Veysi Dündar: Sedat Peker Sezon Finalinde Neler Söyleyecek?
29 Mayıs 2021
Netflix’de diziler genelde 8’er bölümlük sezonlardan oluşuyor. Sedat Peker’in yarın 8.bölümü yayınlayacağına göre sezon finali diyebiliriz. Sezon finalleri hem heyecan yaratır hem de bir sonraki sezona dair ipuçlarını verir.
Peker’in videolarının genel çizgisine dair düşüncelerimi son yazımda ifade etmiştim. Peker’in somuta dair tez ve iddiaları bu ülkede mumla aranan entellektüaliteye dair ifadelerle harmanlanmış durumda.
Peker’in, Yalçın Küçük hocanın “Türkiye Üzerine Tezler” tadındaki bu entelektüel saptamalarının sağlam bir danışan/lar/dan destek aldığını düşünüyorum.
Burada iktidar cenahının Peker’i itibarsızlaştırmak için onu Fetullah Gülen’ci hareketle özleştirme gayreti içinde oldukları görülüyor.
Süleyman Soylu’nun Habertürk’teki programda geçmişi adeta bugünmüş gibi aktarması, 1980’den 2000’lerin başına uzanan bir geçmiş terapisine yönelmesi bu gayretin nasıl geri tepebileceğini gösteriyor.
Gülen’in özünde bir İslamcı olduğu ve Siyasal İslam’ın vücut bulmuş hali olduğu şüphesiz. Bu nedenle sadece AKP cenahı değil, bir zamanlar ona muhalif olan Soylu’nun da, Gülen’e olan destek ve takdiri aynı tarih içinde yer alıyor.
Bu bakışla geçmişi bugüne karine olarak sunmak olağan ise, bundan en çok zararı AKP’nin geniş kesimi ve Gülen’e övgüler düzenler görecektir.
Öte yandan Gülenciliğin hainliğe dönüşme sürecinde PKK ile de yanyana konulması söz konusu oldu. Peker’e her şeyi diyebilirsiniz ama onu PKK ile yanyana koymak herhalde Hitler’i, Karl Marx ile yanyana koymaktan farksız olacaktır.
Esasen Ağar’ın Marina yönetiminden çıkması bile Peker’e iktidar cenahından yapılan taarruzların aslında bumerang misali kendini vurduğunu gösteriyor. Peker’in “yaptığını yapma” “dediğini yap” olarak da anlaşılabilecek bu hamle işlerin nerelere geleceğinin de küçük bir örneği aslında.
Soylu’nun sıkışan kedi misali tırnaklarını göstermekten çekinmeyerek, bunları AKP’nin içlerine bir bir batırdığını görmüştük. Bu tırmıkların ilk yaraladığı Ağar oldu. Soylu’nun HDP’ye karşı cengaver tutumu ile AK-MH/P koalisyonunun “Mesut Özil”i olduğunu söylemek abartı olmaz.
Soylu’nun karşısında durmak, Bahçeli’nin karşısında durmaktır. Ve Bahçeli de Erdoğan demektir. Tabi akıl yürütmeyi geriye de sarabiliriz. O zaman Erdoğan’dan Soylu’ya kadar uzanan bir zinciri ifade etmeliyiz.
Tam da burada görevine son verilen AA gazetecisini anımsayabiliriz. “Soylu AKP’den büyük mü?” sorusunu irticalen sorduğuna şüphe duymuyorum. Ne olurdu Soylu görevden alınsaydı sanki? Bu sorunun yanıtı HDP’nin ve HDP’ye oy veren ve HDP’de siyaset yapanların başına gelenlerde gizli.
Hukukun gözü bağlı tanrıçasının göz bağı bu ülkede en çok da HDP için çözüldü.
Daha başlamamış bir mahkemenin sonucunu tayin eden Soylu’dan başkası değil. MHP’nin yüreklerinin yağını eriten Soylu’yu feda etmek aslında koalisyonu feda etmek anlamına gelecek.
Burada kritik soru Peker için yukarıda ifade ettiğimiz PKK karşıtı duruşun, nasıl olup da böyle bir Soylu’nun karşısında durmaya evrildiği.
Aslında bizzat Peker’in ifadesi ile “vatanseverlik kavramının güç temerküzü için sömürülmesi” ve buna dair bir aydınlanma sürecinden söz edebiliriz.
Peker’in vatan/millet/sakarya ardına saklanılarak yapılanlara dair tespitleri Soylu’nun da bu konuda samimiyet testine tabi olmasına yol açtı.
Zaten kendi içinde de çelişkiler barındıran, halkın oy verme iradesini hiçe sayarak var olan bu baskı ortamının sürdürülebilir olmadığı açık. Bir taraftan terörist sayısının parmakla sayılabilir düzeye geldiğini ifade edip, diğer tarafta biz olmazsak ülke teröre teslim olur demek bunun en bariz örneği.
Sonuçta Türkeş gibi bir darbe sözcüsüyle yüzleşmeden, İnönü gibi kendi eliyle iktidarını sonlandırmış bir devlet adamını kaynak göstermeden suçlayan bir tarih bükümünden daha iyisini beklemezsiniz.
Yarın izleyeceğimiz sezon finalindeki iddialar başkalarını da Yönetim Kurulu koltuğundan yada başka mühim koltuklardan düşürecek mi bilmiyoruz. Bildiğimiz ve emin olduğumuz gerçeklik şu ki, bu mızrak bu çuvala sığmıyor, terazi bu sıkleti kaldırmıyor. Söz bitti, su çürüdü, tuz koktu.
Analiz, Veysi Dündar 29.5.2021