RUSYA’DAN SEVGİLERLE

Mazota benzine zamlar alıp başını gidiyor ama İstanbul’da trafik keşmekeşi gücünden hiçbir şey kaybetmiyor.
İstanbul’da trafik yoğunluğu sabahları %50’yi değil %60’ı aşıyor.
İstanbul’a 1 köprü, 1 tünel yapan AKP iktidarı kentsel dönüşümle rantsal dönüşümün arasındaki farkı bilmemenin acısını tüm şehre çıkarıyor.

İstanbul’un varoş mahalleleri ecüş bücüş yapılanmalarına devam ediyor, sözde dönüşmüş Fikirtepe ucubeliği ile şehri çirkinleştiriyor, deprem sadece Bağdat Caddesi ve Kadıköy’ü vuracak gibi yapılan binalar ise bire iki vererek nüfusu katlıyor.

AKP ülkeye ve dünyaya “bir kent nasıl bu kadar kötü yönetilir?” dersini değil ihtisasını yaptırıyor.
Tabii ömrü trafikte geçen İstanbul halkı trafikte en çok radyo dinliyor. Bütün radyolar arasında özellikle akşam ve sabah trafiğinde muhalifliği ile Sputnik Radyo/RS FM öne çıkıyor.

Zamanında yine bir yazıma konu etmiştim Radyo Sputniki.
O dönemde de özellikle Yavuz Oğhan’ın muhalif sesi öne çıkmıştı.
Bu dönemde ise sabahları Ali Çağatay, akşamları ise Atilla Güner muhalifliğin şık örnekleri ile Sputnik’ten sesleniyor.
Her ikisi de objektif muhalif kategorisinde yer alsa da özellikle Ali Çağatay’ın eleştirileri yenir yutulur gibi değil.

Erdoğan’ın birbirini yok eden açıklamalarından kolaj mı dersiniz, Erdoğan’la Bahçeli’nin geçmiş aşık atışmalarından mı dersiniz. Aklınıza ne gelirse bu sabah “Seyir Hali”nde karşınıza çıkıyor. Dilinin zerre kemiği yok Ali beyin. Merak eden  linkteninceleyebilir.

Akşamları ise Atilla Güner ile Akşam Postası, Atilla beyin kendine has hafif bozuk prozodili üslubuyla iktidarı sallıyor. Çelişkileri gün yüzüne seriyor. Hele bir de Laedri Yolcu seansı var ki adeta Sovyetlerden Anti Balistik Füze sallanıyor iktidar cenahına.
Akşam Postasının linki ise   burada.

Sabah akşam Rusya’nın Sesi Radyosu Sputnik’de yani RS FM’de iktidara bolca selam ediliyor özcesi.
İnsan iktidarın F35’ler yerine 40 yıllık F16’lara tenzil edilip, gayrı faal S400’lere onca para harcandıktan sonra bir de radyosundan onca paparayı kendi dilinde yemesine üzülmüyor ama şaşırıyor aslında.

Tabii Türkiye’de medya muhalefetinin gaz alma fonksiyonunu da akılda tutmak ve marj bırakmak lazım.
Özellikle radyoda pek çok programcı iktidarın çelişkilerini her gün tekrarlayıp aslında toplumsal muhalefete sibop vazifesi gördü yıllar boyunca.
Servetlerine servet katan, reklam yıldızına dönüşen bu radyo fenomenlerinin üstlendikleri bu yastık rolü ile iktidara önemli destek sundukları ve sunmaya devam ettikleri kanaatindeyim. Hele bir tanesi şu anda iktidarın pek sevdiği faizsiz finansa reklam yüzü oldu.

Ancak Sputnik Radyo RS FM’de ve Youtube üzerinde sabah akşam haber veren ve iktidarı eleştiren bu ikiliyi bu kategorinin ötesinde bir konuma yerleştirmenin doğru olduğunu düşünüyorum. Tabii ki Rusya’nın hele ki Yavuz Oğhan’ın tasfiyesinin zamanlaması düşünüldüğünde reel politiki fazlasıyla önemsediğini unutmamak gerek. Bu reel politikin Ali Çağatay, Atilla Güner ve Yolcu’ya açılan alanı iktidar için mayın tarlasına dönüştürmesi tam olarak ne anlama geliyor?
Özellikle dış politikayı, iç politikanın kum torbasına çeviren AKP için Suriye konusundaki güncel kaygılar gözetildiğinde RS FM’de konuşulanlar daha da önem kazanıyor.

Her sabah Erdoğan’ın çelişkilerini yüze vuran Ali Çağatay, ekonomi politiğini pazara çıkaran Yolcu ve yapılan haksızlıkları ve acaiplikleri ifşa eden Atilla Güner bütün bunları başkası söylemeden biz söyleyelim de gaz buradan çıksın diye mi yapıyor?

Ben bu konuda o denli kötümser değilim.
Rusya’nın finanse ettiği RS FM’de iktidarın biteviye eleştirilmesi aslında Rusya’nın da iktidardan beklentisinin kalmadığına delalet etmez mi? Rusya Türkiye’de demokrasiyi çok önemsemiyor olabilir ama Türkiye’nin bu denli savruk politikasının da komşularına mutluluk vermediği aşikar.

Nitekim son olarak Washington Büyükelçimiz Faruk Mercan (ki kendisi AKP’nin diplomasi alanında tarumar ettiği zücaciye dükkanında ender sağlam kalan biblolardan biridir) ABD ile Yeniden Yakınlaşma Zamanı diyerek bir yazı kaleme aldı.
Rusya Erdoğan’ın 2 vezir, 3 kale 4 fil 5 atla satranç oynamak için sürekli dış politikayı araçsallaştırmasının samimiyetsizliğini kavramış olmalı. Ayrıca hamasete ve gerçek dışılığa dayalı siyaseti Rusya Türkiye’den öğrenecek değil. Koskoca SSCB tarihini yaşamış bir millet var karşımızda.

Rusya’nın ABD seçimlerini Facebook üzerinden manipüle ettiği söylendi. Bizde bu tür manipulasyonlar için sosyal değil yandaş medya var. Bu yandaş medyanın pek meraklı olduğu sınır ötesi harekatlarından birine yakılacak yeşil ışık belki de Rusya için Türkiye seçimlerinde dolaysız belirleyici olmak imkanı verecektir.
Bütün bu senaryolar içinde gözümüz Ali Çağatay, Atilla Güner ve Yolcu’da olacak. Bakalım bu üçlü her hal ve şartta iktidarın çifte standartlarını ifşa edebilecek mi? Bu aslında hem onların hem de Rusya’nın sesinin sınavı olacak.

Analiz, Veysi Dündar 18.10.2021