Cemre Yoldaş: İNSANOĞLUNUN İŞLEDİĞİ İLK GÜNAHIN, PORTFÖYÜNÜZÜN SON GÜNAHI OLMASI ÜZERİNE BİR DENEME
7 Mart 2022“7 Ağustos 1890 tarihinde New York Times şöyle bir haberi yeniden sayfasına taşıdı: ‘New York’un kenar mahallelerinde bir sebze satıcısı olan alkolik William Kemmler, 29 Mart 1988 tarihinde kız arkadaşı Tillie Ziegler’i balta ile öldürdü. Kemmler, kız arkadaşını başka bir arkadaşıyla kaçmaya hazırlamakla suçladı ve çıkan tartışma doruğa ulaştığında Kemmler sakince ahıra gitti, bir balta alıp eve döndü. Tillie’ye balta ile defalarca vurdu ve onu öldürdü. Daha sonra komşusunun evine giden Kemmler, kız arkadaşını öldürdüğünü komşusuna itiraf etti’.
29 Mart 1988 tarihinde kız arkadaşını öldüren Kemmler’in cinayet davası çok hızlı bir şekilde ilerledi ve 10 Mayıs 1988 tarihinde birinci derece cinayetten hüküm giydi, üç gün sonra da idama mahkûm edildi. 6 Ağustos 1890 sabah beşte hapishane müdürü Durston mahkûmun hücresine gitti ve ölüm fermanını okudu. Kemmler, okuma bittiğinde hazır olduğunu söyledi ve takım elbisesini giymiş şekilde New York’taki Auburn hapishanesinin bodrum katındaki infaz odasına doğru yürümeye başladı. Elektrik çarpma sürecini değerlendirmek için on dört doktorunda içinde bulunduğu 25 tanıktan oluşan izleme heyeti de aynı yerde hazır bulunuyordu. Kemmler, odadaki tanıklarla tanıştırıldıktan sonra tanıklara: ‘Beyler, hepinize iyi şanslar diliyorum. İyi bir yere gittiğime inanıyorum ve gitmeye hazırım. Sadece benim hakkımda çok şey söylendiğini söylemek istiyorum. Doğru değil. Yeterince kötüyüm. Beni daha kötü yapmak zalimce’ dedikten sonra paltosunu çıkardı ve idam sandalyesine oturdu. Kollarına, beline ve bacaklarına bağlanan deri kayışla Kemmler, sandalyeye bağlandı. Elektrik akımının akışını sağlamak için bir elektrot, ortasında metal bir plaka ve ıslak sünger bulunan tahta başlık da kafasına bağlandı. İkinci bir benzer elektrot da Kemmler’in sırtının alt kısmına yerleştirildi. Hızlı bilinç kaybı ve kalp durması için yeterli olduğu düşünülen yaklaşık 700 voltluk elektrik 17 saniye boyunca Kemmler’e iletildi. Doktorlardan biri Kemmler’in öldüğünü bildirdi ancak tanıklardan birisi Kemmler’in hala nefes aldığını gördü ve doktorlar tekrar baktığında Kemmler’in yaşadığını fark ettiler. Elektrik akımı panikle daha yüksek bir voltaj ile tekrar açıldı. İnfaz ekibi ve tanıklar o kadar panikledi ki ikinci verilen akımın ne kadar süre verildiği net olarak bilinmiyor. Ancak net olan bir şey var ki ikinci akım Kemmler’in vücuduna dakikalar boyunca verildi.”
Dünden bugüne içinde bulunduğumuz ataerkil bir toplum örgütlenmesinde, yaşanan bu gerçek olayda Kemmler bir kadın cinayetinin ne ilk ne de son failiydi. Ancak kendisine kadar idam cezasının infazı için asma yöntemi kullanılan Kemmler; New York’un yeni infaz yasasında asmanın yerini elektrikli sandalyenin almasıyla birlikte elektrikli sandalyede idam edilmeye mahkûm edilen ilk kişiydi. Bazı avukatlar bir insanı öldüren voltajın başka birini öldürmeye yetemeyebileceğini bu yüzden de elektriğin öngörülemez, acımasız bir ceza olduğunu ve olağandışı cezalandırma yasağını ihlal ettiğini bildirerek temyiz başvurularında bulundular ancak eyalet avukatları yeterli voltaj verildiği zaman ölümün hızlı ve acısız olacağını söyleyerek yapılan itirazlara karşı çıktılar. Ayrıca bu sadece bir idam cezası değildi. O dönemde alternatif akım (AA) elektriğinin ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermek için Thomas Edison tarafından gizlice finanse edilerek geliştirilen elektrikli sandalyenin bir anlamda deneyiydi de. Çünkü o dönemde Edison’un yanında çalışan Nikola Tesla, Edison’un icadı olan Doğru Akım (DA) görüşüne alternatif olarak Alternatif Akım (AA) elektriğini icat etmişti. Tesla, modern dünyanın ihtiyacı olan tüm elektriği AA ile karşılayabileceğini hatta uzak mesafelerdeki ampulleri bile aydınlatabileceğini söylüyordu. Edison ise Tesla’nın buluşunu “muhteşem ancak hiçbir şekilde uygulanamaz” diyerek reddediyordu. Oldukça rekabetçi olan Edison DA geleceğini şansa bırakmak istemiyordu. Bu yüzden de AA aleyhine büyük kampanyalar başlatmış hatta sahipsiz kedi ve köpeklere AA vererek kendi teorisinin doğruluğunu ispatlamaya çalışmıştır. Elektrikli sandalye fikri de tam olarak Akımların Savaşı olduğu dönemde ortaya çıkmış ve Edison’nun AA sisteminin ne kadar tehlikeli olduğunu herkese göstermek için büyük bir şans oluşturmuştu. Bu yüzden de Edison, elektrikli sandalyeyi bir deney aracı olarak kullanmaktan çekinmedi.
Aslında konunun geçtiği dönemler için Edison’nun da belirttiği gibi AA tehlikeliydi. Çünkü DA aktaran bir tele dokunan kişinin başına gelebilecek en kötü şey güçlü bir şok yaşamak olurken AA’ya dokunan kişi kısa bir süre içinde hayatını kaybedebilirdi. Ancak AA, geleceğin ihtiyaç duyduğu, geliştirilebilecek oldukça önemli bir fikirdi. Aslında Tesla, AA’yı icat ettiğinde Edison’nun yanında çalışıyordu ve bu yüzden Edison AA’nın patentini alarak bunun gelişimine katkı sağlayabilirdi. Ancak bunu yapmak yerine bu yeni fikri ciddi bir şekilde karalamaya başladı. Çünkü Edison Burada-İcat-Edilmedi önkabulünü yaşıyordu. Diğer bir deyişle kendi düşüncelerine yüksek düzeyde bağlılık sergiliyor ve başka hiçbir düşünceyi uygulanabilir, mantıklı ve geliştirilebilir bulmuyordu.
Burada-İcat-Edilmedi önkabulü, insanların rasyonel davranmasını IKEA etkisinden daha ağır etkilemektedir. IKEA etkisinde yaşanılan, algılanan çaba ile değerleme arasındaki neden-sonuç ilişkisinin önemidir. Çünkü insanlar bir şeyi yapmak için çaba harcamaya başladığında kendi rahatlık bölgelerinden çıkarlar hatta o bölgeden uzaklaşmaya başlarlar. Bu yüzden de çaba harcadıkları şeylere karşı bağlılık geliştirmeye başlayarak onlara karşı aşırı değer biçmeye başlarlar. Fakat gereğinden fazla bir çaba durumunda işler ters işlemeye başlar. Bu yüzden de 70-30 yarı ev yapımı felsefesi devreye girer. Yani çaba ve değer biçme arasında oldukça hassas bir denge bulunur ve bu dengenin sağlıklı olabilmesi için insanların yaptıkları işler için yaklaşık yüzde 30’luk bir katkı sağlaması gerekir. Eğer insanlar bir şey için gereğinden az çaba sarf ederse onu kendileriyle bütünleştiremez ve gerekli bağlantıyı kurmakta zorluk çekerler bu yüzden de yaptıkları işe bir değer biçemezler. Tersi olduğu zaman ise, yani gereğinden çok daha fazla çaba harcadığında, insanlar yaptığı işten sıkılmaya başlar ve pes ederler. Bu yüzden de IKEA etkisi belli bir süre sonra insanlarda ortadan kalkabilir ya da hiç ortaya çıkmayabilir. Burada-İcat-Edilmedi önkabulünde ise insanların bir şey için harcadıkları çabadan daha çok kendi düşünceleri ön planda olmaktadır. Düşüncelerine bağlılık duymaları için fazla çaba harcamalarına gerek yoktur. Kendi düşüncelerine olan inançları diğer düşüncelerin önüne geçer ve bu düşüncede hataların ya da eksiklerin olduğunu kabul etmezler. Bu şekilde düşüncelere duyulan bağlılık birçok düşüncenin gelişebilmesini sağlar. Öte yandan, Edison örneğinde de görüldüğü gibi bu önkabulün karanlık tarafı da vardır ve bu karanlık taraf oldukça tehlikeli olabilir.
IKEA Etkisi ve Burada İcat Edilmedi önkabulünün ortak noktası ise insanların kendileriyle duydukları gurudur. İnsanlar yarattıkları ve sahip olduklarıyla gurur duymak ister. Hatta bu duygu insanoğlunun derinlerine kadar işlemiştir. Jane Austen “Gurur ve Önyargı” isimli kitabında şunu söylemiştir: “Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. Gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürmek istediğimizle”. Bu kitap her ne kadar 1796-1797 yılları arasında yazılmış olsa bile günümüzde yapılan çalışmalar bu iddianın bir kanıtı niteliğindedir. Çünkü yapılan çalışmalara göre iki türlü gurur vardır. Bunlardan birine otantik gurur bir diğerine ise kibirli gurur ismi verilir. Otantik gurur “gerçek gurur” olarak tanımlanır ve American Psychological Association (APA)’a göre; bir hedefe ulaşıldığında ve kişinin başarısı başkaları tarafından tanındığında ve onaylandığında ortaya çıkan bilinçli bir duygudur. Bu gurur duygusu arkadaş canlısı, sorumlu, geniş fikirli, anlayışlı ve ileriye dönüktür. Ayrıca bu tarz bir gurur insanların hedeflere ve avantajlara ulaşabilmesi için ilham vericidir, bu gurur sayesinde insanlar zorlukların üstesinden gelebileceğine inanır. Kibirli gurur ise; görkemli ve kendini yücelten olarak tanımlanmaktadır ve gerçek gururun aksine arkadaş canlısı olmaktan uzak, düşmanlık ve sosyal eşitsizliği barındıran, başkalarını küçümseyen, kendini diğer insanlardan üstün gören saldırgan bir davranıştır. Kibirli gurur yaşayan kişiler başarıyı kendi içerisinde içselleştiremez. Bu yüzden de bekledikleri taktir ve övgüyü alamadıklarını düşünerek sürekli kendini kanıtlamaya çalışırlar. Bu süreklilik ilerleyen zamanlarda kişileri yoğun bir hayal kırıklığına ve depresyona sürükleyerek narsistik incinme-kırılma- adı verilen bir soruna sebep olabilir.
Karışıklığın Karmaşası kitabında şöyle bir cümle vardır: “Anlattığına göre borsadaki insanlar tamamen budala, huzursuz, deli, gurur ve kibirle dolu insanlar. Sebebini bilmeden satış, nedensiz yere alış yapıyorlar. Doğruyu kendileri buluyor fakat yanıldıkları zaman kendi hataları olmuyor…”
Yatırımcılar kendi işlerinde ya da yaşamlarında duymuş oldukları gururu yatırımlarına da taşımak isterler. Eğer herhangi bir çaba harcamadan -içeriden elde edilen bilgi, arkadaş tavsiyesi, şans faktörü vb.- elde ettikleri bir kazanç varsa riskli piyasalarda yapılan işlemleri “kolay yoldan para kazanmak” olarak tanımlayacaklardır ve bu piyasalara birer oyun gözüyle bakacaklardır. Eğer yukarıda bahsedilen sebeplerden dolayı, herhangi bir çaba harcamadan yatırdıkları paranın bir kısmını ya da çoğunu kaybederlerse iki yol ortaya çıkar. Bunlardan ilki bir daha riskli piyasalarda işlem yapmaya asla yanaşmazlar, bir diğeri ise yeni işlemleri için çaba harcamaya başlarlar. Harcadıkları her çaba karşılığında işlem yaptıkları piyasaya daha fazla bağlanmaya başlarlar. Hatta bu bağlılık zaman zaman kendi hayat çizgilerinden sapmalara neden olarak, yatırımcıların günlük düzenlerini bozabilecek noktaya kadar getirebilir. Eğer yatırımcı çaba harcaması sonucunda, yatırım yaptığı işlemlerden kazanç sağlıyorsa ve bu kazanç devamlı olarak tekrarlanmaya başlarsa durum IKEA etkisinden çıkarak Burada İcat Edilmedi önkabulüne dönüşür. Bir anlamda yatırımcı kendisi için tehlikeli olabilecek sulara giriş yapıyordur. Çünkü devamlı sağlanan kazançlar sonucunda yatırımcı kendi düşüncelerine ve çalışmalarına yüksek düzeyde bağlanmaya başlar ve kendi yatırımlarına alternatif yatırımları değerlendirmek yatırımcı için söz konusu bile değildir.
Hatta bu noktada yatırımcı kendi işlem yaptığı yatırımın alternatife göre nasıl daha iyi olduğunu, alternatif yatırımın nasıl yetersiz kaldığını açıklamaya ve ispatlamaya odaklanır. Yatırımcılarda başlarda oluşan kazançlarla ortaya çıkan gerçek gurur yerini kibirli bir gurura bırakmaya başlar. Bundan dolayı da yatırımcı yapmış olduğu yatırımın ya da vermiş olduğu tavsiyenin hatalı olmasına tahammül edemez zaten bu kararın hatalı olduğunu da kabul etmez. Bu noktada yapılan yatırımdan dolayı ne kadar zarar ettiği önemli değildir. Sony’nin piyasa serüveni de bu duruma verilebilecek başka önemli bir örnek olabilir. Geçmiş zamanlarda son derece başarılı icatlara imza atmış olan Sony, devamlı gelen başarılardan sonra kendi fikirlerine körü körüne bağlanmaya başlanmıştır. Hatta The New Yorker’dan James Surowiecki bu durum için “Bir şey Sony’de icat edilmemişse, onunla ilgili bir şeyler yapmak istemezlerdi” diye yazmıştır. Sony’in CEO’su bile Sony mühendislerinin burada icat edilmedi önkabulünün pençesine düştüğünü kabul etmiştir. Kendilerine rakip olan firmalar devamlı yeni ürünler üreterek pazar paylarına sahip olurken bile Sony devamlı olarak yeni üretilen fikirlerin kendi fikirleri kadar başarılı olmadığına inanmaya ve buna savunmaya devam etmiş bu yüzden de birçok fırsatı kaçırmıştı.
Gerçek gurur kişinin davranışı için ne kadar faydalıysa burada icat edilmedi önkabulü de yeni gelişmeler için bir o kadar faydalı olabilir. Ancak kibirli gurur ne kadar zararlıysa burada icat edilmedi önkabulü de fırsatları kaçırmak ve kendini geliştirebilmek için bir o kadar zararlıdır. Akımlar Savaşı döneminde Edison kendi düşüncesini savunmak için karalama kampanyaları yapıp, bu uğurda gereğinden fazla para harcamış olsa bile Niagara Şelalesi’nin gücünden yararlanmak için kurulan santraldeki jeneratörlerin üzerinde Tesla’nın ismi yer almaktadır. Günümüzde kullandığımız birçok cihazda, pille çalışan cihazlar hariç, alternatif akım elektriği kullanılmaktadır. Oscar Wilde’nin dediği gibi “İnsanoğlu kendisini aşırı ciddiye alıyor. Bana göre dünyanın işlediği ilk günah buydu.” Belki de Edison’un kaçamadığı bu ilk günahtan kendimizi kurtarmak gerek…
“Bırakın doğruları gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun, ama uğrunda çok uğraştığım gelecek, benimdir.” Nikola Tesla
Cemre,
Kaynaklar:
Ariely, D. “Akıldışının Mantığı”
Aydın, İ. “Akımların Savaşı”, 2009
Death Penalty Information Center: “125 Years Ago, First Execution Using Electric Chair Was Botched”
History.com Editors, “First Execution by Electric Chair”
Things To Remember While Reading Excerpts From “far Worse Than Hanging”: Excerpt From “far Worse Than Hanging”
Cemre Yoldaş yazı dizisi: Benimle Davranışsal Ekonomi Öğrenmek İster misin?
İş Yatırım, model portföyünü güncelledi…
Petrol fiyatlarındaki yükseliş, Wall Street’e 70’lerdeki stagflasyon korkularını geri getiriyor