği yerleştiğine dair karine oluşturur. Cumhuriyet yazarı Miyase İlknur’un suçlamalarını da dikkate almamızı gerektirir:
Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun, SPK başkanı olmasından sonra bir yandan eniştesi diğer yandan cumhurbaşkanı danışmanları, halka arz ve bedelli hisse dağıtımı için SPK’den talepte bulunan şirketlerin işlerini kolaylaştırıcı görevler üstlendiler. Elbette bedeli mukabilinde verilen bu hizmetler için Next Level’daki ofis kullanıldı. Bu işlerin hallolması için bazen şirketler onları buldu, çoğu zaman da onlar şirketleri. Halka arzın ve bedelli hisse dağıtımı izni almanın da tarifeleri bu ofiste belirlenmişti. Halka arzın tarifesi, Taşkesenlioğlu döneminde yüzde 3-4 oranında olmasına karşın bazı şirketlerden daha yüksek istendiği de oluyor. En son bir SPK başkan yardımcısının halka açılmak isteyen şirketten yüzde 8 istediği, borsa çevrelerinde konuşuluyor.
SPK’de rüşvet karşılığı yapılan işler, çevrilen dolaplar, batık şirketlerin halka arzına ya da bedelli hisse dağıtımına rüşvet karşılığı izin verilmesi bir haftadan beri gündemdeki yerini koruyor.
Şu ana kadar iki Cumhurbaşkanlığı danışmanının istifasına yol açan skandallar serisinin daha tepe noktalara ulaşmadan kapatılması, aynı sistemin bir süre sonra bu kez başka isimler tarafından yürütülmesinin de önünü açar.
Ali Fuat Taşkesenlioğlu, SPK başkanı olmadan önce de bu işlerin yapıldığı biliniyor. Ancak Taşkesenlioğlu döneminde bu yöntem artık herkesin kabullendiği, daha doğrusu kabullenmek zorunda kaldığı vakayi adiyeden bir iş haline geldi. Zaten Taşkesenlioğlu’nun SPK başkanlığından sonra, halka açılan şirketlerde bir patlama olduğu görülecektir. Bu şirketlerin bazılarının battığı da.
(AKP’li Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun eşi Ünsal Ban)
BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ
İncelenmesi gereken bir diğer konu da bu şirketlerin halka arzında hangi danışmanlık şirketlerinin kullanıldığı. Çünkü sadece halka arza onay verilmesi, Next Level’daki ofiste bağlanmıyor. Şirketlerin hangi aracı kurum ve danışmanlık şirketleri tarafından halk arzı gerçekleştireceği bu ofiste belirleniyor. Yani bir taşla birkaç kuş vuruluyor. Bir pay da o aracı şirketlere gitmeli ki onlardan da pay alınabilinsin.
Sistem şöyle işliyordu: Halka açılmak isteyen bir şirket, SPK’nin Ortaklıklar Finansman Dairesi’ne başvuruyor. Bu daireye başvuruda bulunan şirketlerin listesi aynı gün Ünsal Ban’a ve Next Level’daki ofisin sakinlerine gidiyor. Bunar da listeyi alıp şirketleri tek tek arıyorlar. Şirket “Ben halka açılmak istiyorum ne yapmam lazım” diye soruyor. Ünsal Ban ya da danışmanlar da bunlara “Halka arzını kolaylaştırmak ister misiniz?” diye soruyor. Bu soruya kim “Hayır” diyebilir ki…
Görüşmek üzere şirkete, Next Level’daki danışmanlık ofisinin adresi veriliyor.
Halka arz iki türlü oluyor: Bir, sıfırdan halka açılmak bir de bedelli sermaye artırımı ile halka açılmak. Bunun ikisinin de tarifesi var. Bazen SPK başkanının tarifesi ile yardımcısının tarifesi farklı olabiliyor.
Bu haberin devamını okumak için tıklayın
Dr Cüneyt Akman: SEDAT PEKER AÇIKLADI | BORSADAKİ VURGUNLAR
Artunç Kocabalkan – Atilla Yeşilada: Konser ve gıda stock’lamalı
Thodex’te şimdi ne olacak? Mağdurlar parasını alabilecek mi?